Bölüm 16

489 32 0
                                    

Yeşil gözler yanakta gamze ve o samimi gülüş işte Kuzey böyle bir insandı.
Gördüğünüz an içiniz ısınır yıllardır dostmuşsunuz da uzun aradan sonra ilk defa görmüşsünüz hissi.
Parlas gece gibiyse Kuzey herkes için güneş anlamı taşıyor.
Öyle bir anlam taşıyan sevgi almasa bile verebilen adam tam karşımda bana bakıyordu.
Yeşil gözleri bir süre gözlerinde takılı kaldı.
"Merhaba?"
Didar özlemle çırpınan kalbini baskıladı.
Her an her yerden Parlas çıkabilirdi.
Etrafına bakma hissini önemsemeden elini uzattı.
"Merhaba."
İkili kısa bir an el sıkıştı.
Hafif tebessüm yüzünde peydah oldu.
Kuzey yurt dışında okumuş Mardin'e geri dönmüştü babasının ısrarıyla. Bervan'ın düğünün de karşılaşmak geçmiş hayatının çok fazla yön değiştirdiğini gösteriyordu.
Elinde ki çalan telefonu daha fazla ertelemeden açtı.
O telefonla konuşmak için ıssız bir yer ararken Kuzey'se sigara içmek için kaçmıştı belliki.
Kuzey kalabalık gürültülü yerleri sevmezdi.
Huzuru severdi.
Bilirdi Didar onu töreden nefret eden kişiliğini.
İçi tanıdık bir dost bulmanın sıcaklığıyla yanıtladı telefonu.
"Efendim Ekrem amca?"
"Ne yapıyorsun kızım nasılsın?"
Uzun süre konuşamayınca merak etmiş belli ki.
Güldü Didar.
"İyiyim iyiyim. Siz nasılsınız . İstanbul nasıl?"
Kızın sorusuyla Kuzey'in dikkati Didar'a kaydı.
Buralardan olmadığı belliydi konuşması tavrıyla.
Gülümsemeyle dinledi telefon konuşmasını sigarasını içerken.
"Tamam Ekrem amaca abartma döneceğim alt üstü bir kaç sene birşey olmaz bana endişelenme" diye yanıtladı telefonda yakınan adamı.
Ekrem'in korkusu her geçen gün artıyordu. Belli edemiyordu Didar'a.
Görüşme biraz daha sürdü.
Telefonu sevgi sözleri ile kapattı ikili.
"Buradan değilsiniz galiba?"
Tanıdık sese gülümseme ile döndü Didar.
Hayır demeyi çok isterdi Didar. Hayat buna izin vermemişti.
Buradan alacağı bir canı vardı. Poyraz'ı için gelmişti buralara.
"Babam buralı"
Acı bir gülümseme gösterdi Kuzey'e. Poyraz olmasa bir geleceği olabilirdi bu yüreği güzel adamla.
Kuzey'in şaşkın bakışları arasında Parlas'ın sesini duydu.
"Didar!"
Sakin görünen öfkeli tını tüm gülümsemesini soldurdu.
Ardına çevirdi yüzünü katiline.  Elini uzatmış gelmesini isteyen adama baktı. Gitmek istemeyen ayaklarını sürüyerek yürüdü.
Kuzey'in yaşaması için gerekliydi bu boyun eğiş. Belki de hiç konuşmamalıydı onunla ama engel olamamıştı işte kendine.
Kuzey'in bakışları altında Parlas'a gitti geçmişle benzer ancak duyguların farklı olduğu durumu yaşamıştı.
Onunla kaçmak gitmek isteyen kuzey bir yabancıydı şimdi . Parlas'sa kocası değil henüz onunla eğlenen adamdı.
Parlas'ın yanına gidip sorgulayan gri gözlerine baktı gülümseyerek.
"Telefonla konuşuyordum. Sessiz bir yer aradım. Sen neden geldin?"
Parlas kızın belinden tutup kendine yapıştırırken bakışları Kuzey'e kaydı.
"Özledim de geldim güzelim"
Oyun oynayan adamın oyununu bozmak için yeterince yorgundu Didar.
Anladım der gibi başını salladı. Birlikte uzaklaşmak için geriye doğru yöneldi.
"O kim?"
Parlas'ın gitmeye hiç niyeti olmadığı ortadaydı. Ayaklarının altı bulunduğu yere yapışmıştı sanki.
"Bilmiyorum" dedi Didar ardında ona garip bir ifade ile bakan tanıdık ama yabancı adama bakıp.
"Sen tanıyor musun?"
Parlas'ın gözleri adamın üzerinde gülümsedi.
Didar'ı tutup bir kaç adım ilerledi.
"Parlas Soykan"
Kendini tanıtıp baş selamı verdi adama.
Birbirlerine hemen hemen yakın boylardaydılar.
Belki bir kaç parmak daha uzundu Parlas.
"Kuzey Akartan"
Tanıdık isim ses kulaklarını doldurdu.
"Sigara içmek için çıkmıştım denk geldik bayanla" yanlış anlaşılma yüzünden kızın zarar görmesini istemiyordu Kuzey.
Nedense Parlas gözüne tam böyle bir adam gibi gelmişti.
Tehlike kokuyordu her yerden.
"Biliyorum"
Parlas'ın tek kelimelik cevabı Didar'ın başına kondurduğu öpücükle sonlandı.
"Onu tanıyorum"
Didar'dan bahsediyordu.
Tanıyor muydu? O halde geçmişte tanık olduğu tüm o yanlış anlaşılmalarda neden böyle bir tepki vermemişti? Acı gözlerinden akıp gülüşüne yerleşti.
Kıkırtısını duyan Parlas sorgulayıcı bakışlarını Didar'a dikti .
"Boy göstermen bittiyse sevgilim geri dönelim"
Bu hayatta Parlas'ın önünde net bir çizgi cizmeliydi Kuzey'e.
Ölmemesi için sevmemeliydi Kuzey Didar'ı.
Parlas da rakip olarak görmemeliydi bu adamı.
Didar'ın cevabı ile Parlas tüm saldırı duruşunu çekip gülümsedi.
"Peki dönelim"
Sevgilim demişti sonuçta istediği gibi yavaş yavaş kabul ediyordu bu kız onu sonunda. Başka bir adamı yanlış anlayacağı korkusunu duyması bile hoşuna gitmişti Parlas'ın.
İsteyerek yanlış anlaşılma yaratan bu kız gerektiğinde net bir şekilde ifade edebiliyordu kendini.
İkili gözden kaybolana kadar baktı kuzey arkalarından.
Kızın duruşu bakışı konuşması hiç aşık bir kadına benzemiyordu.
Korkuyor diye düşündü. O kız bu adamdan korkuyordu.

