Kağan, uzun uğraşlardan sonra kamera odasını bulmuştu.
Kapıyı yavaş bir şekilde aralayıp baktığında odada kimsenin olmadığını gördü.
Etrafı tekrar kolaçan ederek hemen içeri girdi ve kapıyı kapattı.
Dışardaki gelen gürültülerden tamir, bakım işine gelen adamların eşyalarını topladığını anladı.
Biraz daha erken gelebilseydi daha iyi olacaktı ama yapacak bir şey yoktu.Adamların işleri bitmiş olmalı ki yavaş yavaş her yerin ışıkları açılmaya başlamıştı.
Adamlar birazdan buradan ayrılmaya başlıyacaklardı.
Kağan, onlarla beraber çıkmayı düşündü ama belki böyle bir fırsat bir daha bulamayabilirdi.
Onun için bir şeyler bulana kadar burada kalmaya devam edecekti.
Saklanmak için uygun bir yer bulmalıydı önce. Bu tek şansıydı bir daha buraya giremiyebilirdi. Bu yüzden bugün bir şeyler öğrenmeliydi.
Kısa bir süre sonra kulüp tamamen boşaltılmış olmalıydı çünkü bütün ışıklar söndürülmeye başlamıştı. Korumalar bir taraftan kapılar kapatıyordu. Sert kapı kapatma sesleri geliyordu Kağan'ın saklandığı odaya. Saniyeler sonra kameralar çalıştırıldı.
Kapıda bekleyen iki adam hariç kimse kalmadı kulüpte.
Kağan, dikkatli bir şekilde etrafa baktı. Kamera odasına gelen giden yoktu. Sonra monütörlere baktı hemen. Kameraların gösterdiği yerlerin bazılarını hiç görmemişti kağan.
Demek ki bu kulüpte gizli saklı çok yer vardı. Kağan, hemen ana bilgisayarın başına oturdu.
Kulübün her köşesi şu an karşı duvarda monütörlede görünüyordu.
Dışarda bekleyen iki izbandut bile şu an gözünün önündeydi.
Hemen bilgisayarı açıp geçmiş dosyalara bakmaya başladı.
Beş aya kadar olan görüntüler vardı. Beş aylık görüntüler gün gün saat saat kaydedilmiş isimlendirilmişti.
Kağan biraz ileri sarıp sadece üç ay öncesine görüntülere bakmak için bilgisayarı ayarladı.
Dikkatli bir şekilde görüntüleri izlemeye başladı.
Ilk bir kaç gün kulüpte her şey rutindi. Kağan, görüntüleri biraz daha hızlandırarak izlemeye devam etti.
Sonraki günlerde adamlar bir kaç adamı bayılıncaya kadar dövmüşlerdi. Bunlar kumar parasını ödeyemeyenlerdi anlaşılan.
Kağan, neredeyse on beş günlük bölümü izlemişti.
Biraz dinlenmek için başını kaldırdığında kapıdaki adamların olmadığını gördü. Hemen ayağa kalktı adamlar mutlaka içeri girmiş olmalıydı.
Kapıya kadar gidip dışardan ses gelip gelmediğini dinlenmeye başladı.
Adamlar yemek siparişi vermişler ve yemek gelmişti galiba.
Kağan, başka bir açıdan çeken kameradan gördü adamları.
Onlar çıkıncaya kadar masanın altına saklanıp gözlerini dinlendirmeye karar verdi . Adamlar kısa sürede yemeklerini yediler.
Kağan,ise neredeyse yorgunluktan uyuyacaktı.
Gözleri ağrımaya başlamıştı çok tan.
Zorla açtığı gözleriyle adamlara baktı.
Adamlardan birinin dışarı çıktığını görünce hemen ayağa kalktı.
Sonra diğer adama baktı monitörden.
Adam tekli koltukları birleştirip uzanmıştı. Dönüşümlü nöbet tutacaklardı anlaşılan.
Kağan, hemen ayağa kalktı. Bütün vücudu tutulmuştu saklanmaktan.
Bir yıldır hareketsiz yaşamak Kağan'ı hantal bir hale getirmişti.
Vücudunu esnetip gerindikten sonra hemen masaya oturdu.
Tekrar görüntüleri izlemeye başladı.
Arada bir de adamlara bakmayı ihmal etmediği hâlde çok tedirgindi.
Kafasında sayısız düşünceler kol geziyordu. Neden gelmişti bu kasabaya, neler oluyordu böyle?
Nasıl bir oyunun içine düşmüştü genç adam? Ne olacağı belirsiz bir olayın içinde bulmuştu kendini.
Arkadaşı ortalıkta yoktu bekli de ölmüştü. Doğan'ın kız kardeşine ne yapmışlardı. Kız ne haldeydi kimbilir.
Kağan, izlemeye devam ediyor ve sürekli olarak arkadaşına ne olduğunu düşünüyordu.
O sırada birden ekrana da Doğan'ı gördüğünü sandı.
Hemen görüntüyü geri aldı.
Bu sefer daha dikkatli baktı monitöre.
Evet evet oydu işte Doğan eli bağlı olarak koridordan geçmişti.
Hemen görüntüyü hızlandırdı.
Doğan'ı başka bir odada sandalyede oturur halde gördü.
Bir önceki görüntüden bir kaç gün sonraydı bu görüntü.
Doğan'ın elleri arkasında bağlıydı.
Yüzü gözü yara bere içindeydi.
Çok dayak yediği belliydi.
Başındaki adamlar ona her an dalacak gibi duruyorlardı.
Bir süre sonra deponun kapısı açıldı.
Içeri iri yarı sarışın bir adam girdi.
Onu gören adamlar hemen kenara çekildiler. Adam hızlı bir şekilde gelip Doğan'ın önünde durdu.
Adam bir şeyler söylüyordu ama ses duyulmuyordu.
Kağan, ses ayarını kendi duyacağı kadar açtıktan sonra adamın konuştuklarını dinlemeye başladı.
"Sana son kez soruyorum Doğan, kız kardeşin nerede?
Ceylan nerede söyle?"diyordu adam.
Yusuf'un dedikleri geldi aklına.
Bu adam Doğan'ın kardeşine kafayı takan adam olmalıydı.