Gözlerimi açıp çalan alarmı kapattım. Uykulu uykulu yatağımdan kalkıp yüzümü yıkayıp mutfağa girdim. Kendime bir kahve yapmaya kalktım demek istemeyi çok isterdim ama kahve midemi bulandırıyordu.
Çay için su koyup mutfaktan ayrıldım. Kendime geceden yaptığım limonlu suyu elime alıp yavaşça içerken geçen hafta yaşadığım şeyleri düşünmeye başladım.
Annemlerin yanına gidip neden bana yalan söylediklerini sorduğumda onlardan bir cevap alamamıştım. Kendimi çarpılmış gibi hissetmiştim. Annem ve babam sonra konuşacağımızı söyleyip yanımdan ayrıldıklarında arkalarından bakakalmıştım. Çağan ve Selin yanıma gelip ne olduğunu sormuşlardı. Onlara bir şey olmadığını söyleyip eve gitmiştim. O günden beri ne gruba bakmıştım. Ne de gelen başka bir mesaja. Kimseyle konuşmak istemiyordum.
Derse girip olacağımız quiz için kameramı açıp beklemeye başladım. Hiç kimseye bakmıyordum ve bakmakta istemiyordum. "Çocuklar quiziniz başlıyor başarılar diliyorum."
__
Quizden çıkıp koyduğum su ile çayı demleyip mutfaktan çıktım. Telefonuma mesaj gelse de açıp okumak gibi bir niyetim yoktu. Riverdale açıp yatağıma uzanıp izlemeye başladım. O sırada telefonum çalmaya başladı. "Öf ne var be?" diyerek telefonu elime aldığımda arayanın Çağan olduğunu gördüm. Niye arıyordu? Boğazımı temizleyip telefonu açtım.
"Alo?" Çağan'dan cevap beklerken yerimde doğruldum. Bu çocuk neden hep ben yatarken arıyordu? "İlgi biraz konuşabilir miyiz?" benimle ne konuşacak olabilirsin ki Çağan? "Tabii ne hakkında?" yatağımdan kalkıp soğuk zemin üzerinde yürümeye başladım. "Geçen hafta hakkında. Eğer müsaitsen aşağı iner misin ben aşağıdayım." e yuh artık ama.
Hemen hızlıca siyah pantolon giyip üzerine kahverengi kazağımı geçirdim. Hırkamı giyip telefonumu cebime atıp evden çıktım. Çağan'ı bu sefer incelemedim çünkü ne konuşacağını gerçekten merak etmiştim. "Selam." arkasına dönüp beni gördüğünde gülümsedi. Yeşil gözleri yeşilin en koyu rengi gibiydi ve bu ona gerçekten çok yakışıyordu. Az önce incelmeyeceğim demiştim sözlerimi hep tutarım.
"Selam. Nerde konuşalım?" caddeye bakındım. Annemle babam her zamanki gibi yoktu. "Çok uzak bir yere gitmesek iyi olur." Çağan karar vermeye çalışır gibiydi. "Tamam o zaman sahile doğru yürüyelim yürüken konuşuruz. İstersen sen çıkıp montunu al." yürümeye başlamıştım bile. "Gerek yok böyle iyiyim." tamam anlamında başını salladı ve yürümeye başladık.
"İlgi annenle baban hatırlarsın ki bizim yanımızda aramışlardı. Yiğit ve bende annenle babanı görünce şok olduk. Sen onların sana neden yalan söylediklerini öğrendin mi?" sıkıntılı bir şekilde nefes verdim.
"Hayır öğrenmedim. O günden sonra benimle bir kez bile konuşmadılar. Beni aramadılar bile. İnsan çocuğunu hiç mi umursamaz Çağan?" Çağan bana anlayışla bakıp gözlerini denize çevirdi.
"Evet zor bir durum ama onlar madem aramıyor sen aramayı dene." yere bakıp yürümeye devam ediyordum. Onları aramayı hiç ama hiç düşünmüyordum.
"Onları aramayacağım Çağan. Benimle bir kez olsun ilgilendiler mi hayır. Beni umursadılar mı hayır. Eğer biraz umurlarında olsaydım bir kez olsun arayıp kızım ne haldesin derlerdi. Beni umursamayan birilerini neden arayayım?"
Çağan haklı olduğumu çok iyi biliyordu. Yüz ifadesinden bile belli oluyordu. "İlgi bak olaya böyle bakarsan durumu kötüleştirirsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermek bir şeyi değiştirmez. Ara onları belki iyi ki aramışım diyeceksin."
Çağan haklıydı ama içimden onları aramak gelmiyordu. "Ya da keşke aramasaydım diyeceğim." Çağan sabır ve anlayış dolu bir ifadeyle yüzümü inceledi. "Tamam aramak istemiyorsan arama ama aramayı bir düşün olur mu?" tamam anlamında başımı salladım ve bir tane banka oturduk.
__
Çağan eğlenceli biriydi ve onunla konuşmak moralimi yükseltmişti. Yarım saattir aynı bankta oturmuş sohbet ediyorduk. Çağan'ın telefonunun çalmasıyla birlikte sohbetimiz yarıda kesildi.
"Efendim?" arayanın Rüzgar olduğundan emindim çünkü bağırarak konuşuyordu ve Çağan biraz sesi kıssa da hala duyuyordum. "Kanka nerdesin?" Çağan göz devirip cevapladı. "Dışardayım." kız kulesini incelemeye başladığımda yeniden Rüzgar'ın sesini duydum. "Kiminlesin aga?" Çağan bıkkın bir nefes verdi. "Sanane oğlum ne var söyle?" Rüzgar gerçekten insanın başına gönderilmiş sınav gibiydi.
"Ya kanka şimdi şöyle ki ben bir bok yedim ve nasıl düzelteceğimi bilmiyorum." Çağan saçını karıştırıp bıkkın bıkkın bakmaya devam etti. "Ne yaptın?" gerçekten bende ne yaptığını merak etmiştim. "Ya ben dün gece biraz efkarlanmıştım. Müslüm rakı falan filan. Sonra ben Duru'yu aramışım neden beni değilde Çağan'ı seviyordun falan bir şeyler saçmalamışım. Sabah telefonda gezinirken gördüm. Benim telefonda aramaları kaydediyor biliyorsun. Açtım dinledim. Böyle şeyler söylemişim. Nasıl toparlayacağım aga?"
Çağan'la birlikte ağzımızdan aynı anda "Ne!" kelimesi dökülürken birbirimize şaşkın şaşkın bakmaya başlamıştık. Rüzgar'ın yediği haltı nasıl temizleyeceklerdi çok merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canlı Ders Vakası | Texting
Teen Fictiontamamlandı. İlgi yeni okuluna geldiği ilk gün kamerasını yanlışlıkla açıp tüm okula rezil olur. • 'Kameranı açman kendini herkese kapatman gerektiği anlamına gelmez.' • Sınıfın erkeklere özel grubuna yanlışlıkla eklenip kendi hakkında neler dedikler...