Kuzeyden uzaklaştıktan sonra Didar belinde ki elden kurtuldu. Öfkeyle kıstığı mavilikleri dikti adamın gri dünyasına.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Parlas kıkırdarken parlayan kızın öfkesini umursamadı.
Üzerinde ki kıyafete bakarak anlamlı bir şekilde değerlendirdi.
"Erkekleri baştan çıkarmada üstüne yok"
Didar geri adım atmadı tam tersi üzerine gitti Parlas'ın.
"Bana her bakan adam bana aşık mı sanıyorsun? Bu ego bende bile yok"
Parlas keyfi yerinde Didar'ın yüzüne gelen saçını parmaklarıyla geriye attı.
"Gülümsemeyi bırak bende yanlış anlamayım. Yada seni ağlatmalı mıyım? Başka erkeklere gülümseyememen için"
Öneriyle korkuya kapıldı Didar. Geçmişte de mi böyle düşünmüştü yoksa bu adam? Nasıl biri sevdiğini söylediği insanı ağlatmayı düşünürdü? Sırf kıskandığı için.
Mantıksız düşünce biçimini dağıtmak için konuyu değiştirmeye karar verdi. Biliyordu Didar zira karar verirse yapacağını.
"Hazan meselesi ne oldu?"
Parlas ani konu değişikliğine kaşlarını çattı.
"Halledeceğim."
Cevap yeterdi. Tamam dediyse tamamdı.
"Yasinle biraz daha oynarsın diye düşünmüştüm?"
Yeni gelen soru Didar'ın gergince gülümsemesine neden oldu. Demek ki bunu çözmüştü. Tahmin etmişti.
Akıllı adam!
Zekasına hem hayrandı hem nefret ediyordu Didar.
"Kısa bir an olsa da kıskandın mı?"
Merak dolu mavilikler yüzünde gezdi. Bir ip ucu ararcasına.
Yani onu kıskandırmak mı istemişti sadece?
Yasin'in kaybettiği parmak bu yüzden olması onun için haksızlıktı. Küçük kedi galiba küçük bir tilkiydi.
Sinir olduğu adamı onun ellerini kullanarak cezalandırılmıştı.
Kullanılma hissi Parla'sı rahatsız etti.
"Söyle bana nasıl bir ödül hazırladın?"
Didar genişçe gülümsedi. İyi davranarak öldüllendiriyordu zaten onu. Ekstra ödül nereden çıkmıştı?
Yüzeyde rahatken içeri de savaşlar veriyordu. Gerginlikten ölecekti üstelik.
"Henüz karar vermedim"
Saçlarını iki eliyle havalandırarak geriye attı.
"Performansınıza bağlı"
Cebinde gezdirdiği kutuyu Didar'a verdi sonunda Parlas.
"Memnun musun?"
Kutunun içini açtığında çürümüş parmak parçası midesini bulandırdı. İgreltiyle kapattı yüzük kutusunu.
Tek boğumluk parmak ona bakıyordu.
"Ucuz kurtuldu Hazan'a dua etsin"
Parlas kızın gözlerinde aradığı korkuyu göremedi. Tek var olan iğrelti ifadesi onu daha da memnun etti.
"İstersen büyük bir paket hazırlayabilirim."
Didar tek kaşını kaldırdı.
"Karşılığında?"
Parlas'ın sırıtan yüzü sol kulağına yaklaştı.
"Seni istiyorum."
Yüzük kutusunu sinirli bir şekilde Parlas'ın eline iade etti.
"Ben o kadar ucuz değilim"
Ardından yanından uzaklaştı.
Korkusu gözlerine yeni yeni yansırken birinin katili olmak istemiyordu.
Daha büyük hediye kafası mıydı? Evet yasin'i günahı kadar sevmezdi ancak canını istemek ...
Didar o kadar acımasız değildi henüz.
Hemde birinin ölümü için kendini pazarlayacak kadar.

