Kağan, sabah erkenden kalkıp yola çıktı. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyordu.
Arkadaşı için en küçük bir kurtulma umudu varsa bunu değerlendirecekti.
Her kimi bulması gerekiyorsa bulacaktı.
Yusuf'un söylediği gibi kasabanın dört beş kilometre uzağındaki bahçe içinde bir ev vardı. Kağan, dakilar içinde eve gelmişti.
Arabasını bahçe kapısının önüne park edip hemen indi. Etrafa şöyle bir göz gezdirdi. Ortalıkta görünen kimse yoktu. Kağan hiç beklemeden bahçe kapısını açıp içeri girdi.
Kapıdan girmesiyle ayağının dibinden kurşunun sekmesi bir oldu.
Evin kapısına baktığında yaşlı bir kadının elinde silahla kapıda beklediğini gördü.
"Len sen kimsin de benim bahçeme destursuz giriyorsun" dedi kadın.
Kağan, olduğu yerde kaldı. Kadına derdini anlatmak için konuşmaya başladı."Emine teyze sizmisiniz?
Sizinle konuşmak istiyorum.
Lütfen izin verin geleyim""Ben seni tanımıyorum uşak.
Benim le ne konuşacaksın?
Hemen git buradan yoksa önce bacağına sonra da beynine sıkarım kurşunu""Lütfen bakın ben Doğan, hakkında konuşmak istiyorum.
Ben onu İstanbul'dan arkadaşıyım.""Nerden bileyim senin o haytanın arkadaşı olduğunu?
Hem ben onunla küsüm. Aylardır arayıp sormuyor beni."Bakın size Doğan'la birlikte çekilmiş fotoğraflarımızı gösterebilirim.
Ben onun yanına ziyarete gelmiştim.
Ama evinde yok. Siz bir şey biliyor musunuz?""Ben hiç bir şey bilmiyorum. Şimdi git burdan. Yoksa beynini dağıtacağım çocuk. Hoş o kafanın içinde beyin olduğunu da zannetmiyorum ya neyse."
"Kağan yaşlı kadının tavrına çok şaşırmıştı açıkcası.
Silahı iyi kullandığı belliydi ama neden silah çekmişti Kağan'a
Neden Doğan'ın arkadaşıyım dediğinde bir tepki vermemişti.
Evinde yok dediğinde bile kadın şaşırmamıştı.
"Demek ki bir şeyler biliyor "dedi içinden." Daha bekleyecek misin bahçemde? Çık git çabuk yoksa kötü olacak."
Kağan,"Tamam tamam sakin olun.
Hemen gidiyorum"diyerek girdiği bahçe kapısından tekrar çıkarak arabasına doğru yürüdü.
Kadının hala onu izlediğini hissediyordu. Arabasının yanına gelerek hemen bindi ve oradan uzaklaştı. Evden görülmeyecek bir mesafeye gelince arabasını durdurup yoldan uzak bir yere park etti.
Arabadan inip ağaçların arasından görünmeden eve yaklaştı.
Emine Teyze, hiç bir yerde görünmüyordu.
Kağan, kadının nerede olduğunu düşünürken Emine Teyze, elindeki tüfeğiyle kapıdan çıktı.
Etrafı inceleyerek bahçenin içine doğru ilerleyip gözden kayboldu.
Kağan, iyice emin olmuştu, bu kadın bir şeyler biliyordu.
Ya da bir şeyler gizliyordu.
Kağan, kadının ne gizlediğini bulmak zorundaydı. Belki Doğan, ona bunu anlatmak istemişti.
Emine Teyze nın bir şeyler bildiğini söylemek istemişti.
Emine Teyzesi nin, şüpheli davranışları vardı. Bir şeyden ve ya birinden korkuyordu.
Yoksa neden sürekli eli silahlı gezsin kendi evinde.
Gizlediği her neyse, bu evin içindeydi.
Bu her neyse kimse bilsin istemiyordu.
Kadının güvenini kazanmalıydı Kağan ama nasıl?
Bu yaşlı kadını nasıl ikna edecekti?
Kağan bir süre daha izlemeye devam etti. Yarım saat sonra kadın elinde bir sepetle eve girdi.
Kağan, öğle saatlerine kadar bekledi orada ama kadın bir daha dışarı çıkmadı. Saat biri geçmişti ve Kağan geri dönmeye karar verdi.
Buraya gece gelecek ve evi göz altında tutacaktı.
Bu kadın da bir şeyler vardı.
Doğan'ı bulmanın yolu bu kadından öğreneceği bilgiler olabilirdi.
Kağan, hiç zaman kaybetmeden herşeyi öğrenmesi gerekiyordu.
Arkadaşının son hali geldi gözünün önüne. Üç gün öncesine kadar Doğan yaşıyordu.
Hala yaşıyor olabilirdi büyük ihtimal.
Kağan'ın onu bir an önce bulması gerekiyordu.
Geçmişteki günleri geldi aklına. Doğan ve Kağan, ekibin en iyileriydi. Bir çok operasyona beraber katılmışlardı.
Birbirlerinin hayatını defalarca kurtarmışlardı.
Bir defasında Kağan, hastanede ölüm kalım mücadelesi verirken Doğan, doktorların itirazlarına aldırmadan iki defa kan vermişti Kağan'a.
Sonrasında da bayılmıştı.
İkiside kendine geldiğinde hem kan hem de can kardeşi olmuşlardı.
Ailesini kaybettiği yıl arkadaşıda gitmişti. Kağan, acısından arayamamıştı arkadaşını.
Doğan, bir defa ziyarete gelmiş aynı gün geri gitmişti.
Sonra da bir kaç defa telefonla konuşmuşlardı. Neredeyse dokuz aydır hiç bir konuşma geçmemişti aralarında.
Kağan, pansiyona gelince odasına çıkıp hemen duşunu aldı.
Üzerini değiştirip yemek için aşağıya indi. Bugün yemeği burada yiyecekti.
Masada oturup yemeğinin gelmesini beklemeye başladı.
Siparişleri geldiğinde ise hiç beklemeden yemeye başladı. Kağan, yemeğini yerken etrafta şüpheli adamların dolaştığını gördü.
Adamlar sanki birini arıyorlardı.
Müracattaki adama bir şeyler soruyorlardı. Kağan, olup biteni dikkatle izliyordu. Bir süre müracattaki adamlar... Adamın verdiği cevaptan sonra dışarı çıkıp gittiler.
O sırada yemeğini bitiren Kağan, hemen kalkıp dışarı çıktı.
Etrafı dikkatlice izledikten sonra arabasına binip Emine Teyze nin evine doğru yola çıktı.
Arabayı yine gözden uzak bir yere park etti. Sonra da uzaktan evi gözetlemeye başladı. Kadın bahçede sandalyesinde oturuyordu. Yanında yine tüfeği vardı tabi.
Kağan'ın aklında bu kadın neden sürekli tüfek taşıyor sorusu vardı hala. Evi kasabanın dışında olduğundan kendini korumak için olabilir diye düşündü bir süre.
Yada bir şeyden korktuğı için.
Polis olduğu için her şeyden şüpheleniyor...
Bir sonuç çıkarmaya çalışıyordu.
Kağan, izlemeye devam ederken
bahçe kapısını önünde iki tane siyah araba durdu. İçinden inen adamlar hemen evin etrafını sardı.
Kağan, ne olduğunu anlamaya çalışarak dikkat kesilmişti.
Emine Teyze, daha silahını çekemeden adamlardan biri koşup almıştı silahı. Emine,sinirle adamlara bağırmaya başladı.
"Yine mi siz, ne istiyorsunuz benden?
Evime ne hakla böyle girersiniz?"
"Kudret Abi gönderdi bizi, evi tekrar aramak için" "O kudret, köpeğine söyle burada kimse yok. Kaç defa aradınız bulabildiniz mi bir şey?""Biz denileni yaparız teyze uslu dur canın yanmasın.
Sana bir zarar vermek istemiyorum şimdilik"
"Allah belanızı versin sizin. Sizinde sahibinizinde allah belesını versin.
Evimde bile hızur vermediniz"
Adam hemen yanındaki adamlara işaret verdi. Adamlar her bir yere dağılıp hemen evi aramaya başladılar.
Dakikalar içinde evin altını üstüne getirdiler. Bahçeninde her köşesine baktılar. Yarım saat kadar süren aramanın ardından kimseyi bulamadılar. Sonra hepsi tekrar bir araya toplandı. Başlarında ki adama hiç bir şey bulamadıklarını söylediler.
Adamın işaretiyle de kadının tüfeğini geri verip,
"Tekrar geleceğiz akıllı ol yaşlı cadı" diyerek hızla oradan ayrıldılar.
Kağan, bu duruma hiç şaşırmadı nedense. Demek Doğan'ın konuşması onlarında dikkatinden kaçmamıştı.
Doğan da bu durumu tahmin etmişti her halde.. Adamların bir şey bulamayacağını da biliyordu tabi.
Emine Teyze ye bu kadar güveniyordu demek ki.
Kağan'ın beyni durmuştu. Arkadaşı o adamların elindeydi ve Kağan, arkadaşını o adamların elinden kurtarmak için ne yapması gerekirse yapacaktı. Doğan, o adamların elindeydi bu kesindi ama nerede saklıyorlardı. Bu kadının evini boşuna mı bekliyordu acaba.
Kafasının içinde bin tane soru vardı Kağan'ın.
Kadın o adamlar gittikten sonra bir süre etrafı kolaçan etti.
Sonra da bahçenin içinde yine kayboldu. On dakika kadar sonra geldiğinde elinde sabah gördüğü sepet vardı. Sepetle beraber evinden içeri girdi. Kağan, evi tam karşıdan görüyordu. Büyük ve gür bir ağacın üzerindeydi. Kadının içerden çıkmasını beklerken gözleri kapandı.Yine aynı ses ondan yardım istiyordu.
O kadar yumuşak ve melankolik bir sesdi ki. Kağan duyduğu sesin içini titrettiğini hissetti .
Emine Teyze nin bahçesiydi burası. Ses o bahçenin içinden geliyordu.
Bahçe bomboştu ama o sesti işte. Bahçedeki kuşlar bile susmuş sanki .
Kağan'ın bulup onu kurtarmasını bekliyorlardı.
Kağan, bahçede yürüyor ama ona engel olacak kimse yoktu.
Emine Teyze, ortalıkta görünmüyordu. Kağan, etrafa bakarak yürümeye devam etti.
İşte yine aynı kuyu ve Kağan, kuyunun başındaydı.
Aynı yerde Kağan'ın onu almasını bekleyen ip. Kağan, yine aynı şeyi yaptı. İpi alıp kuyuya attı.
"Tutun!! diye bağırdı sesin sahibine.
Ses tamam dedikten sonra çekmeye başladı.Önce kızın açık kumral saçları göründü.
Biraz daha çekti adam. Sonra da yeşil gözleri. Kağan, o an donup kalmıştı.
Böyle bir güzel bu dünyaya ait olamaz diye düşündü. Hayatında sadece bir kez yaşadığı duygular tekrar sarmıştı kalbini.
" Sen sen kimsin, kuyuda ne işin var?" diyordu kıza.
O sırada kulağına gelen bir çığlıkla uykusundan uyandı.
Bir kere de şu rüyanın sonunu getirse dişini kuracaktı.
Ağacın tepesinde uyumuştu anlaşılan.
Kağan, düşmediğine şükrederek yerinden doğruldu.
Kalbi hala o güzel gözlerin etkisiyle deli gibi çarpıyordu.
"Sen bir yıldır kendine bir sevgili yapmazsan rüyanda gördüğün kızla bile heyecanlanırsın aptal."dedi kendi kendine.
Bir süre sonra ağaçtan indi.
Bir çığlık duyduğuna emindi genç adam. "Acaba Emine Teyze ye bir şeymi oldu" dedi kendi kendine.
Eve iyice yaklaştı. Sonra da bahçeden içeri girdi.
Tam o sırada kapı açıldı. Emine Teyze evden çıktı ve etrafa göz gezdirdi.
Sonra da bahçenin içinde kayboldu.
Kağan, ise gizlendiği köşede olanları izlemeye devam etti.
Kadın kapıyı açık bırakıp gitmişti. Kağan, saklandığı yerden çıkıp hemen evin içine girdi.
Kadını orada bekleyecekti ve ne olursa olsun onunla bu sefer konuşacaktı.
Bir süre sonra beklediği gibi kadın geri döndü.
İçeri girer girmez gördüğü Kağan'la bağırarak tüfeğini aramaya başladı.
Kağan, kadına tüfeği gösterince çaresiz kalan kadın."Senin burada ne işin var, kimsin sen?" diyerek Kağan'a bağırmaya başladı.
Kağan, hiç ses çıkarmadan kadının öfkesinin geçmesini bekledi.
Bir süre daha bağıran kadın Kağan'dan bir tepki gelmemesi üzerine susup koltuğuna oturdu.
Kağan'da karşısındaki koltuğa oturdu.
"Evet Emine Teyze, biraz daha sakinleştiğine göre konuşabiliriz."
"Ne konuşacağız seninle?
Seni tanımam bilmem" dedi kadın.
"Bende seni tanımıyorum Emine Teyze. Ben sadece arkadaşımı bulmak için uğraşıyorum.
Sabah da söyledim. O benim hem meslektaşım, hem kan kardeşim.
Buraya onu ziyarete geldim ama o ortalıklarda yok. Kimse nerde olduğunu bilmiyor.
Günlerdir araştırma yapıyorum onu bulmak için.
Hala bir şey bulamadım.
Siz onu tanıyorsunuz sakın inkar etmeyin. Ben onu ve kardeşini bulmak istiyorum. "
"Sana neden inanayım? " dedi kadın.
"Beraber çekilmiş fotoğraflarımız var Doğan'la.
Onu gösterebilirim isterseniz."
"Bana bak yaşlı olabilirim ama aptal değilim. Fotoğraflara her türlü montajmıdır nedir yapılıyor olabilir.
Beni bunlarla kandıramazsın.
Sende o Kudret, pisliğini adamı olabilirsin. Zor yoldan bir şey elde edemeyince beni kandırmak için seni gönderdi değil mi?Teşekkürler...
Sıradışı...♡Diğer hikayelerime de bakarsanız sevinirim ❤️