Canlı Ders Vakası | Texting

C. D. V. 19

Telefonun başında mal mal oturup ne yapacağımı düşünüyordum. Çağan'ı beğeniyor muydum? Evet. Ama ondan hoşlanıyor muyum bilmiyordum. Karşımdaki duvara bakmayı sürdürürken telefonum çaldı. Arayanın Çağan olduğunu görünce derin bir nefes aldım.

"Alo?" Çağan nefes nefese konuşmaya başladı. "İlgi bak sana yemin ederim o mesajı ben atmadım." Ne? Bundan sonra yaşadıklarımı Riverdale'ye benzetmeyecektim çünkü Aşk-ı Memnuya dönmüştü. "Nasıl yani?" kaşlarım çatık Çağan'dan gelecek cevabı bekliyordum. "Bak sana her şeyi açıklayacağım geçen gün oturduğumuz sahile gelsene."

Telefonu kapatıp hızlıca hazırlandım. Bu her kimin şakasıysa hiç komik değildi. Maskemi de takıp evden çıktım. Babam evde yoktu ve onu bir süre de görmek istemiyordum. Hızlı hızlı yürüyüp sahile ulaştığımda hemen Çağan'la oturdığumuz banka doğru ilerledim. Çağan beni görünce ayaklandı. "Hoşgeldin." zorla gülümsemeye çalıştım. "Hoşbuldum."

"Zaman kaybetmeden hemen olan biteni anlatayım ben sana." Çağan'a lütfen dermiş gibi baktım. Çağan derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.

"Sizden çıktıktan sonra sinirle ne yapacağımı bilemedim. Gittim bi kafeye oturdum. Bir şeyler içip biraz sakinleşmeyi planlıyordum. Sonra yanıma birden Duru geldi. Bir şeyler içmeye geldiğini falan söyledi. Bende mecburen davet ettim o da kabul etti. Sonra ben lavaboya gittim soğuk bir şeyler içmek iyi gelmişti yüzümü de yıkamaya karar verdim. Telefonumu falan masada bırakmıştım. Lavabodan çıktıktan sonra kafeden ayrıldım. Deniz kenarına geleyim dedim. Sonra bir müzik açıp dinlemeye başladım. Rüzgar mesaj atınca Whatsapp'a girdim ve girdiğimde sana o mesajın atıldığını gördüm. Bak bana belki inanmıyorsun ama gerçekten o mesajı ben atmadım." ikimiz de sıkıntıyla nefes verirken benim aklıma bir şey takılmıştı. Bundan rahatsız mı olmuştu?

"Tamam önemli değil ama Duru niye böyle bir şey yapsın?" Çağan açık yeşilden zümrüt yeşiline dönen gözlerini denize dikmişti. Şuan denize mi baksam ona mı baksam kararsızdım. İlgi hakikaten malsın.

"Bunu ona yüz yüze sormaya ne dersin?" işte şimdi tekrar Riverdale'ye dönmüştük.

**

Yaklaşık yarım saattir Duru'ların oturduğu sitenin önünde bekliyorduk. Nihayet leydimiz siteye yaklaşırken Çağan planımızdaki gibi Duru'ya görünmeden yanımdan ayrıldı. Bense bir köşeye sinip Duru'nun siteye girmesini bekliyordum. Salına salına yürüyen Duru'yu kolundan yakaladım.

"Naber Duru?" şuan babam gibi hissetmiştim. Ses tonum aynı bugün babamın bizi oyuna getirdiğini anlatırkenki gibiydi.

"İ-İlgi sen burda ne arıyorsun?" sırıttım. Keşke maskem olmasaydı da tüm mimiklerimle ondan iğrendiğimi anlatabilseydim. "Seninle konuşmam gereken şeyler var Durucum. Kamelyaya teşrif edersen tabii." Duru da bana iğrenirmiş gibi bakıyordu. Kolundan daha sıkı kavrayıp onu kamelyaya getirdim. Kamelyada yanına oturup önündeki masa da olduğu için sıkışmış gibi oldu. Tam kalkıp gidecekken diğer yanına da birden arkamızdan gelip atlayan Çağan oturdu. Duru kapanımıza kısılmıştı.

"Demek bana oyun oynayacaktın Duru." Çağan Duru'ya alay dolu bir ifadeyle bakarken Duru derin bir nefes verdi. "Neden bahsettiğinizi anlamıyorum. Ayrıca bir çığlığımla tüm güvenliği buraya getirebilirim." Duru'ya küçümser gibi baktım. Çok maldı. "Az önce Çağan arkandan gelip seni bayıltabilirdi. Ayrıca bu saati özenle seçtik güvenliğin yemekte olduğu saat." Duru yutkunup derin derin nefes alıp vermeye başladı. Bizden korkmuştu.

"Duru o mesajı İlgi'ye neden attın?" Duru Çağan'a nefret dolu bir ifadeyle bakarken ben Duru'nun ne diyeceğini merakla bekliyordum. "Çünkü ona Defne'ye baktığın gibi bakıyordun." kaşlarımı çatıp bir Duru'ya bir Çağan'a baktım. Defne de kimdi? "Kes sesini." Çağan'ın Defne isminden açık açık rahatsız olduğu belliydi. "Defne kim?" Duru sırıttı. "Çağan'ın kaybolan büyük aşkı." kaşlarım daha fazla çatılırken bu sefer sadece Çağan'a bakıyordum. "Duru sana kes sesini dedim. Sana bir soru sordum. Bunun cevabının Defne ile uzaktan yakından bir ilgisi yok anladın mı? Bir daha Defne'den bahsedersen yapmak istemediğim şeyler yapmak zorunda kalırım."