Parlas bir hışımla yanından ayrılan kızı izledi.
Yüzünde ki gülüş anında soldu. Kuzey'in olduğu yöne kafasını çevirip baktı.
Kafasından geçen düşünceler belirli bir yerde koptu.
"Bu kızın onu da tanıması imkansız"
Hep bir noktada tıkanıyordu. Didar'ın davranışları seneryosunu okumuş bir oyuncuya benziyordu.
Çok amatörce bir rol sergiliyordu ancak Parlas onu bozmak istemiyordu.
İstediği kadar eğlenebilir sınırlarını bildiği sürece.
Yasin durumunda duygusu mantığından ağır basmış Didar'ın yaptığı şeyi çok geç fark etmişti.
Kutuyu bugün vermesinin tek nedeni yabancı bir erkeğin yanında ona nasıl davranması gerektiğini bilmesinden dolayıydı. Küçük bir ödül aynı zamanda bir uyarıydı.
Kendi oyuncağını kimseyle paylaşmayı sevmezdi Parlas.
Depo olayına gelirsek...
Yunus'un Akif ağa ile olan bağlantısını bulmuştu.
Verdiği kararın sonucu iki ağayı birden kızdıracaktı önlemi iyi almalıydı.
İşi Serkan yapsaydı elinde patlayacağı kesin.
Didar'ın bu konuda olayı bildiği için mi ısrar ettiği yada saçma bir hisse göre haraket ettiği şaibeliydi.





Miram'ın kızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin