Kağan, saatlerce süren yoculuğun ardından İstanbul'a yaklaşmıştı.
Ceylan, ise gece ateşi çıktığı için yorgun düşmüştü. Bu yüzden bütün yolu uyuyarak geçirmiş, saatlerce gözünü bile açamamıştı.
Arabanın arka koltuğuna uzanan kız sürekli uyumuştu.
Kağan, sık sık arabayı durdurup kızı kontrol etmişti.
Kağan, kızın ateşi çıkar, havale geçirir diye korkuyordu.
Ceylan, atesini önemsemiyormuş gibi görünse de ne kadar halsiz kaldığı her halinden belliydi.
Saatlerdir kendine gelememişti.
Kağan, İstanbul'a giriş yaptıktan sonra evine değil başka bir adrese kırdı direksiyonu.
Gideceği yer evinden bir hayli uzaktı.
Yine de Kağan'ın çok güvendiği bir dostunun evi oradaydı.
Kağan, Ceylan'ın uyumasına bir süre daha ses çıkarmadı.
Zavallı kız belki aylardır böyle uyuyamıyordu.
Bu yüzden gideceği yere varıncaya kadar da uyuyabilirdi.
Kağan, bir saat kadar daha süren yolculuktan sonra lüks bir evin kapısında durdu.
Sonra da arka koltuğa dönüp Ceylan'a seslendi. Ceylan, o kadar derin uyuyordu ki bir kaç seslenme de anca uyanmıştı.
Kağan, gözlerini zar zor açıp ona bakan Ceylan'ın görünce kalbinden kurşun yemiş gibi olmuştu.
Böyle olağan üstü ve yeşilin en güzel tonunda gözler görmemişti.
Ceylan'ın yüzünü şimdiye kadar bu kadar net görmemişti.
Bu kız akıllara zarardı bir güzeldi.
Ceylan, Kağan'ın gözünü ayırmadan ona bakması üzerine.
"Neden öyle bakıyorsun Kağan abi? Biliyorum çok güzelim ama" dedi.
Kağan, bu sözü bir yerden hatırlıyordı. Bu sözü Ceylan'a kuyunun içinde kendisi söylemişti.
Demek Ceylan, bu söze çok bozulmuştu.
Kağan'ın aklına gelen başka bir şey ise Ceylan'ın çok tanıdık gelen yüzüydü.
Fotoğrafında çok fark etmemişti ama.
Kızı daha dikkatli baktığında bir yerlerde gördüğünü anlamıştı.
Bu yüzden Ceylan'a sormaya karar verdi.
"Sana bir şey soracağım Ceylan" dedi.
"Biz daha önce karşılaştık mı acaba?
Yüzün bana birini hatırlattı sanki"
"Bilmiyorum. Belki de karşılaştık.
Hatırlamayan sensin.
Doğru ya düşünemedim biraz yaşlısın ya o yüzden Kağan abi."
"Bak Ceylan. Beni sinirlendirme.
Doğru dürüst cevap ver tamam mı?
Ayrıca ben yaşlı falan değilim"
Kağan, daha sözünü bitirmeden arabanın camı tıktıklandı.
Kağan, hızla başının çevirip dışarı baktı. Arkadaşı arabayı görmüş olmalıydı. Bu yüzden Kağan'ı karşılamaya gelmişti.
Kağan, kapıyı açıp hemen dışarı çıktı.
Sonra da kucağına atlayan kadınla düşmekten son anda kurtuldu.
Ceylan, arabanın içinden bir kadının Kağan'ın kucağına atladığını görünce, oda hemen kapıyı açıp arabadan indi.
Ceylan'ın şaşkın bir o kadar da öfkeli bakışları arasında Kadın hala adama sarılmaya devam ediyordu.
Bir taraftanda bozuk aksanlı Türkçe siyle konuşuyordu.
"Seni çok özledim Kağan komiserim.
Neden yanıma hiç uğramıyorsun?"
Kağan, "İşlerim vardı Eva. Hiç fırsatım olmadı ki" dedi.
Eva, Kağan'a sarılmaya devam ederken ona öfkeli gözlerle bakan Ceylan'ı fark etti.
"Bu güzel kızmıydı işin. Seni çapkın seni"dedi gülerek.
Kağan, Eva'dan ayrılıp yüzünü Ceylan'a çevirdi.
Ceylan, öyle kötü bakıyordu ki.
Kağan, bir şey söylemeye çekindi.
Eva, hala cevap vermeyen genç adama bakarak.
" Ne oldu Kağan? Birden sus pus oldun. Yoksa kızdan Korktun mu?"
Kağan, tam cevap verecekken.
"Evet Eva Abla Kağan, benimle meşguldü. Yani Kağan abi"
Bir itirazın mı var?" dedi.
Eva, kızın bu tavrından ve Kağan'a olan bakışlarından saniyesinde çözmüştü olayı.
Ceylan, Kağan'a her ne kadar abi desede o gözle bakamadığı çok belliydi.
Kağan'da kıza çok farklı bakıyordu sanki. Yıllardır hayat okulunda her türlü insanı gören Eva.
Aşık insanı gözünden tanırdı.
Bu iki şapşal yakında birbirine körkütük aşık olacaklardı.
Bu durumdan ikisinin de haberi yoktu. Eva, Ceylan'ın söylediklerini gülümseyerek dinledi.
Sonra da Kağan'a bakarak.
"İşin çok güzelmiş Kağan.
Bizi tanıştırsan nasıl olur acaba?"dedi.
Kağan, "Pardon kızlar" dedi.
Sonra da Ceylan ve Eva'yı birbiriyle tanıştırdı.
Eva, Ceylan'a bakarak, "Tanıştığımıza memnun oldum Ceylan.
Maşallah görülmemiş bir güzelliğin var"dedi.
Ceylan, karşısındaki sarışın afet gibi kadından gelen iltifata,
"Sende fena sayılmazsın" diyerek cevap verdi. Kağan, Ceylan'ın Eva'ya karşı soğuk tavrına bir anlam verememişti.
Bu kızın sağı solu hiç belli değildi.
Kağan, bunu bir kez daha anlamıştı.
"Hadi ama Kağan, buradamı konuşacağız, gelsinize eve girelim"
Eva'nın sözleriyle kağan, başını olumlu anlamda sallayarak kadının ardından yürüdü.
Bir kaç adım attıktan sonra arkasına dönüp baktı.
Ceylan, hala arabanın yanında dikiliyordu.
Kağan, kaşlarını çatarak Ceylan'a baktı.
"Yürüsene kızım ya. Davatiyemi bekliyorsun?"dedi.
Ceylan, Kağan'ın sözlerine çok sinirlendi.
Öfkeyle Kağan'ın yanına gelerek,
"Belki de gelmek istmiyorumdur Kağan abi ne dersin?"
"Bak Ceylan, delirme beni.
Sana gel diyorsam gel işte"
"Tamadığım bir kadının evine girmem ben. Üstelik kadını hiç gözüm turmadı."
"Ben onu gayet iyi tanıyorum Ceylan.
Ben güvenilir diyorsam. Güvenilir biridir.
Sen daha küçüksün anlamazsın"
"Evet doğru anlamam. Senin kadar yaşlı değilim çünkü"
"Seni varya"
"Evet beni. Ne yapacaksın? Allasen bir duyayım. Ne yapacaksın?
Dövecek misin? Yoksa Kudret, gibi mi yapacaksın?"
"Ceylan!!" diye bağırdı Kağan.
Kağan'ın bağırması Ceylan'ı bir anda süt dökmüş kediye çevirmişti.
"Tamam ya giriyorum işte.
Ne bağırıyorsun?" diyerek hemen yürümeye başladı.
"Ya sabır. Bu kızla işimiz var" diyen Kağan, hızla yürüyen kızın ardından Eva'nın evine girdi.
Eva, yardımcısına misafirlerine içecek bir şeyler getirmesini söyledi ve tekrar onların yanına geldi.
Sonra da Kağan'ın oturduğu koltuğa gidip oturdu.
Otururken Kağan'la arasına mesafe koymamış tam dibine oturmuştu.
Bu durum Ceylan'ı daha da çıldırtmıştı.
Bakabildiği en sert bakışları şuan Kağan ve Eva'ya gönderiyordu.
Eva, Kağan'ın yanına oturmakla kalmamış hatta koltukta koluna bile girmişti. Sonra da, "Kağan, söyle bakalım bu ziyareti neye borçluyuz?" dedi. Kağan, önce Ceylan'a baktı.
Ceylan'ın ateş saçan gözlerle bir Eva'ya bir kendine baktığını görünce ani bir refleksle Eva'dan uzaklaştı.
Sonra da koltuğun diğer ucuna geldi.
Eva, tekrar kalkıp Kağan'a yaklaşacağı sırada Ceylan, kalkıp Kağan'ın ve Eva'nın ortasına oturdu.
Sonra da Kağan'a bakarak.
"Evet Kağan abiciğim. Eva ablam bir soru sordu.
Bizi buraya hangi rüzgar attı.
Eva, Ceylan'ın davranışlarını gülümseyerek izliyordu. Ceylan, şuan kıskançlıktan kuduruyordu.
Bunun ne Ceylan, farkındaydı. Nede Kağan. "Aa ayıp ettin ama Ceylan. Abla ne demek. Ben o kadar yaşlı değilim.
Sadece Eva, desen yeterli."
Ceylan, hiç bir şey söylemeden Kağan'a bakmaya devam etti.
Karşısında ondan cevap bekleyen iki çift göze bakan Kağan.
Hemen konuşmaya başladı.
"Eva senden bir ricam olacak" dedi.
Eva, sadece işi düşünce uğrayan Kağan'ın sözlerine güçlü bir kahkaha patlattı.
Sonra da, "O kadarını anladık Kağan.
İstediğin ne onu söyle bana?"
"Eva, eğer senin için sorun olmazsa Ceylan, bir süre burada kalabilir mi?"
Kağan'ın sözleri bitmeden Ceylan,
"Asla olmaz" diye bağırdı.
Kağan, kızın bağırmasına aldırmadan soruyu tekrarladı.
"Eva, bu benim için hayati bir konu.
Ceylan'ın bir süre burda kalması lazım.
Benim için çok değerli bir emanet, onu gözün gibi koruyabilecek misin?
Bu konuda sana güvenebilir miyim?"
Ceylan, Kağan'ın onu takmaması üzerine sustu.
Bir şey daha söylemedi.
Çünkü Kağan, çok öfkelenmişti.
Ceylan, onu ikinci defa bu kadar öfkeli görüyordu.
Öfkelendiren de yine Ceylan'dı"Tabi ki Kağan. Tabi ki dostum.
Senin bana yaptığın iyiliğin yanında bunun lafı bile olmaz.
Sen merak etme.
Senin emenetine gözüm gibi bakacağım"
Kağan, Eva'nın sözünden sonra hemen ayağa kalktı.
"O zaman ben gidiyorum.
Bir kaç gün sonra tekrar geleceğim.
Beni telefonumdan kesinlikle aramayın olur mu?
Ben sizi başka numaradan ararım"
Kağan, kapıdan çıkar çıkmaz Ceylan, peşinden koştu.
"Neden beni burada bırakıyosun?
Madem yanında olmayacaktım Emine Teyze min kuyusunda bıraksaydın beni. Buraya neden getirdin?
Başına dert olurum diye mi korkuyorsun?"
"Ceylan, sus artık. Anladın mı beni sus? Ben ne seni başımdan savıyorum nede kurtulmak istiyorum?
Senin burada güvende olacağın için bırakıyorum.
Kudret, denilen adam bizi neden bıraktı zannediyorsun?
Çünkü senin benim yanımda olduğunu biliyordu.
Benim evimide biliyor büyük ihtimalle. Biz eve gittiğimiz anda seni benim elimden almaya çalışacaklar.
Bu yüzden bir süre burada kalacaksın.
Ben bir yolunu bulup o adamdan kurtulacağım.
Sonra seni burdan alacağım merak etme.. Şimdi uslu bir kız ol. Eva'nın sözünden çıkma.
Bakma onun hareketlerine.
Yüreği mert bir kızdır o. Seni ancak ona emanet edebilirim.
Çünkü diğer arkadaşlarımın hepsi polis. Seni onların yanına bırakırsam çabuk bulurlar."
"Tamam ya uzatma anladık.
Sen git. Ben burada kalırım.
Kafana göre takıl. Beni de hiç merak etme. Sadece arkadaşının emanetiyim nasıl olsa"
"Ceylan, bak.."
Kağan'ın sözünü bitirmesine izin vermeyen Ceylan, hemen eve girdi.
Kağan, kızın arkasından öylece bakıp kaldı. Kudret, denilen adamdan bir an önce kurtulmalıydı.
Çünkü bu cadının ne yapacağı belli olmazdı.
Kağan'ın onu korumaya çalıştığını kaz kafası anlamıyordu.
Kağan, daha fazla beklemden hemen arabasına atlayıp oradan ayrıldı.
Bir saat süren yolculuktan sonra evine geldi.
Evine giden sokağa girdiğinde dikkatini çeken sokağın sonudaki siyah camla kaplı araba oldu.
Buraya kadar gelmişlerdi işte.
Kağan'ın tahmini doğru çıkmıştı
Kudret, denilen adam. Kağan'a çevirmişti okları.
Ceylan'ı buradan Kağan'ın elinden almaya çalışacaktı.
Onun için göndermişti adamlarını.
Kağan, bu adamla burada eşit şartlarda kapışacaktı.
Kudret'in Kasabada ki saltanatı burada sökmeyecekti.
Yalnız Kağan'ın kafasına takılan bir şey vardı. Kudret, bu kadar suç işleyip de nasıl hala sicili temiz olabiliyordu? Sırtı gerçekten güç birine mi dayalıydı?
Kudret'i koruyan kimdi önce bunu araştırması gerekiyordu.
Kağan, ayrıca ablası ve yeğeninin dosyasınıda tekrar açacaktı.
Çünkü Kudret'in ev adresini bilmesi aklına her türlü ihtimali getirmişti.
Bu adam belki Kağan'ında peşindeydi. Belki Doğan'ın en yakın arkadaşı olduğu için onuda öldürmek istemişti. Belki o gece asıl hedef Kağan'dı. Kağan, bu gece dinlenecek ertesi sabah erkenden emniyete gidip görevini başına geçecekti.
Önce duş alıp üstünü değiştirdi.
Sonra da yatağına gidip uzandı.
Gözlerini kapatmadan önce aklına Ceylan, geldi.
Ne yapıyordu küçük cadı?
Eva'ya kök söktürdüğüne emindi Kağan. Çünkü kızın sürekli insanları sinirlendirmek gibi kötü bir huyu vardı Gözleri kapalı bir süre daha düşünen Kağan, daha sonra derin bir uykuya daldı.Eva, Ceylan'ın aç olabileceğini düşünerek ona yemek hazırlatmıştı.
Yemek hazır oluncaya kadar kızın duş alması için banyo ya göndermişti.
Ceylan'a yeni kıyafetler verip ütünü değiştirmesini söylemişti.
Ceylan, üç aydır doğru dürüst banyo edememişti.
Girdiği lüks banyonun tadını çıkardı bir süre. Yarım saatten fazla kaldı banyoda. Banyo dan çıktıktan sonra Eva'nın verdiği kıyafetleri giydi.
Sonra da saçlarını kurutup at kuyruğu bağladı.
İşi bitince hazır olan sofraya oturmak için Eva'nın yanına geldi.
Eva, yemek masasına oturmuş Ceylan'ı bekliyordu.
Ceylan, yüzü asık bir şekilde gelip sofraya oturdu.
Sonra da Eva'nın yardımcısının koyduğu yemeği yavaş yavaş yemeye başladı.
Eva, yüzüne bile bakmadan yemek yiyen kıza gülümseyerek baktı.
Onun neden böyle davrandığını adı gibi biliyordu.
Bu yüzden onu biraz rahatlatmaya karar verdi.
"Merak etme Ceylan, Kağan ve benim aramda hiç bir şey yok"
"Bu beni ilgilendirmez" dedi Ceylan.
"Ne yaparsanız yapın.
Hem Kağan'dan banane"
"Hani Kağan abindi kız.
Hangi ara Kağan, oluverdi."
"Ağzımdan öyle çıktı. Yoksa Kağan abi diyecektim."
"Sen bunu benim külahıma anlat Ceylan.Sen ona bakışlarının farkında mısın acaba?
Sen ona deliler gibi aşıksın bence. Bundan kendinin bile haberin yok.
Söylediğim gibi Ceylan.
Kağan la benim aramızda hiç bir şey yok Ben olsun çok istemiştim ama onun gibi bir adama benim gibisi olmaz. Onun gibi bir adama senin gibi ter temiz bir kız lazım.
O aptal farkında değil ama kısa süre sonra oda kendini sana aşık olmuş olarak bulacak.Teşekkürler ❤️
Diğer hikayelerime de bakarsanız sevinirim ❤️