|Louder than bombs
Eylül'le elimizde poşetlerle yürürken sıcaktan beynim erimiş gibi hissediyordum. Mal gibi havanın otuz beş derece olduğu gün saat bir de alışverişe çıkarsak olacağı buydu. Bulduğum ilk banka kendimi atarken Eylül de benimle aynı durumdaydı.
"İlgi hayatta mıyım bi bak elim ayağım tam mı? Her yerim erimiş gibi ölmek üzereyim." aldığımız suları boynuma koyup serinlemeye çalışırken gözüme güneş vurduğu için kapattım. "Bizden başka zekasız var mı şu şehirde? Dışarda kimse yok bizden başka."
"Gel şu kafeye oturalım bari yürüyemem daha fazla." Ellerimizdeki torbaları iki sandalyeye bırakıp karşılıklı oturduk. "Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?" benim menüye dahi bakacak gücüm olmadığından aklıma ilk gelen şeyi söyledim.
"İki tane limonata alalım biz." garson siparişimizi alıp gittiğinde menüyü alıp kendimi yellemeye başladım. Eylül de telefonuyla ilgileniyordu.
"Eylül ben seninle bir şey konuşacağım." Telefonunu bırakıp garip bir ifadeyle bana baktı. "Çağan beni aldattı de de şuraya düşüp bayılayım."
"Saçmalama." açıkçası içimdekileri nasıl açıklayacağım konusunda pek bir fikrim yoktu. Hiç bir zaman iyi bir konuşmacı olamamıştım o yüzden biraz heycanlıydım.
"Şimdi şöyle. Biliyorsun Çağan ile aramız iyi değildi sonra barıştık gibi oldu ama barışmadık da gibi oldu. Yani açık sözlü olmak gerekirse ben Çağan'dan soğumuş gibi hissediyorum." Eylül bunu söylememi beklemiyor olacak ki içtiği limonata boğazında kaldı.
"Ne?! İlgi şaka yapıyorsan boğarım seni." biraz daha ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladım.
"Şaka falan yapmıyorum. Yani bilmiyorum biz Çağan'la hiç sevgili olmadık zaten ama o söylediğiyle benim fikirlerim alt üst oldu sanki. Belki bu kadar büyütülecek bir şey değil ama bilmiyorum affedemiyorum. Ondan böyle nefret etmiyorum ama sevgim de yok olmuş gibi birine karşı hiç bir şey hissetmez hale gelirsin ya öyleyim işte."
Eylül gerçekten şaşırmış ve dili tutulmuş gibi bakıyordu. "İlgi hiç bir şey hissetmiyorsan aşırı sıkıntı yalnız bence o kadar soğulacak bir şey yok ortada."
Eylül'ün haklı olduğunu bilsem de fikirlerimi değiştiremiyordum. "Ya ben mi gerizekalıyım bilmiyorum ama bu sene sınav da var yani kafam acayip karışık."
"Bence sen bu konuyu biraz daha düşün o kadar soğumuş olamazsın kendin halledemezsen de otur konuş Çağan'la."
Limonatamdan bir yudum alıp başımı salladım. İçimde bir boşluk var gibiydi ve bu durumu nasıl çözeceğimi pek bilmiyordum. "Bak bu senin hayatın ve içine kimi alıp almayacağına en iyi sen karar verirsin. Çağan'dan soğuduysan istemiyorsun kimse seni zorlayamaz. Düşünüp kendin kararını ver İlgi. Buna ben bile karışamam."
Gözlerim dolu dolu kalkıp Eylül'e sarıldım. Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıydım. "Salak hemen duygusala bağlama ne karar verirsen ver ben senin arkandayım Çağan da kararına saygı duymak zorunda."
Gözlerimi silip sandalyeme geri oturdum. "Ya bilmiyorum gerçekten kocaman bi boşluğa düşmüş gibiyim sanırım biraz düşünmeye ihtiyacım var."
"Bak aklıma efsane bir fikir geldi." Eylül kafasını kapıya çevirince bende o tarafa baktım. Alper ve Yiğit kafeye girdiğinde hemen bizi gördüler tabi ki. İstanbul güya büyük bir yerdi. Hiç kimseyi görmek istemiyordum cidden.
"Oo naber agalar?" Zoraki gülümseyip Eylül'e baktım. "İyi agacım sizden?" Eylül bendense oldukça sıcak kanlıydı. Bu aralar yabani bir ayı gibiydim. "İyi öyle aynı biraz dışarı çıkalım dedik de siz niye ağladınız bir şey mi oldu?"
"Ağlamadık be sıcaktan dolayı oldu hava baya sıcak kırk falan var heralde." Alper pek kanmışa benzemese de pek umrumda değildi. Alper Eylül'ün yanındaki sandelyeye oturup Yiğit'i de benim yanıma otturtu. "Anlatın. Ben süper tavsiyeler veren bir insanım hadi bakalım."
"Konu İlgi ile ilgili isterse anlatır istemezse zorlamayın." gözler bana dönerken ben gözlerimi kaçırıyordum. "İlgi kötü bir şey mi oldu?" Yiğit sessizliğini bozarken ben pek anlatmaya niyetli değildim.
"Konu Çağan'la ilgili ve Çağan'a anlatırsınız." Alper kınarmış gibi bakıp elini hafifçe masaya vurdu. "İlgi çok kırıldım biz sadece Çağan'ın arkadaşı mıyız aga seninde arkadaşınız. Senin Çağan'la ilgili bir sorunun varsa kendin konuşmak istersen konuşursun hiç bir şey söylemeyiz. Anlat çözmeye çalışalım."
**
Aynı cümlelerimi Yiğit ve Alper'e de kurduğumda masa yas masası gibiydi. "Bence konuş Çağan'la. Bu cümleleri ona da kur sonra bir sonuca varırsınız zaten." Yiğit'in emin olamadığı belliydi.
"Kanka bence biraz düşünceli davranın Çağan'ın da bir kalbi var ya hani. Çocuk kaç aydır kendini affettirmeye çalışıyor. Çağan baya kırılır çocuk aşktan soğacak oğlum."
"Yiğit haklısın ama bu düşüncelerimi nasıl söylersem söyleyeyim kırılacak zaten ama ben gerçekten çok yıpranmış ve boşlukta hissediyorum." bana sövseniz yeriydi ama hislerim buydu.
"Herkes haklı ama benim düşüncem şu - eliyle beni işaret ederek - bence bu salağa biraz düşünmesi için zaman tanıyalım belki fikirleri değişir veya aynı kalır. O zaman Çağan'la konuşurlar ve ne isterlerse onu yaparlar bize de kabullenmek düşer."
Herkes Eylül'ün fikrini mantıklı bulmuştu ve bense ne düşüneceğimi bile bilmeden kabul ettim. Ama sanırım ne istediğimi biliyordum.
**
Eve geldikten sonra akşam Eylül ile lunaparka gitme kararı aldığımız için duş almaya karar verdim. Duştan çıktıktan sonra film izleyerek kendime yaptığım pankeklerden yemeye başladım.
Evin kapısı açıldıktan sonra hiç istifimi bozmadan keyfime devam ettim. Ayak sesleri odama yaklaşırken umarım kavga çıkmaz diye takmamaya çalıştım. "Annem ne yapıyorsun?" göz teması kurmadan cevapladım.
"Film izliyorum." annem sandalyemin üstündeki kıyafetlerimi alıp katlamaya başladı. Aynen süper bir anneye dönüştün birden. "Akşam Aktin ailesi yemeğe geliyor. Hemen yemek yapalım birlikte." birden öksürmeye başladım.
"Hangi Aktin ailesi?" annem gülümsedi. "Kızım kaç tane Aktin ailesi var senin sınıf arkadaşın olan Aktin ailesi işte Çağan mıydı çocuğun adı?" şok içinde anneme gözlerimi dikmiştim. Gerçekten çıldıracaktım. Ne alakaydı?
"Niye geliyorlar? Ayrıca benim akşam programım var çok önemli Eylül ile buluşmam lazım." o yemekte olmamak için şuan her haltı yiyebilirdim.
"Saçmalama İlgi evimize ilk defa geliyorlar akşam evde olmak zorundasın." kafamı kollarımın arasına alıp derim bir nefes verdim. "Ya hayır ya of." Annemin bana garip bir şekilde baktığına yüzde yüz emindim.
"Hem sen niye yemekte bulunmak istemiyorsun? Kavgalı falan mısınız?" annemin tek masum olduğu konu bu olabilirdi. Zavallım kızının neler yaşadığını bilmiyordu tabi. "Yok ya ne kavgası. Sadece akşam ki plan çok önemli ne olursun gideyim anne lütfen ne olur."
Bi annemin ayağına kapanmadığım kalmıştı. "Kızım saçmalama akşam evdesin konu kapandı. Mutfağa gel hadi yemeklere başlayalım." Gerçekten şaka gibiydi kendimi şu camdan atmak istiyordum.
İstemeye istemeye mutfağa gidip patlıcanları yıkamaya başladım. Gerçekten kafamı duvara falan vurmak istiyordum.
**
Kapı çaldığında hala evden nasıl kaçarım planı yapıyordum. Annem bana seslenip kapıyı açtığında odamdan çıkamıyordum. Kulağımı kapıya yaslayıp duymaya çalıştım. "Merhaba Nazlı abla." ya niye geliyorsun ki?
Kaç yaşındasın hala çocuk gibi ailenle gezmelere mi gidiyorsun gelme gelme. Şuan aşağı inmeyi asla ama asla istemiyordum. "İlgi!" annem yine bana seslendiğinde yüzde bin beş yüz ismimden soğduğuma emindim.
Ama aşağı inmek zorundaydım. Kapıyı açıp merdivenlerden inmeye başladım. Hayatımın en zor dakikalarını yaşamak için resmen aşağı iniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canlı Ders Vakası | Texting
Teen Fictiontamamlandı. İlgi yeni okuluna geldiği ilk gün kamerasını yanlışlıkla açıp tüm okula rezil olur. • 'Kameranı açman kendini herkese kapatman gerektiği anlamına gelmez.' • Sınıfın erkeklere özel grubuna yanlışlıkla eklenip kendi hakkında neler dedikler...