" Selim, yemeğini yesene."
Beren'in seslenmesiyle irkildim, yine düşüncelere dalmıştım. Kafamı iki yana sallayıp düşündüğüm şeylerden sıyrıldım, karşımda oturan Beren'e baktım.
" Yine abini mi düşünüyorsun?"
Önümdeki yemekle oynamayı bırakıp bakışlarımı Beren'e çevirdim, beni bu kadar iyi tanıması haksızlıktı. Aslında düşüncelere dalmamalıydım ve mutlu olmalıydım ama yapamıyordum. Abimin durumu günden güne daha iyiye gidiyordu, insanlara olan korkusu geçti sayılırdı. Beren'in önerdiği bir psikolog sayesinde yıllardan beri başaramadığımız şeyi yapıp abimin korkusunu yenmiştik, bunun için sevinmeliydim ama yapamıyordum.
" Onun için mutlu olamıyorum."
Son zamanlarda yaptığım gibi yine Beren'e sızlanıyordum, o neden böyle olduğumu biliyordu. Küçüklüğümüzden beri hastalığı yüzünden bütün ilgiyi abim üzerine almıştı, ailedeki herkes onu memnun etmek için uğraşıyordu. Çok zeki olduğu için ailemiz için gelecek vadediyordu, beni de fark etsinler diye çok çalışmıştım. Notlarımı yüksek tutmuştum, ailemizi gururlandıracak şeyler yapmıştım ama yine de ailem tarafından kenara itilmiştim. Yıllarca çektiğim işkence şu sıralar ikiye katlanmıştı çünkü abim iyileşiyordu ve herkes yine onun etrafında dört dönüyordu.
" Tamam mutlu olma onun hakkında ama üzgün de olma, senin üzgün olmana dayanamıyorum."
Beren'in söylediği şeyle gözlerim hızla büyürken dudağımı ısırdım, Beren sevgisini belli etmekte zorlanan bir insandı ve bana böyle bir şey söylemesi heyecanlanmamı sağlamıştı.
" Tamam, artık üzgün olmayacağım. Onun yerine seni mutlu etmek için çabalayacağım, haydi yemeğini bitir daha üniversiteye uğrayacağız ikimizin de dersi var bugün."
Hafifçe gülümsediğini gördüğümde benim de yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu, geçen iki yılın ardından aynı üniversiteye başlamıştık bölümlerimizin arasında baya mesafe olmasına rağmen Beren istisnasız her gün benim bölümüne geliyordu ve bana söylediğine göre bunu beni sahipsiz sanmamaları için yapıyordu. Üniversiteye başlamadan önce de Beren bana taşınmıştı, iki yıldır beraber yaşıyorduk. Her gün onun yüzünü görerek uyanmak hayatımdaki en güzel şeydi.
" Selim ben bitirdim, çantamı tekrar bi kontrol edeceğim sende çabuk ol."
Kafamı onaylarcasına sallarken Beren'de mutfaktan çıkmıştı, birkaç şey daha yedikten sonra bende mutfaktan çıkıp salona geçtim. Beren'in köpeği Ateş anında koltuğa atlayıp başını kucağıma koyarak yatar konuma geldiğinde hafifçe gülümseyip başını okşamaya başladım. Beren ile yaşamaya karar vermek şüphesiz ki hayatımda yaptığım en iyi şeydi, onu gün geçtikçe daha çok seviyordum.
" Ben hazırım, haydi çıkalım."
Ateş'in kucağımdaki başını nazikçe kaldırıp koltuğa geri koydum ve Beren' e doğru ilerledim. Tam onun önünde durduğumda benden kısa olduğu için kafasını hafif yukarı kaldırdı, elimi saçına atıp yavaşça okşadım.
" Köpek mi seviyorsun sen? "
Dediği şeye hafifçe gülümsedim ve kollarımı omuzlarında birleştirip sıkıca sarıldım ona. O anında kaskatı kesilirken elimin birisini saçlarına koyup tekrar okşamaya başladım, onun kollarını da belimde hissedince gülüşüm daha da büyüdü.
" Sevgilimi seviyorum, itirazın mı var?"
Sarsılan omuzlarından güldüğünü anlamıştım; onu güldürmek çok hoşuma gidiyordu, onun gülüşünü görmek hoşuma gidiyordu. Ailemden görmediğim sevgiyi ve ilgiyi Beren bana fazlasıyla veriyordu belli edemese de beni çok sevdiğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate Can Be Love (BoyxBoy) Texting
Genç KurguKendi aralarında başlayan bu çocukça oyun birbirlerinden ölesiye nefret etmelerine sebep oldu, yoksa nefret ettiklerini sanmalarına mı demeliydim? ________________________________ Selim : Sana da selam Berencim. Selim: Neden sinirlisin ha? Beren: B...