Kağan, kızların evde olmamalarına çok sinirlenmişti. Ceylan'ın başına gelebilecek herşey Kağan'ı çok korkuluyordu. Bu kız başına buyruk olmayı ne zaman bırakacaktı. Kağan, tam Eva'nın evinden gitmeye karar vermişti ki, gelen araba olduğu yerde durmasına neden oldu.
Kağan, olduğu yerde hareketsiz beklerken arabadan önce Eva, indi.
Eva'nın ardından Ceylan, inip hemen arabanın kapısını kapattı.
Sonra da hiç beklemeden Eva'dan evin anahtarını istedi.
Eva, çantasından çıkardığı anahtarı Ceylan'a verdi.
Ceylan, anahtarı aldıktan sonra hızla eve doğru yürümeye başladı .
Kağan'ın yüzüne bir kere bile bakmadan evin kapısını açtı.
Sonra da içeri girdi. Giriş kapısını açık bırakıp kendi odasına yöneldi.
Kağan, yüzüne bile bakmadan geçen kızın yüz ifadesinden anlamıştı ne kadar kırgın olduğunu.
Olduğu yerden kıpırdamadan bakmıştı Ceylan'ın ardından.
Kağan, hareketsiz beklerken Eva geldi yanına.
"Burada beklemek için gelmedin herhalde.
İçeri geçelim Kağan komiser.
Haline bakılırsa sende pek iyi sayılmazsın. Çok yorgun ve uykusuz görünüyorsun."
Kağan, hiç bir söylemeden Eva'nın ardından eve yürüdü.
Eva, doğruca salona gidip kendini koltuğa attı. Kağan'da gelip Eva'nın karşısındaki koltuğa oturdu.
Ceylan'ın salonda olmaması Kağan'ın canını sıkmıştı.
Kızdan bu kadar büyük bir tepki beklemiyordu.
Yine de her şeyi bu halde bırakmaya niyeti yoktu.
Kağan, eğer isterse hiç bir zorluktan korkmazdı aslında
Ama, Ceylan, onu korkutuyor du.
Dedense Ceylan'a karşı zayıftı Kağan.
Onun adını duymak bile kalp ritmini değiştiriyodu.
Kağan, düşüncelerinden sıyrılarak
koltuğa sırtını yasladı.
Bakışlarını karşısında oturan Eva'ya çevirdi. Sonra da sakin kalmaya çalışarak konuşmaya başladı.
"Ben onu kırmak istememiştim.
Ona bir şey olacak diye çok korktum Eva. Ben ben"
"Bütün bunları bana söyleme Kağan.
Bunları gidip Ceylan'a söyle.
Ona bir zarar gelmesini bende istemem. Ceylan, bana senin emanetin. Hem kurtarıcım hem en iyi arkadaşım olan senin.
Ondan daha önemlisi de Ceylan, bundan sonra benimde arkadaşım.
Ölümüme sebep olsa bile bende onu korumaya çalışırım.
Bizi aradığında konuşmamıza bile izin vermedin.
Sadece bağırıp kızı çok üzdün.
Ceylan, sana çok kırıldı Kağan.
O halde bile seni haklı gördü.
Söylediklerinin tamamen doğru olduğunu söyledi."
"Hayır Eva. Söylediklerimin hiç biri doğru değil.
Ben bunları inanarak söylemedim ki.
Nasıl çıktı ağzımdan? Öfkeme nasıl yenildim bilmiyorum?"
"Dediğim gibi Kağan komiser.
Bunları bana değil Ceylan'a söyle.
İnsanları kalbini kırmak çok kolaydır.
Kırılan kalbi tamir etmek se çok zor.
Her kırıkta mutlaka bir iz kalır.
Ceylan'a gerçekten değer veriyorsan bunu unutma.
Ayrıca Kağan komiser.
Kalp en çok da sevdiğine kırılır."
"Ne demek istiyorsun anlamadım Eva? Ne demek kalp en çok sevdiğine kırılır. Caylan, beni sevmiyor ki.
O söylediğim sözlerden sonra belki de nefret ediyor."
"Sen onun sevgisini sorgulama Kağan.
Sen önce kalbindeki ona olan duygularını sorgula.
Sen ona karşı gerçekten ne hissediyorsun?
Onun la ne tür bir ilişki istiyorsun?
Ceylan, sadece arkadaşının kız kardeşi. Sadece onun emeneti mi?
Yada ona karşı farklı duygular varmı içinde?
Sen önce kendi kalbinin sesini dinle Kağan. Ondan sonra yapacakların çorap söküğü gibi gelecek zaten."
"Haklısın Eva. Ben ona olan duygularımı ve ona karşı ne hissettiğimi daha yeni anladım.
Bu beni çok korkutsa da onada söylememin zamanı geldi artık.
Ben ona olan duygularımdan eminim Eva. Ama onun bana olan duyguları ne yönde bilemiyorum"
"Dediğim gibi Kağan.
Herkes kendi duygularının sorumluluğunu taşıdığı müddetce işler yoluna girer"
Kağan, kendisine cesaret veden Eva'ya teşekkür ederek ayağa kalktı.
Az zamanı vardı ve hemen Ceylan'ı görmeliydi
Ceylan, neredeyse on on beş dakikadır odasından çıkmamıştı.
Kağan, küçük cadının kafasından neler geçtiğini öğrenecekti.
Ceylan'ın duygularının şekline göre ne yapacağına karar verecekti.
Eğer Ceylan'ın Kağan'a karşı duyguları yoksa da peşini bırakacak değildi tabi. Yıllar önce kalbini çarptıran kızın her zaman peşinde olacaktı. Ceylan'ın kapısına gelip bir süre bekledi.
Sonra da kapıyı tıklattı.
Bir kaç saniye beklediği halde kapı açılmadı.
Kağan, vaz geçmeyi düşünmüyordu.
Ne olursa olsun Ceylan'dan bir şekilde özür dileyecekti.
Kızın gönlünü almadan buradan gitmeyecekti.
Ceylan'ın kapısına iyice yaklaşıp konuşmaya başladı.
"İçerde olduğunu biliyorum Ceylan.
Burada kapıyı açmanı bekliyorum.
İnan bana seninle konuşmadan buradan gitmeyeceğim."
Kağan, ne söylediyse Ceylan'a kapıyı açtırmamıştı.
Yine de pes etmeye niyeti yoktu.
Kapının tam kenarına oturup sırtını duvara yasladı.
Sonra da Ceylan'a tekrar seslendi.
"Bak Ceylan, gideceğimi falan zannetme.
Buraya oturdum ve seni bekliyorum.
İlla ki çıkacaksın.
Çıkmasan bile burada sabahlarım ona göre."
Kağan, telefonunu çıkarıp Polat'a mesaj attı.
Yarın işe gelemeyeceğini onu idare etmesini yazarak gönderdi sonra da telefonu kapattı.
Eğer şanslıysa Kudret'in adamları Kağan'ın emniyette sabahladığını düşünebilirlerdi.