13) MAHKEME

6.2K 487 189
                                    

Adliye binasının önünde durmuş mahkemenin başlamasını bekliyordum. Tabii yanımda Ayaz da vardı.

Benim evime geleli neredeyse 3 gün olmuştu. Ve üç gündür onunla ilgilenmekten polis civanıma mesaj atamamıştım. Ben atmadığım için o da mesaj atmamıştı.

O mesaj atmadığı için sinir olup ona küsmüştüm ama bundan kimsenin haberi yoktu.

Ayaz hava alsın diye onu da yanımda getirmiştim. Dışarı çıkmaya korkuyordu babama yakalandığı günden beri. Eskisi gibi neşeli değildi. Hayat enerjisi gitmiş gibiydi. Onu anlıyordum. Bir zamanlar ben de onun gibiydim çünkü. Yakında eski hâline döneceğini bildiğim için çok üzerine gitmiyordum.

Üç gündür Mert'e mesaj atıyordu, onu aramaya çalışıyordu ama hiçbir şekilde geri dönüş alamıyordu. En sonunda Mert onu engelleyince benim telefonumu ele geçirmişti. Arayanın Ayaz olduğunu anlayan Mert beni de engellemişti.

Bununla birlikte Ayaz daha da sinir olmuştu. Depresyon seviyesi iki kat artmıştı. Bugün de zar zor onu dışarı çıkarmıştım. Sanırım hayatımda yaptığım en büyük hata da buydu.

Yürürken sürekli arkamda kalıyor, bir şeyler düşünürken dalıp gidiyordu. Etrafında neler olup bittiğini unutuyordu.

Adliye binasının duvarına yaslanmış pür dikkat yerdeki mermer taşa bakıyordu. Yine ne düşünüyordu kim bilir.

Eski müdürümüzün mahkemesi vardı, bugün cezası belli olacaktı. Aslında beni çok alakadar etmiyordu. Buraya üç gündür görmediğim Faruk'u görmeye gelmiştim. Her ne kadar kendisine küs olsam da özlemiştim.

Önümüzde duran polis arabasıyla gülümsedim. İşte gelmişti benimki.

Arabadan inen Faruk'u görünce gülümsemem daha da büyümüştü. Göz göze geldiğimizde çok küçük de olsa gülümsediğini gördüm.

Arka kapı açılınca arabadan inen bedenle gülümsemem soldu.

Aşkım da gelmişti. Ne işi vardı sanki onun burada. Bu davayla o ilgilenmemişti bile. Faruk'un dibinde bitmese şaşardım zaten.

Gözlerimi devirip onlara arkamı döndüm. Ayaz'ın önünde durup dikkatini çekmeye çalıştım.

Dikkatini çekmeyi başardığımda nerede olduğunu anlamaya çalıştı ilk başta. Gözleri her yeri gezdikten sonra bana baktı.

"Ne oldu?"

"İçeri girelim artık, üşüdüm."

"Yaz gününde?"

"Kes."

Kahkaha atıp beni takip etmeye başladı. Üç gündür ilk defa gülüyordu kurban olduğum.

Duruşma salonuna girdikten sonra en arkaya oturdum. Ayaz da benim yanımdaydı. Bizden sonra içeri giren birkaç kişi daha olmuştu. Ardından Faruk ve kuyruğu girmişti içeri.

Onları incelemeye başlamıştım ki Aşkım'la göz göze geldik. Bana tehditkâr bir şekilde bakıyordu. Korkacağımı düşünüyorsa yanılıyordu. Ben bugüne bugün Faruk'un biricik kocasıyım, kimseden korkmam ben. Dağ gibi kocam var benim.

Aşkım gözlerini benden çekip kardeşime bakmaya başladı. Az önceki tehditkâr bakışlar bir anda kaybolup gitmişti. Artık daha masum(?) bakıyordu. Kardeşimden mi etkilenmişti şimdi bu kuyruk?

Sinsice sırıtıp Ayaz'ın omzuna kolumu attım. Onu hafifçe kendime doğru çekince Aşkım bakışlarını bizim üzerimizden çekti. Kardeşim ise ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyordu bana.

Farukgil daha ön tarafta bir yere oturunca kolumu çektim. Kardeşimi de itip kendimden uzaklaştırdım. Bunu bir oyun sanıp devamını getirmişti. O beni itiyor ben de onu itiyordum artık. Tıpkı 5 yaşında iki çocuk gibi davranıyorduk. Bir mahkeme salonunda...

Salondakiler hayretle bize bakıyorlardı ki salondan bir ses yükseldi.

"Polisler niye sadece izlemekle yetiniyor? Atsanıza şunları dışarı."

Bunu duyunca hemen ayağa kalktım. Bunu diyen adam bana bakmaya başlayınca orta parmağımı gösterip salondan çıktım. Ayaz da peşimden geliyordu.

Sanki ben bir ördektim o da benim yavrum. Sürekli peşimde gezip duruyordu. Ne yaparsam aynısını yapıyordu. Bunu salondan çıkarken arkama attığım bakışla fark etmiştim. O da benim gibi salona orta parmak gösterip çıkmıştı.

Ah tabi çıkarken bir de şeyi fark etmiştim. Bir köşede kıs kıs gülen Faruk'u...

------
AyIm ship pwmnxwmdsk

Polis (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin