11) KARDEŞ

6.8K 483 95
                                    

Gülerek kapıyı açtım. Şapşik adresimi bulup bana çorba yollamıştı resmen. Hem de istemediğimi söylememe rağmen.

Gülüşüm yüzümde dondu. Gelen beklediğim gibi kurye falan değildi. Faruk'tu. Elindeki poşeti yukarı kaldırıp bana uzattı. Hâlâ ona bakıyordum. Vücudum tüm işlevlerini kaybetmişti sanki.

Birkaç dakika sonra kendime geldim ve poşeti alıp içeri geçtim. O da arkamdan gelmişti. Ayakkabılarını çıkarırken eğildiğinde birazcık poposuna bakmıştım. Maşallahı vardı.

Bana dönünce hemen bakışlarımı kaçırıp arkamı döndüm. Mutfağa girip çorbayı masaya koydum. Ellerimi karton kabın iki yanına koyup çorbanın sıcaklığına baktım. Ilıktı.

Dolaptan küçük tencereyi çıkarıp çorbayı karton kaptan ona aktardım. Küçük ocağa koyup altını açtım.

"Teşekkür etmeyecek misin?"

"Getirmeni ben istemedim ki."

"Bu nasıl mantık." diye mırıldandı. Sanırım onu duymadığımı sanıyordu.

Çorbanın ısındığına emin olduktan sonra ocaktan aldım ve iki tane kase çıkardım dolaptan. Çorbayı kaselere koyduktan sonra masaya geçtim.

Kasenin birini kendi oturacağım yere diğerini de tam karşıma koydum. İki tane de kaşık çıkardıktan sonra çorbayı içmeye başladım. Faruk hâlâ kapının orada bekliyordu.

"Davetiye mi bekliyorsun otursana?"

Başını iki yana salladı ve karşıma oturdu. Çorbadan bir iki kaşık aldı. Daha fazla yememişti. Bense çoktan bitirmiştim çorbayı. Sanırım çok hızlı içmiştim.

Kendi çorbasını önüme itip başıyla işaret etti. Onunkini de içtikten sonra yüzünde gülümseme ile bana baktığını gördüm. Son lokmam boğazımda kalmıştı. Öksürmeye başlayınca endişelendi ve hemen ayağa kalktı. Sırtıma hafif hafif vuruyordu. Bu bir işe yarıyor sanıyordu ama aksine hiçbir işe yaramıyordu. Canımı acıtmak istemediğini anlamıştım ve bu çok tatlı bir davranıştı.

Kendime geldiğimde birkaç yudum su içtim. Bakışlarım tekrar polis civanımı bulunca gülümsedim. Sanırım birazcık utanıyordu. Benim yanıma gelen o olmasına rağmen hiç konuşmuyordu. Başını önüne eğmiş elleriyle oynuyordu. Nasıl bir şeydi bu yarabbim? O kadar tatlı görünüyordu ki şu an.

"Polis civanım niye konuşmuyorsun?"

Başını kaldırıp bana baktı. Ağzını açıp bir şey söylemeye yeltendi ama sonra vazgeçti.

"Seni neden kırdığımı düşünüyordum. Ve kendimi nasıl affettireceğimi..."

"Ya sen böyle tatlı tatlı durursan ve böyle şeyler söylersen seni hemen affederim ki ben."

Oturduğum yerden kalkıp yanına gittim. Salona geçtiğimizde gri tekli koltuğa oturmayı tercih etmişti. Dizlerimin üzerine çöküp oturdum. Ellerimi kaldırıp pofidik yanaklarına uzattım. Aslında zayıftı ama yanakları tombul tombuldu. Ve bu onu daha tatlı yapıyordu.

Yanaklarını sıkıp oynarken elimde olmadan değişik sesler çıkarıyordum. Tıpkı deli gibi bebek seven insanlara benziyordum şu an.

Yanakları al al olmaya başlamıştı. Bu onu daha da tatlı gösterirken kendime hakim olmaya çalışıyordum.

Telefonu çalmaya başlayınca ellerimi itip ayağa kalktı. Yanımdan biraz uzaklaşıp salon kapısına yöneldi. Orada durup cebindeki telefonu çıkardı.

"Efendim amirim."

"......"

"Tamam amirim geliyorum hemen."

"......."

"Acil bir işim vardi amirim, kusura bakmayın. Beni biliyorsunuz gerçekten acil olmasa böyle bir şey yapmazdım."

Telefonu kapatıp bana döndü.

"Aras, benim çıkmam gerekiyor."

"Tamam. Evimi biliyorsun artık daha çok gelirsin yanıma." arsız arsız sırıtınca bakışlarını kaçırdı.

"Bakarız."

"Tamam tamam utanma hadi. Aşkım mıdır nedir o çocuğa da dikkat et. Çok yaklaşma ona. Zaten nasıl polis olmuş anlamadım çelimsiz bir şey o."

"İnsanlar hakkında bilip bilmeden yorum yapma."

"Uf tamam."

Kapının önüne gelince ayakkabısını giymek için eğildi. Bu sefer kendime hakim olup bakmamıştım.

Tekrar dik duruşa geçince yanına gidip sarıldım. Benden biraz uzun olduğu için parmaklarımın ucunda durdum ve yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

İkimizde utanmıştık biraz. Elimi boynuma atıp saçlarımın ucuyla oynamaya başladım. Fazla mı hızlı gidiyordum?

Sessizliği bozan ve ilk hareket eden o olmuştu.

"Ben çıkayım artık."

"Tamam, kendine dikkat et."

"Asıl sen dikkat et. Hiç hasta gibi değilsin ama..."

"Seni görünce geçti gitti hastalığım. Bir enerji doldu içime."

Başını sallayıp kapıya uzandı. Ben ondan önce davranıp kapıyı açtım. İyi bir ev sahibi olmam gerekiyordu. Ki daha çok gelsin yanıma. O kapıdan dışarı çıkmaya çalışıyordu. Ama önündeki beden ona engel olmuştu.

"Ayaz senin ne işin var burada?" Uzun süredir görmüyordum onu.

"A-Abi." Birden ağlamaya başlayınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Faruk bir bana bir de bana sarılan bedene baktı. Daha sonra başıyla merdiveni gösterip oraya yöneldi. Hızla merdivenleri inmiş gözden kaybolmuştu.

Bana sımsıkı sarılan kardeşimi hafifçe kendimden ayırdım. Kapıyı kapattım. Elimi Ayaz'ın omzuna attım ve geri kendime çektim. Yürümesi için benden destek almasını sağladım. Salona girip geniş koltuğa oturttum.

Ben de az önce Faruk'un oturduğu yere oturup gülümsedim. Ay cidden benim evimdeydi polis civanım....

-------
Bin okunmaya ulaşmışız teşekkür ederim 😿💜🦄

Polis (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin