Ceylan, bir kaç gündür Kağan'dan haber alamıyordu.
Nedenini bilmediği için onu çok merak ediyordu.
Acaba ne olmuştu? En kısa zamanda uğrayacağım demişti ama neredeyse bir haftadır gelmemişti.
Ceylan, her gün gözü kapıda Kağan'ın gelmesini bekliyordu.
Tahmin ediyordu aslında Kağan'ın neden gelmediğini. O aşalık adamın yüzünden gelmiyordu.
Ceylan'ı bulmasını istemediği için gelmiyordu.
Ceylan'da korkuyordu aslında. Kudret'in Kağan'a zarar vereceğinden gerçekten çok korkuyordu.
Abisine yaptıklarını Kağan'a da yapmasından çok korkuyordu.
Abisi ne haldeydi? Ondan da haber alamamıştı.
Bu adam hayatlarına girdi gireli bir türlü huzur bulamamışlardı.
Yıllarca kabusu olmuştu Ceylan'ın.
Onun elinden kurtulmak için yıllarca çok uğraşmıştı.
O kuyunun içinden günlerce hiç çıkmadan yaşamıştı.
Abisi canı en kıymetlisi o adam yüzünden hem işinden olmuştu hemde hayatı tehlikeye girmişti.
Bu adama daha ne kadar bedel ödeyeceklerdi?
Daha ne kadar acı çekeceklerdi?
Onun yüzünden Kağan'a bir şey olursa yaşayamazdı Ceylan.
Bunca yıldan sonra ona olan aşkına karşılık bulmuşken onu kaybetmeye dayanamazdı.
Dün kreşteki öğretmen işine döndüğü için bugün kreşe gitmemişti.
Kendini pekte iyi hissetmiyordu zaten.
Boğazları hafiften ağrımaya başlamıştı.
Yine ateşinin çıkmasından çok korkuyordu. Eva'nın gelmesine daha çok vardı.
Eğer ateşi çıkarsa çok kötü olurdu.Eva, bütün gün kreşin evrak işleriyle uğraşmıştı.
Kreşi kontrol etmeye gelen görevliler bütün gün onu meşgul etmişti.
Bu yüzden işten biraz geç çıkmıştı.
Hiç zaman kaybetmeden arabasına atlayıp evinin yolunu tutmuştu.
Eve geldiğinde sadece Ceylan'ın kaldığı odanın ışığının yandığını gördü.
Hemen arabasından inip kapıya gitti.
Kapıyı bir kaç defa çaldı ama Ceylan, kapıyı açmadı.
Eva, kızın uyuduğunu düşünerek anahtarını çıkarıp kapıyı açtı.
Önce salona gelip salonun ışığını yaktı.
Sonra odasına gidip üzerini değiştirdi.
Bu sırada Ceylan'dan hala ses seda yoktu.
Eva, tekrar salona gelip koltuğa oturdu.
Bir süre oturduktan sonra içi rahat etmedi.
Hemen kalkıp Ceylan'a bakmaya karar verdi.
Kapıya gelerek Ceylan'a seslendi.
Ses gelmemesi üzerine kapıyı açıp içeri girdi.
Eva, Ceylan'ın yatağında uyuduğunu görünce derin bir nefes aldı.
Ceylan'ın uyuduğuna ve iyi olduğuna emin olduktan sonra tekrar salona dönmek için kapıya yürüdü.
Tam çıkmak üzereyken duyduğu iniltiyle tekrar Ceylan'a baktı.
Kızın inlemeye devam etmesi üzerine hemen yatağa yaklaştı.Kızın yüzüne baktığında olduğundan daha çok kızarmış olduğunu gördü.
Alnında ter damlacıkları vardı.
Eva, hemen elini uzatıp Ceylan'ın alnına koydu.
Elini koymasıyla da çekmesi bir oldu
Ceylan, ateşler içinde yanıyordu.
Nasıl bu hale gelmişti bu kız?
Eva, telaştan ne yapacağını bilemedi.
Önce kızın üzerinden yorganı aldı.
Sonra hızla mutfağa giderek su ve bez getirdi.
Kızın alnına bileklerine soğuk su uygulamaya başladı.
Yarım saatten fazla aynı işleme devam etmesine rağmen bir türlü Ceylan'ın ateşi düşmedi.
Eva, bu duruma daha fazla dayanamadı.
Hemen ambulansa haber verip Ceylan'ı hastaneye götürmeye karar verdi.
Önce Kağan'a mesaj attı. Sonra da ambulansı aradı.
Bu arada da Ceylan'a rahat bir şeyler giydirip hazırladı.
Ceylan'ın ateşi çok yüksek olmasına rağmen ara ara gözlerini açarak Eva'ya yardım etmeye çalışıyordu.
Eva, onu hastane ye götüreceğini söylediğinde itiraz etmeye çalıştı ama ona bile gücü yetmedi.
Bu sırada ambulansın sireni duyulmaya başlamıştı.
Eva, ambulansın sesini duyar duymaz hemen kapıyı açtı.
Sağlık görevlileri hemen içeriye girip yarı baygın olan kızı sedyeye koyarak hemen hastaneye götürdüler.
Eva' da kendi arabasıyla ambulansı takip etti.
Kısa süre sonra geldikleri hastanede hemen Ceylan'a müdahale edildi.
O sırada Eva'nın telefonu durmadan çalıyordu.
Eva, telefonu açarak nefes nefese kalmış bir halde konuşmaya çalışan Kağan'a hangi hastanede olduklarını söyledi.