24. Eve Dönme Vakti

7.7K 782 640
                                    

Özlediniz mi beni

Ben sizi çok özledim (şka değil)

(Bölümü yayınlarken birkaç aksaklık çıktı -aptal watty- sorun varsa söylersiniz)

İyi okumalar!!



Mühürlenmeyi, kendimi bildim bileli hep merak etmiştim.

Annemle babamı, iki alfayı bile birbirine bağlayabilecek, içlerinden birine doğurganlık yetisi verebilecek kadar güçlüydü mühür. Yoongi ile Jimin'i darmadağın edebilecek, Jin'in annelerinin hayatını cehenneme çevirebilecek kadar tehlikeliydi ve Taehyung'u, bir deltayı çökertebilecek kadar önemliydi. İki aşığı sonsuza dek, söz konusu kişiler ölüyle diri olsa bile, kusursuzca ve eşsizce birbirine bağlayabilecek kadar da güzeldi ayrıca.

Küçükken dahi, annemle babamın imrenilecek aşkını izler, birbirlerine karşı olan en ufak etkileşimlerinde bile parıl parıl parıldayan mühürlerine, hayranlıkla bakardım. Sonra oturur ve düşünür, bu konuda uzun uzun kafa yorardım. Sorardım kendime, acaba kiminle mühürleneceğim?

Cevaplarım çoktu ve basitti: Kiminle mühürlenebilirim ki? Taehyung? Hayır, ondan nefret ediyorum... Jin? Belki de Tae- hayır o değil. Jimin? Veya Tae- aptal, Taehyung olmaz. Hoseok? Ya da... Tae! Hayır, hayır... Namjoon mu acaba? Hayır... Tae? Yo yo, asla... Yoongi peki? Yok, o da değil. Şey nasıl? Tae?

Cidden de Taehyung'un dediği gibiydi. Çok önceden bile onu ve mührünü arzuluyordum. Fark etmem biraz fazla sürmüştü ama sonuç olarak şu an yalnızca santimetreler uzakta, yani yatağımın bir diğer ucunda; boynunda saatler önce ona bıraktığım parıl parıl parıldayan ve morun en güzel tonlarına sahip mühürle, çırılçıplak bir şekilde Taehyung yatıyordu. Mühür çevresi, yani boyunla göğüs tarafları; benim eserim olan dil, dudak, diş, ve tırnak izleri ile doluydu.

Ah, beyaz çarşaflar arasındaki esmer teni öylesine davetkar görünüyordu ki...

Mühürlenmiştim. Doğduğu andan beri tanıdığım, tüm ilklerine şahit olduğum, birlikte büyüdüğüm ve ölümüne nefret ettiğim adamla.

Bu hissi tarif etmek zordu. Her şey farklı gibiydi ama aynıydı da. Bağımız, sanki eskisinden bile daha güçlüydü. Bunu sevmiştim. Hem de çok fazla. Mührün bize kattıklarını keşfetmek için sabırsızlanıyordum...

Ama önceliklerim vardı. Onunla tekrar ve tekrar sevişmek gibi. Dört yılın hıncını çıkartmak için dört yıl lazımdı bize şahsi fikrimce, gece bunu başlatmıştık, şimdi sıra geri kalan üç yıl üç yüz altmış dört gündeydi. Önümüzdeki üç yıl üç yüz altmış dört gün boyunca onu salmayı planlamıyordum.

"Aynı fikirdeyim," dedi birden bire, başını onaylar gibi sallayarak. Ellerinden teki kafamda geziniyor, belli belirsiz saç tellerimi okşuyordu. "Önümüzdeki üç yıl üç yüz altmış dört gün için harika planlarım var."

Ona şaşkınca ve sorgularcasına baktığımı nihayet fark edebildiğinde dudakları keyifle kıvrılmış, kare gülümsemesini gözlerim önüne sermişti. "Sesli düşündün," dedi kıkırdayarak. "Bunu dalıp gittiğinde yapıyorsun çokça. Özellikle de 'Hep anı bunlar, anılar, böyle anıyı sikeyim' falan derken."

Rezilliğime karşı benim de suratımda ufak bir tebessüm belirmişti. Son derece yorgun hissediyordum, bu yüzden ifadelerim durgundu ister istemez. Yeni uyanmıştım üstelik.

HatedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin