Bölüm 6

795 38 2
                                    

Parlas'ı görmek...
Didar için geçmişe geri dönmek gibiydi. Onun odası onun kapatıldığı depoda ki yalnızlık gibiydi.
Hiç göremediği mutluluk gibiydi.
Parlas'ı görmek aşkının katilini görmek gibiydi.
Didar annesinin ölümünün açısından daha çok acı çekmişti.
Odasında yatağa uzandığında titredi tüm bedeni.
Gece kabus gibi çöktü Parlas ona.
Gelin duvağıyla oturuyordu yatağında. Öfkeyle içeri giren adamın acımasızlığı sarstı bedenini. Yırtarak çıkardı gelinliği üzerinden. Morluklar ve çürükler...
O gün sabahı yaşadığı acı evlenirken gördüğü yakışıklı yüzü ile kurduğu hayalleriyle dalga geçti.
"Hayır.. "  diye hıçkırdı didar ağlamaktan akmayan gözyaşları  sabah acıyla devam etti. Üç gün evlendiklerinde yalvardı bırakması gitmesi için. Üç günün sonunda bir hafta yataktan kalkamadı Didar...
Terlemiş bedeniyle uyandı. Acı bariz belirgindi sanki yeniden yaşamış gibiydi ilk günü.
İlk görüşte aşık olduğu adam bir iblis çıkmıştı. Verdiği kahveden yediği yemeğe giydiği kıyafetle kadar sorun bulmuştu Parlas. Her sorunda depoya kilitlenmiş aç bırakılmıştı.
Evliliklerinden bir yıl sonra üstüne kuma gelmişti.
Eziyet o zaman ikiye katlanmıştı.
Didar'a kötü olduğu kadar kumaya iyi davranmıştı Parlas.
Birlikte oluşları cezaya dönmüştü.
Didar titreyen eliyle komidinde ki suyu alıp içti.
"Senin yüzünün gülmesine asla izin vermeyeceğim" demişti Parlas odalarında ilk konuşması buydu.
İzin de vermemişti ya.
Gözlerini ovup geri yatağına uzandı. Sol tarafa döndüğünde gecenin karanlığında Parlas'ın gri gözleri ona bakıyordu.
Korkuyla ağızını açtı çığlık atmak istedi ancak ses çıkmadı ince bir inleme dışında.
"Ne o güzelim cesaretin nerede?"
Didar bulduğu kuvvetle yataktan attı kendini. Yatağında uzanan adam kıkırdadı.
Bu Parlas mıydı?
Yatağında mıydı? Kabus bitmemiş uyanmamış mıydı?
Komidinde içtiği suya baktı. Evet bardak boştu.
O zaman?
Eliyle kolunu  var gücüyle çimlikledi.
"Ah.."
İnlemesine karşılık adam güldü. Gri gözleri tehlikeli bir ışıkla parlıyordu.
"Ne o ? Çok mu özledin beni hayal sanıyorsun?"
"Se..sen benim odamda ne arıyorsun!"
Sona doğru keskinleşen sesini kıstı. Onunla odada yakalanmak en son istediği şeydi.
Parlas erkeksi bir kıkırdama daha bıraktı. Ne düşündüğünü anlamış gibiydi.
"Akıllı kız"
"Neden geldin?" Dedi Didar etrafında kendini savunmak için sert bir şey ararken.
Parlas parıldayan gözlerle bakmaya devam etti Didar'a.
"Miram'ın kızı türkün güzelmiş tekrar dinlemeye geldim"
***
- Sabah-
Akşam yemeğinden ertesi sabah hazırlıklar başlamıştı. Didar Yelda Ezo hatun çınar , Asım ağa ve Miraç iki araba Halim ağa'nın konağına gittiler.
İlk karşılayanlardan biri Hazandı.
Mutlulukla parlayan gözlerini Miraç'a dikmişti.
Sevdiği adam evine gelmişti. Onu istemeye değil ama olsun gelmişti ya.. son günlerde imkansiz olarak bildiği şey yaşanıyordu.
Miraç'ı görüyordu sık sık .
"Hoş gelmişen Asım" dedi Halim ağa kollarını açarak Asım ağa da ona sarılıp erkeklerin olduğu odaya geçtiler. Miraç baş selamı verip Çınarı zorla yanında sürükledi.
"Beni bekle Didar. Gelcem tamam mı?" Çınar'ın tepkisi Didar'ı güldürdü.
Zar zor veda sözü Ezo Hanım'ı söylendirdi.
"Eşşek sıpası ablası geldi herşeyi unuttu. Ne töre bilir ne kural"
Eşe hanım eski arkadaşına güldü.
"Ne bakıyorsun onlara büyüyünce bir haller olur bilmez misin? Eteğinden çıkmayan veletler adam olur çıkar huyu suyu değişir."
Gelini Nermin hemen araya girdi.
"Öle deme ana benim kocam eyidir."
"Kocasına bile laf söyletmiyor" Eşe yalandan kızarak Ezo'yu alıp içeri geçtiler. Nermin yeni gelen kızlara baktı.
"Hoş gelmişseniz"
"Hosbulmuşum"
Yelda hemen sarıldı samimi bir şekilde ardından Hazan'ın boynuna atladı.
"Hoş bulduk" Didar da Nerminin allak bullak olmuş haline güldü.
Eve gelin geldiğinde Nermin ölü gibiydi. Yüzüne bakmazdı. Kocasının katili olarak görürdü Didar'ı. Suçlamadı yine de Didar onu.
"Kız Hazan Didar'ın emanete iyi baktın demi?"
Hazan kızararak yeleğinin cebinden telefonu Didar'a uzattı"
"Çok çaldı ama açmadım."
Didar samimi bir gülümseme sundu.
"İçeri geçelim hadi kapı azında kaldık" Nermin kızlardan dedikoduyu almak istiyordu. O gün Hazan apar topar Parlas tarafından eve getirilmiş annesine atılmıştı.
"Bir daha benden habersiz iş yapılmayacak " diyip gitmişti. Normalde daha kötü cezalar verirdi. Ne oldu da insafa geldi onu merak ediyordu.
Hiç bir şey yapmamıştı o gün.
Kızlar odaya geçerken Didar telefonda Ekrem'in aramasını görünce sevinçle gülümsedi.
"Siz gidin ben geliyorum"
Kaç yıl yaşadığı evdi. Kadınların misafir odasını bulmak kolaydı onun için. Girdiği kapıdan geri çıkıp Ekrem'i aradı.
"Alo kızım Didar?"
Panik dolu sesi duyunca içi ısındı Didar'ın.
"Benim Ekrem Amca"
"Kızım korkuttun beni hiç haber etmeyince."
Didar kıkırdayıp konuşmak için kamelya doğru yürüdü.
Parlas uzaktan yürüyen kızı fark edince adımlarını durdurdu. Eve geleceklerini öğrendiğinde işi biraz uzatmıştı. Kapıda karşılamak istemiyordu.
Yine denk düşmüştü kendini aslan sanan kedi yavrusuna. Suratında daha önce hiç görmediği gülümsemeyle yakınında ki Kamelyaya geçti.
"Endişelenme iyiyim telefonum bir arkadaşımda kalmış almaya geldim."
Arkadaşında mı kalmış? Bu kedi aynı zamanda iyi bir yalancıydı da kendi görmüştü telefonu Hazan'ın eline tutuşturduğunu.
Daha fazla dinlemek istemedi adımlarını atacakken söylediği sözle durdu.
"Hayır. Mardin'de yaşayamam on sekizim dolsun engel kalmaz geri geleceğim İstanbul'a hem seni de özledim."
Parlas garip bir duyguyla telefonla konuşan kıza baktı.
O buralara ait değildi. Gitmesi normaldi. Ama neden onu bağlama isteği doğmuştu içine?
Kızın konuşmasını devam ettirmek istemedi. Kendini göstererek gitmektense Kamelyaya yürüdü.
"Burda ki fare demek sendin?"
Bilerek yüksek çıkardı sesini.
Didar irkilerek baktı gelen adama.
"Seni geri arayacağım" diyerek telefonu kapattı.
"Hayır olduğunuz yerden kaçan bir fare gördüm aramaya devam edin"
Arkasını dönüp kamelyadan çıktı.
Neden denk gelmişti bu adama evlendiğinde görecekti zaten. Oğlu için yapacaktı. Bu demek değildi ki onunla konuşmak istiyor.
"Ne o kaçıyor musun benden?"
Didar adımlarını durdurup baktı adama. Parlas'ın yüzünü inceledi bir süre sessizce öyle ki çatılan kaşları bile gevşemişti adamın. Bu adamı nasıl sevmişti?
Kör olan gözlerine en büyük bedduasını gönderirken sırıttı.
"Hayır bir yanlış anlama var Parlas bey. Sizden değil Mardin'in tüm erkeklerinden kaçıyorum ben"
Yobaz mağara adamları.. diye düşündü. İstanbul'da görmediği tüm aşağılamaya burda buranın erkekleri yüzünden denk gelmişti.
Adımlarını hızlandırıp evden içeri girdi.
Ardında bir adet öfkeli bir adam bırakarak.
Neden bu kızla ilgilendiğini oda bilmiyordu.
Lafları rahatsız etse de konuşma isteği durmuyordu.
Mardin'in erkeklerinden kaçıyor ha?
Kiminle konuştuğunu merak ederek oda eve doğru gitti.
İstanbul'da onu bekleyen biri mi vardı?
Bir sevdiği?
Sıkıntıyla çatılan kaşlarını mümkünmüş gibi daha çok çattı.

Miram'ın kızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin