BÖLÜM 34

1.1K 97 5
                                    

Yaşadıkları kötü günler en sonunda bitmişti.
Kağan, İstanbul'a dönmüş görevinin başına geçmişti.
İşleri çok yoğun olduğu için kızın yanında daha fazla kalamamıştı.
Ceylan, ise  kasabada ki kreşte bir süre daha çalışmaya devam edecekti.
Kreşe gelecek öğretmenin gelmesi bir kaç hafta süreceği için kreşin sahibi Ceylan'dan bu süre içinde kreşte çalışmasını rica etmişti.
Kreşteki ailelerin zor durumda kalmasını istemeyen Ceylan, adamın teklifini kabul etmişti.
Haftalar sonra Ceylan'ın yüzündeki morluklar tamamen geçmişti.
Artık kıza Kudret'i hatırlatacak hiç bir şey kalmamıştı.
Ceylan ve Kağan'ın yüreğinde yalnızca kaybettikleri canların acısı kalmıştı.
Bu acı bir ömür geçmeyecekti.
Yaşadıkları sürece kalplerinin bir köşesinde kanayan bir yara olacaktı.

Kağan, İstanbul'a döndükten sonra kaldığı otelden ayrılıp kendine güzel bir ev kiraladı.
Şimdilik sadece kendine yetecek kadar eşya aldı.
Bir süre böyle idare edecekti.
Ceylan'ın bu eve geleceği zaman... Kağan'ın hep yanında ve tamamen ona ait olacağı zaman...
İkisi beraber yeniden kuracaklardı evlerini.
Kağan, bundan sonra kalan ömrünü hayatını artık Ceylan'la yaşayacaktı.
Bir ömür baş başa kalp kalbe olacaklardı.
Kağan, ayrıca İstanbul'da özel bir rehabilitasyon merkezinde Ceylan, için öğretmenlik başvurusu da yapmıştı.
Tabi bütün bunlardan önce yapması gereken şeyler vardı.
Ceylan'ın kasabasına giderek kızı Allahın emriyle Emine Teyze den isteyecekti.
Kağan'ın kızı isteyecek ne annesi nede bir yakını vardı. Bu yüzden herşeyi tek arkadaşı olan Polat la beraber yapacaklardı.
Polat'a Ceylan'ı beraber istemeye gideceklerini söylediğinde Polat, çok duygulanmış ayrıca çok mutlu olmuştu.
Kağan, İstanbul'da göreve başladıktan sonra Polat, ona hep yakın olmaya çalışmıştı.
Onun mertliği dürüstlüğü ve Doğan'la olan dostluğu onu çok etkilemişti.
Bu dünyada böyle insanlar çok azalmıştı artık.
Çıkarsız arkadaşlık, dostluk yoktu.
Şimdi insanlar birbirlerinden çıkar sağladıkları sürece arkadaş kalabiliyorlardı.
Çıkarlar bittiği anda ne dostluk kalıyordu nede arkadaşlık.
Polat, Kağan ve Doğan'ın çıkarsız dostluğuna hayrandı hep.
Bu yüzden bu iki adam onun idolüydü.
Doğan,  bu dünyadan kardeşi için göçmüştü.
Ceylan'ı Kudret Sarı, denilen pislikten yıllarca korumuş bu uğurda da ölmüştü.
Polat'a göre Ceylan ve Kağan, mutlu olmayı çoktan hak etmişlerdi.
Yalnız bu ayrı ayrı bir mutluluk değildi.
Onlar birlikte mutlu olmalı, bütün güzellikleri birlikte yaşamlıydı. Dünyanın zorluklarınını birlikte aşmalıydı.
Ceylan ve Kağan, iki güzel insan.
Çoğu insanın kolay kolay bulamadığı aşkı sevdayı birbirlerinde bulmuştu.
İkisinin de sınavı çok acı olmuştu ama yinede ayakta kalmayı başarmışlardı.

Kağan, kız isteme için alacağı takım elbisesini denerken Polat, derin düşünceler içindeydi.
Kağan'ı hiç olmayan abisi gibi görüyor onun sevincine ve mutluluğuna yürekten ortak oluyordu.
İki genç adam internetten araştırıp kız istemeyle ilgili gereken herşeyi hazır etmişlerdi.
Tek eksik bir kucak dolusu kırmızı güldü.
Onuda kasabaya gittiği zaman alacaktı.
Çünkü solmuş güllerle Ceylan'ın karşısına çıkmak istemiyordu.
Kağan, Ceylan'a onu istemek için geleceklerini söylememişti.
Sadece Emine Teyze ye  kısa süre sonra ziyarete geleceklerini söylemişti.
Emine Teyze, Ceylan'ın Kağan'ı ne kadar çok özlediğini hep onu düşündüğünü biliyordu.
Bu yüzden bir an önce ikisinin bir araya gelmesini çok istiyordu.
Artık hayatlarını bir yoluna koymalı ve beraber geçirecekleri güzel günlerin tadını çıkarmaya başlamalarını istiyordu.
Emine Teyze, hayatın ne kadar kısa ve boşa harcanılmayacak kadar değerli olduğunu biliyordu.
Sevgili eşi ve oğluyla yaşadığı güzel günler kadına bir ömür teselli olmuştu.
Evet onları erken kaybetmiş çok acılar yaşamıştı.
Yine de yaşadığı hayatından hiç pişmanlık duymamıştı.
Tek pişmanlığı çok sevdiği kocasını ve canından değerli oğlunu koruyamamaktı.
Onları kaybetmek kadını çok sarsmıştı.
Kadın yıllarca kendine gelememiş insanlardan kendini soyutlamıştı.
Bu yüzden kocasıyla beraber yaptıkları ve yalnızca ara sıra gelmeyi düşündükleri kasabadan uzaktaki bu evde sürekli yaşamaya başlamıştı.
Bu ev ona insanlardan uzakta bir sığınak bir mabet olmuştu.
Yıllar böylece geçmişti. Emine, çok acı çekmişti.
Çok kahrolmuştu. Yıllarca kocası ve oğlunun acısıyla yaşamıştı.
Emine, Ceylan ve Doğan, sayesinde hayata tutunmuştu.
Bu iki kardeş yıllardır acılarla yanmış  kadına can yoldaşı olmuştu.
Onları kendi evladı gibi sevmiş kol kanat germişti.
Şimdi ise daha oğlunun acısını unutamadan en az oğlu kadar sevdiği Doğan'ı da kaybetmişti. Onun ölümü kadının bir kez daha yıkılmasına sebep olmuştu.
Ölüm ocaklara ateş düşüren, sevenleri sevdiğinden ayıran... Kesin ve gerçek olan son veda.
Sonzuza kadar kaybediş. Sonsuza kadar acı çekmek.
Yaşasanda hep eksik olmaktı.
Yaşlı kadın yıllarca yaşamıştı kayıplarının acısını.
Bu yüzden yüreği hep yaralıydı.
Şimdi yalnızca Ceylan, kalmıştı yanında.
Tek istediği kızının mutlu olmasıydı.
Bir ailesi bir yuvası olmasıydı.
Kağan, Ceylan'a iyi bakacaktı.
Bunu biliyordu kadın. İkisi çok güzel bir çift, mutlu bir aile olacaktı.
Kağan, günler önce yaşlı kadını aramış, kısa süre sonra kasabaya geleceğini söylemişti.
Bu geliş öylesine bir geliş değildi.
Yaşlı kadın bunu az çok anlamıştı.
Kağan, bu defa Ceylan'ı nı almaya geliyordu.
Ceylan'ın hayallerini gerçek yapmaya geliyordu.

Kağan, saatler önce Polat la beraber Ceylan'ın kasabasına doğru yola çıkmışlardı.
Bütün hazırlıklar bittikten sonra daha fazla zaman kaybetmek istememişlerdi.
Kağan'ın heyecanı hat safadaydı.
Nihayet Ceylan'ı na kavuşacaktı.
Onunla mutlu ve huzurlu bir yuvası olacaktı.
Nihayet bütün acıların üstüne Ceylan'la beraber sünger çekebileceklerdi.
Bir kaç saat arabayla yol gittikten sonra arabayı Polat, almıştı.
Kağan'ın biraz olsun dinlenmesini isteyen Polat, bir süredir arabayı kendi kullanıyordu.
Kağan, heyecandan günlerdir doğru dürüst uyku uyuyamıyordu.
Ne kadar belli etmek istemesede Polat, onun yorgun göründüğünün farkındaydı.
Bu yüzden arkadaşına elinden geldiği kadar destek olmaya çalışıyordu.

Uzun süren yolculuktan sonra nihayet kasabaya ulaşmışlardı.
Kağan,yol boyunca uyuduğu için biraz dinlenmiş ve kendine gelmişti.
İlk iş olarak kasabada ki çiçekçiden bir kucak dolusu kırmızı gül sipariş etmişti.
Gülleri yarın gelip alacağını söyleyerek çiçekçiden çıkmışlardı.
Sonra da hiç zaman kaybetmeden Emine Teyze nin evine doğru yola çıkmışlardı.
Kısa süren yolculuktan sonra
Emine Teyze nin evine geldiler.
Arabayı bahçe kapısının önüne park ederek arabadan indiler.
Yolda Emine Teyze yi arayan Kağan, Ceylan'ın kreşte olduğunu öğrenmişti.
Ceylan'ın kreşte olması çok iyi olmuştu.
Kağan, kız eve gelmeden emine teyzeyle konuşma fırsatı bulabilecekti.
Kağan, ayrıca Eva'yı arayıp kasabaya gelmesini rica etmişti.
Eva'da Ceylan ve Kağan'ın ailesi gibi olmuştu. Onlara zor zamanlarında evini açmış Ceylan'a kol kanat germişti.
Kağan'ın kasabaya girmeden önce aradığında hala yolda olan Eva, bir saat sonra kasabada olacağını söylemişti.
Emine Teyze, araba sesini duyunca hemen dışarı çıktı.
Bahçe kapısını açıp elleri kolları dolu olan iki genç adamı içeri aldı.
Kağan ve polat, ellerindeki eşyaları Emine Teyze nin evine götürüp bıraktılar.
Emine Teyze, iki genç adama teker teker sarılıp "Hoşgeldiniz oğlum" dedi.
Sonra da üçü beraber oturup koyu bir sohbetin içine daldılar.

Teşekkürler ❤️

Diğer hikayelerime de bakarsanız sevinirim ❤️

GORMEDEN SEVDIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin