C. D. V. 26

11.9K 822 216
                                    

( 2 Ay Sonra)

Nihayet on birinci sınıf bitmiş yaz tatiline girmiştik. Ve en az haftada iki kez buluşup gayet eğlenceli şeyler yapıyorduk. Bugünkü aktivitemiz korku eviydi.

"Kanka bence vazgeçelim kamp fikri çok daha efsaneydi." Demir korktuğunu açık bir şekilde belli edip gülümsüyordu.

"Aga korkma oyun oynayacağız en fazla." Yiğit Demir'in omzuna elini koyup sırıtırken biz de merdivenlere yöneldik.

"Hoşgeldiniz korkudan altınıza işemeye hazır mısınız?" Rüzgar sırıtıp "Şuan işedim bak." diye karşılık verdiğinde robotik sesin bu cevabı duymamış olmasını diledim.

Çantalarımızı masaya koyup robotik sesin direktifleriyle şifreleri çözüp karanlık bir odaya girdik.

"Sarışın olanla turuncu saçlı kız eş olacak." Çağan yere oturup konuşmaya başladı.

"Abi çok pardon gerçekten çok özür dileyerek söylüyorum ama mal mısın? Yiğit sarışın ben sarışınım Rüzgar sarışın başka niteleyici bir sözcük bulamadın mı?"

"Malı göstereceğim ben sana ama haklısın. Kırmızı gömlekli olan." robotik ses Rüzgar ve Gökçen'i eş yaparken Gökçen oldukça üzgün görünüyordu.

"Gerçekten bu malla ben niye eş oluyorum? Adamların üstüne atar bu beni." Rüzgar Gökçen'e kırılmış gibi baktı.

"Kararlarımı sorgulamayın. Yiğit'le siyah ceketli olan kız eş olsun." Yiğit'le yumruklarımızı tokuşturup robotik sesin son eşlere karar vermesini bekledik.

"Son kalan kızla da bana kafa tutan mal eş olsun." robotik sesin Çağan'ı kast ettiğini anlayıp herkes sırıttı. "Abi zekana hayran kaldım Çağan'ın mal olduğunu anında anladın bak." 

Çağan Ata'nın omzuna vurup Eylül'ün yanına geçti. Böylece son olarak Demir ve Ata eş olmuştu. "Göreviniz eşinizle birlikte merdivenlerden inip her an her yerden çıkabilecek olan adamlarıma karşı koyup masanın üstündeki içinde oluşturmanız gereken kelimenin harflerinden olan kutuyu alıp eşinizle birlikte tekrar buraya gelmek."

İlk önce Çağan ve Eylül inmeye karar verdiğinde biz de fenerlerimizi açıp beklemeye başladık.

Çağan Aktin 

Eylül'le merdivenden inmeye başladığımızda içimde garip bir heyecan vardı. "Çağan asla korkmuyoruz tamam mı?" A desem çığlık atacak konumda olan Eylül'den bunu duymak güzeldi.

"Tabiki hiç asla." benimde sesim çok güven verici çıkmıyordu. Merdivenlerden indiğimizde karşımıza maskeli bir adam atladı. Eylül çığlık atıp beni iterken hem gülüp hem korkuyordum.

"Kutuyu almayı istiyor musunuz?" Eylül'le birbirimize bakıp aynı anda "Evet." dedik. Adam elindeki kılıç benzeri şeyle beni gösterdi. "O kadar istiyorsan yirmi kez havla." 

Tüm karizmamın gideceğini bile bile adamın dediğini yaptım. En azından Eylül görmüştü. Rüzgar'la eş olmayı düşünemiyordum. "Sen on kez şunu tokatla." Gözlerimi açıp uzaklaştım.

"Abi yuh ama sen hayatında on kez tokatlandın mı acaba?" Adam üzerime yürüyünce hemen Eylül'ün yanına geldim. Eylül yavaşla orta karışımı on tane tokat attıktan sonra gülümsüyordu.

Arkamızı döndüğümüzde adam kaybolmuştu. Korkum biraz daha artmış şekilde masaya doğru  ilerlemeye başladık. Masaya geldiğimizde ayağıma bir şey sürünüp geçerken aniden bağırdım.

Harbi aşırı korkuyordum. Eylül kutuyu aldığında hemen merdivenlere yöneldik ama orda da biri vardı. "Şuan işedim diyen sen miydin?" Adam bana bakarken kafamı salladım.

Canlı Ders Vakası | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin