26. Mal, Mülk, Miras Davaları

6.4K 685 778
                                    

Kabul edin bölüm başlıkları mükemmel

İyi okumalar!!



"Senden nefret ediyorum."

Tahriş olmuş boğazım yüzünden kısık ve çatlak çıkan sesimle zar zor söylediğim cümle onda geniş bir gülümseme oluştururken, ben yüzümü buruşturup tek elimi boynuma götürdüm. "Harika." Gözlerimi devirdim. "Artık konuşamayacağım."

"Aslında, şu anda konuşabiliyorsun," diyerek yan bir sırıtma ile söze dahil olduğunda başımı ona çevirip "Sus," dedim hızla. İşaret parmağımı tehdit edercesine üzerine doğrulttum. "Senin konuşma hakkın yok. Gözüme görünme bir süre. Mümkünse nefes de alma."

"Ama nefes almazsam..." Hırlayarak son kez ona baktığımda ağzını kapatmıştı. Kalçamdaki hafif sızı yüzünden zorlanarak, sinirli bir ifadeyle yan döndüm, onu arkama aldım. Böylece o görüş açımdan tamamen çıkmıştı, öfkem dinebilirdi. Ancak hareketim dolayısıyla varlığını tekrardan hissettiren sıcak meni, deliğimden çarşafa doğru aşağıya süzülerek, sinirimin katlanarak artmasına sebep olmuştu.

"Nefret ediyorum senden, nefret..." Olduğum yerde birkaç kez tepindim, amacım az da olsa hınç almaktı ama bu tekrardan canımın acımasına, dolayısıyla da ağlamak istememe sebep olmuştu. "O sırıtan ağzını sikeyim. Beni siken sikini de sikeyim. Lanet olası." Bacaklarımı karnıma doğru çekip küçüldüm, kollarımı kafamın altındaki yastığa doladım. Hızlı konuşmama tezat oldukça yorgun düşmüştüm.

"Neden?" diye sorarak sızlandım, o bir şey söylemeyince, ağlak bir tonda. "Neden sikiyorsun ki?"

Pekala. Bay Min'in bahsettiği 'özel' durumumun maksimum seviyesi denen zırvalık Taehyung'tan bir dakika bile ayrı kalamama sorunsalı falan değildi. Bunu gecenin sonlarına doğru uyanıp sabahın ilerleyen saatlerine kadar Taehyung ile seviştiğimde gayet net olarak anlamıştım.

"Gguk," diye mırıldandı güldüğünü göremesem de anlayabilmemi sağlayan bir tonda. Hemen ardından arkamdaki bedeninin hareketlendiğini, bana yaklaştığını hissettim. Kendini tamamen arkama yerleştirip kollarını belime doladı, dudaklarını enseme yasladı; iyice yapışmıştı şimdi. Tüm öfke ve kızgınlığıma rağmen anında sesimi kesip suskunlaşmış, titremeden edememiştim. "Ben mışıl mışıl uyuyup masum rüyalarda gezinirken beni feromonlarıyla uyandırıp sevişmek isteyen sendin."

"Tamam, olabilir," dedim öncekine kıyasla daha kısık ve uysal çıkan ancak huysuzluğundan asla kaybetmemiş sesimle. Haklı olduğunun gayet farkında olduğumdan ne bahane bulmam gerektiğini düşünerek birkaç saniye duraksadım. "Ama- ama sikmen gerekmiyordu tamam mı?"

"Ne yapsaydım?" Hayretle sorup tekrar güldü. Nefeslerini ve dudaklarını tenimde hissediyor olmak iyi değildi. "Mühürlü eşim bana, beni istediğini söylüyor. Puzzle mı çözseydim?"

"Tamam, belki burada da haklı olabilirsin..." Düşünceli bir nefes alıp verip, kafamı belli belirsiz aşağı yukarı salladım. Aklıma gelen bahanelerle ağzım arada sırada açılıp tekrar kapanıyordu. En sonunda düşündüğüm şey, bir bahaneden çok unuttuğum bir gerçek gibiydi. Anında kaşlarımı çatıp hızla arkama, ona döndüm, istemsizce yükselttiğim sesimle konuştum. "Ama sikme eylemini üç kez gerçekleştirmek zorunda değildin!"

Sözlerim onda şen bir kahkahaya sebep olurken, "Gguk, Gguk, Gguk," diye adımı üç kez mırıldanarak sarılışını sıkılaştırdı. Tekrar suskunlaştım. Yumuşak dudaklarını enseme sürtüp oraya hafif bir öpücük kondurduğunda tüylerim diken diken olmuştu. "Özür dilerim gecenin bir yarısı kendini ihtiyaçla bana yaslayıp adımı şehvetle sayıklayan 'eşim'le, seviştiğim için?"

HatedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin