Selim önünde durduğu dükkana her seferinde girmek ile girmemek arasında kalıyordu. Etrafına bi göz gezdirdi, insanların çoğu aceleci bir şekilde bir yere yetişecekmiş gibi koşturuyordu. Arabalar yanından hızla geçiyordu, o ise kaldırımda öylesine dikiliyordu. Beren ona boyaları da kendisinin almasını istemişti, onu bazen öldürmek istiyordu. Arka cebinde titreşen telefonu sayesinde düşüncelerinden sıyrıldı. Telefonu eline aldığında ekranda gördüğü isimle beraber içini bir bıkmışlık hissi kapladı, arayan Taha 'ydı. Onu aldatmıştı ama o hala duyguları, gururu yokmuşçasına onu tekrar beraber olmak istediği için her gün aralıksız arıyordu.
Taha' yı gerçekten çok sevmişti, Beren' in de onu sevdiğini öğrendiğinde onu elde etmeyi daha çok istemişti. Bu yarışın sonunda Taha, Selim'i seçmişti. Beren ise Taha'nın onu gerçekten istemediğini anlayınca Taha'ya mutluluk dileyip aralarından çekilmişti. Selim, Taha ile ilk aylar gerçekten mutlu olmuştu ya da o öyle sanıyordu çünkü bir süre sonra bir şeyler eksik hissettirmeye başlamıştı. En sonunda bu işin sonunda ortada kalan Taha olmuştu, hak etmediği şeyler yaşamıştı.
Selim çalan telefonu kapatıp önünde durduğu dükkana hiç düşünmeden girdi çünkü tekrar düşünseydi dükkana girmek yerine arkasına bakmadan buradan ayrılacaktı. İçeri girdiğinde kapının üzerindeki zil çaldı ve oradaki görevlinin dikkatini çekmeyi başarmıştı.
" Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?"
Yüzünde sıcacık gülümsemesi olan; kısa boylu, tıpkı boyu gibi kısa olan siyah saçlı bir kız ona bakıyordu.
" Boya alacaktım ben."
Kız anlamış gibi kafasını aşağı yukarı salladı.
" Beni takip edin lütfen, size boyaların olduğu bölüme kadar eşlik edeceğim."
Kız yürümeye başladığında Selim de onun peşinden ağır adımlarla yürümeye başladı. Bir süre sonra onlarca boyanın olduğu bölüme geldiklerinde Selim boyalarla şaşkınca baktı, aynı boyanın neredeyse onlarca farklı tonu vardı.
" Aklınızda satın almak istediğiniz bir renk var mı?"
Selim gözlerini boyalardan çekip yanındaki kıza baktı.
" Turuncu."
Kız turuncu boyaların olduğu tarafa gitti.
" İstediğiniz bir ton var mı?"
Selim siyahın bile bu kadar çok tonu olduğunu yeni öğrenmişken nefret ettiği rengin ne kadar tonu olduğunu bilmiyordu.
" Fark etmez, turuncu olsun yeter."
Kız gözlerini Selim' den çekip tekrar boyalara dikti, parmağını birkaç boyanın üzerinde gezdirdi sonra bi boyayı seçip Selim'e 'bu olur mu' anlamında gösterdi. Selim yavaşça kafasını onaylar biçimde salladı, boyayı satın alıp dükkandan çıktı. Yoldan bir taksi durdurup ona okulun adresini verdi. Haftanın beş günü zaten okulda oluyordu bir de pazar günü okula gitmek onu sinir ediyordu.
Okula vardığında taksiciye parasını uzatıp taksiden indi. Okula aceleci bir şekilde girdi, işini çabucak bitirip buradan uzaklaşmak istiyordu. Beren 'i okulun kapısında dikilirken görünce adımları istemsizce durdu. Ondan nefret ediyordu evet ama neden onu gördüğünde yüzünde bir gülümseme oluşuyordu bilmiyordu. Dudaklarını hafifçe ısırdı ve derin bir nefes aldı. Adımlarını Beren' e doğru yönlendirip onun tam önünde durdu. Beren onun elindeki boyayı aldı ve inceledi.
" Alev turuncusu demek, en sevdiğim."
Beren alaylı çıkan sesiyle sinir bozucu bir şekilde Selim'e gözlerini dikti. Selim onun yapmaya çalıştığı şeyi görmezden gelmeyi seçti.
" Artık şu işi bitirelim de gidelim şuradan."
Selim'in bıkkınlıkla söylediği şeye Beren katılarak cebinden çıkardığı, hademeden çaldığı anahtarla kapıyı açtı. Selim onun anahtarı nereden aldığını sormayacaktı, o her şeyi yapabilecek kapasiteye sahip birisiydi. Okula girdiler ve sınıflarının olduğu son kata çıktılar, neredeyse seksene yakın dolap vardı. Selim bi dolaplara bir de Beren'in elindeki sinir bozucu renkte olan boyaya baktı. Beren ona nasıl işkence çektireceğini çok iyi biliyordu.
" Haydi başla sen, bende şurada senin işkence çekmeni keyifle izleyeceğim."
Selim, Beren'in kendi dolabından bir örtü ve yastık çıkarmasını şaşkınlıkla izledi. Beren onu her seferinde şaşırtıyordu, yastık ve örtü getirmek de neyin nesiydi? Beren her şey normalmiş gibi elindeki örtüyü yere serdi ve yastığı da örtünün üzerine koydu. Yastığın üzerine oturdu.
" Eee hani başlamayacak mısın?"
°°°°°°°°°°°°°°°°°
Selim bi hayli yorulmuş olan bedenini kirli olmasını umursamadan yere attı.
" Senin yüzünden her yeri siktiğimin rengi ile görmeye başladım, şerefsiz."
Beren, Selim 'in aksine gayet keyifli bir şekilde dolaplara baktı.
" İyi iş çıkardın, yarın müdire burayı gördüğünde yüz ifadesini şimdiden görmek için sabırsızlanıyorum."
Okulun müdiresi Beren' in annesiydi ve Beren 'in annesinin sinirlerini bozmak için kendisini kullanması bir anda Selim' i rahatsız etti. İçine derince bir nefes alıp yüzünü Beren 'e çevirdi, Beren' in onu izlediğini gördü.
" Bu sefer ne yaptı da sinirlendin?"
Beren 'in keyifli yüzü bi anda asıldı ve yumruklarını sıktı.
" Ne olacak, yeni erkek arkadaşı var. Bu kaçıncı ben bile sayamadım."
Selim onun niçin bazen üzülüyordu ama bu sefer ona üzülmedi, bunu bütün dolapları turuncuya boyattırmasına bağladı. Yattığı yerden kalkıp ellerinin boya olmasını umursamadan cebine soktu. Buradan çıkmak üzere merdivenlere yöneldi.
" Şimdiden gidiyor musun? E daha karpuz kesecektik."
Selim, Beren 'in söylediğine ona belli etmeden kısaca güldü ama yürümeye devam etti. Arkasını dönmeden kolunu kaldırdı ve orta parmağını çıkardı.
____________________________
Selam!
Nasılsınız?
Bu bölüm Selim' e odaklıydı, nasıl buldunuz?
Yorumlarınızı bekliyorum...
Appleandbananatime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate Can Be Love (BoyxBoy) Texting
Teen FictionKendi aralarında başlayan bu çocukça oyun birbirlerinden ölesiye nefret etmelerine sebep oldu, yoksa nefret ettiklerini sanmalarına mı demeliydim? ________________________________ Selim : Sana da selam Berencim. Selim: Neden sinirlisin ha? Beren: B...