34) EV

3.7K 313 79
                                    

Bölüm öncesi şöyle bir bilgi vermek istiyorum. Önceki bölümün sonuna doğru Faruk evlenme ile alakalı bir şeyler söylüyordu. Üzerinde dinleme cihazı var ekip arkadaşları duymuştur falan diye aklınıza takılmasın.

Dinleme cihazı bir laptopa bağlı, ekip arkadaşları arabadan indiği ve deponun oraya gittiği için onu duymadılar. Duydukları şey sadece mafya adamın söylediği Arasla arasındaki küçük aşk sırrıydı.

Şimdiiiii bölüme geçebiliriz.

He birde bu bölümü cardib45 'e ithaf ediyorum, seviliyorsun bebik💜💜

---------
(Yazar'dan)

Güneşin ilk ışıkları yeryüzü ile buluşurken ekip arabada Faruk'un mafya ile buluşmasını bekliyordu.

Çok geçmeden Faruk'un sesi geldi.

"Başınızda kim varsa onu çağırın bana."

Birkaç adım sesinden sonra bekledikleri kişi geldi. Faruk'un üzerini aramaları söylenince ekip arabasındaki herkes nefesini tutmuş bekliyordu. Planlarının suya düşmesinden korkuyorlardı.

Korktukları olmamıştı. Faruk'un üzerinde bir şey olmadığına o kadar eminlerdi ki adamlardan bazıları geri evlerine göndermişlerdi. Polisler yüzlerinde bir gülümseme ile operasyonun başlamasını bekliyorlardı.

Faruk gidince iki ekip tek arabada toplanmıştı. Böylece herkes olaya hakim olacaktı.

Mafya lideri anlaşma teklif edince arabada ölüm sessizliğine benzer bir sessizlik oluştu. Bunu bozmak isteyen amir konuştu. Faruk'a anlaşmayı kabul etmesini söyledi.

Ardından ekibi de alıp arabadan indi. Bu operasyonu bir an önce bitirmeleri gerekiyordu. Polisler koşar adım depoya doğru ilerliyordu.

Deponun arka kısmına gelince amir bir işaret verip havaya ateş etti. Korumaların bir kısmı koşarak oraya gitmişti. Onları etkisiz hâle getirip kelepçelediler. Ekip arabasından birinin içine onları kapatıp deponun ön tarafına dolaştılar.

Ön tarafta sadece birkaç koruma vardı. İki tanesi koşarak uzaklaşıyordu diğer ikisi ise bir kapıyı kırmaya çalışıyordu. Ekipten dört kişi onlarla ilgilenirken amir Faruk'a seslendi.

"Faruk! Biz geldik!"

"Buradayız amirim, bekleyin kapıyı açacağım."

Faruk kucağında masum masum oturan Aras'ı indirip kapıya yöneldi. Kilitlediği kapıyı açtı.

Mafya liderini kelepçelerle yerde uzanmış gören amir gülümsedi.

"Sonunda seni yakaladık ha Cihan, her şey buraya kadarmış demek ki."

Ağzı bağlı olan mafyanın ne dediği anlaşılmıyordu. Sadece boğuk boğuk çıkan sesler duyuluyordu.

"Seni tebrik ediyorum Faruk. Yine bir işi layıkıyla yerine getirdin. Bir terfiyi hak ettiğini düşünüyorum. Bunu en yakın zamanda üstlerim ile konuşacağım."

Faruk minnettar bir şekilde amirine baktı.

"Sana da geçmiş olsun Aras. Umarım sana zarar vermemişlerdir."

"Yok amirim, iyiyim hiçbir şeyim yok."

"İyi iyi. Ben gideyim artık. Siz de gelin ekip arabasına."

"Tamam amirim geliyoruz hemen."

Amir yerde yatan mafyayı kaldırıp itekleyerek yürümesini sağladı. Onlar gözden kaybolurken Faruk Aras'a döndü.

"Bir yerine zarar gelmediğinden eminsin değil mi?"

"Eminim dedim ya polis civanım daha kaç kere soracaksın bunu?"

İkisi de odayı arkalarında bırakıp ekip arabasına gittiler. Bu sefer arabalardaki düzende değişiklik olmuştu.

Araçlardaki 6'ya 5 olan kişi sayısı değişmişti. Mafyaları tek başlarına bırakamayacakları için başlarında birkaç polis duruyordu. Amir de o araca binmişti. Geriye kalan polisler ise diğer araçtaydı. Aras ve Faruk'la beraber.

Hepsi oturdukları yerden bir Faruk'a bir de Aras'a bakıyordu. Kiminin bakışlarında merak, kimininkinde ise tiksinti vardı.

Araba durunca herkes alelacele araçtan indi. En sona bizim ikili kalmıştı.

(Aras'tan)

Polis civanım araçtan inip yürümeye başlayınca ben de hemen peşinden gittim. Karakola girip amiri ile konuşmuş ardından geri dışarı çıkmıştık. Yarın benim ifademi almak için karakola çağırmışlardı.

Faruk'umun arabasına binince rahat bir nefes aldım. Kurtulmuştum oradan. Polis civanım sayesinde. Hem de iki gün bile olmadan kurtarmıştı beni. Çok havalı biriydi çok.

"Polis civanım sana çooooook teşekkür ederim."

"Teşekkür etmeni gerektirecek bir şey yapmadım Aras."

"Yaptın işte. Yine hayatımı kurtardın. Beni de sürekli tutsak alıyorlar, çekiyorum herhalde."

"Evet bela çekiyorsun üzerine."

"Pff."

"Ne pff? Bir insan nasıl iki kere kaçırılabilir ya!? İlkinde ders alıp ikincisinde kendini savunman gerekirdi."

"Birincisi ilki kaçırılma değildi, şirkette esir tutulmuştuk. İkincisi beni kaçıran adamları görmen lazımdı. Hepsi kocaman kocaman adamlardı. Üç tane benim iki katım olan adamlar kaçırdı beni."

"Birde bir marifetmiş gibi anlatıyor musun bunları?"

"Sen anlattırdın ya Faruk. Sinir etme beni."

"Tamam tamam bir şey demedim."

Camdan dışarı bakınca o tanıdık mahalleye geldiğimizi fark ettim. Evime gelmiştik. İki günde nasıl da özlemiştim.

Arabadan inince hızla ev kapısına gittim. Zili çaldım. Birisi koşarak kapıyı açmaya gelmişti.

"Abim gelmiiiiiş!"

Faruk'la beraber içeri girdik. Herkes buradaydı. Miraç Bey bile. Hepsi merakla bize bakıyordu. O akşamdan başlayıp her şeyi anlattım. Hikâyenin en sevdiğim kısmını anlatamaya başlayınca gülümsedim.

"Bakın bakın, şimdi size hem en güzel hem de en havalı anı anlatacağım. Ben kapkaranlık odada yatıyorum. Ama nasıl açım var ya. Sonra kapı açıldı ben yemek geldi diye seviniyordum ki içeri Faruk girdi. İlk açlıktan halüsinasyon görüyorum sandım. Sonra bir baktım gerçek. Gerçekten karşımda dikiliyor."

Derin bir nefes alıp anlatmaya devam ettim.

"Sonra bir anda dışarıdan silah sesi geldi. Bu gerizekalı mafya dışarı çıkmaya yeltendi. Sonra Faruk ceketinin yakasından tutup geriye doğru bir attı onu. Görmeniz lazımdı, çok havalıydı. Gitti kapıyı kilitledi. Adama buradan çıkman o kadar kolay değil falan dedi. Adam hemen silahını çıkardı, Faruk'a doğru tutmaya başladı. Faruk'un gözünde küçücük bile korku yok. Hemen silaha vurdu. Yere düşünce de alıp adama doğrulttu."

Elimle silah yapıp karşıya doğru uzattım.

"Adam korkudan titriyordu. Nasıl mafyaysa artık. Sonraaa Faruk benim elimdeki ve ayağımdaki kelepçeleri çıkarıp adama taktı. Adam çok konuşup başımızı şişirince oradan bulduğumuz bir bez parçasını ağzına bağladık."

Hepsine ne olduğunu anlattıktan sonra odama çıkıp yatağıma yattım. Bu yorgunluğu anca güzel bir uykuyla atabilirdim. Faruk yanımda yatmayı kabul etmemişti. O yüzden misafir odasında yatıyordu. Belki yanımda yatsa daha güzel bir uyku çekerdim.

Polis (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin