17. Jungoo

8.4K 794 560
                                    

Bogum...

Tam karşımdaki koltukta, Taehyung'un yanına oturmuş, onunla gülerek sohbet eden bir adet Bogum... Liseden arkadaşımız... Kendisini o kadar çok severim ki, bunu kelimelerle anlatamam bile. Ona olan sevgim en az kötü kalpli cadının pamuk prensese olan sevgisi kadar büyük. Üvey annesinin külkedisine olan sevgisi kadar güzel hir sevgi besliyorum ona karşı. Masallara konuk olabilecek kadar çok seviyorum onu.

Ben Ironman, o Thanos. O kadar seviyoruz birbirimizi siz anlayın artık.

Beni görmemiş olmasından faydalanarak hızla yanına adımladım ve kolundan tutarak oturduğu yerden kaldırdım onu. Şok olmuş şekilde bana bakınırken kolumu omzuna attım ve onu boğmak istercesine sarıldım ona, ki boğmak istiyordum. Sırtına döver gibi -dövüyordum zaten- vuyorken "Bogum kanka n'aber!" dedim sahte bir neşeyle.

Durmadan öksürüyor, sıkı tutuşumdan kurtulmaya çalışıyordu. Bunu görmezden gelerek kafasına bir tane yumruk attım ve "Çok özledim seni," dedim çoşkulu çıkarmaya çalıştığım sesimle. "Amerika nasıldı, iyi eğlendin mi? Özlettin kendini kanka ya." Sonra yavaşça kulağına eğildim ve fısıldadım, "Sen niye geldin orospu çocuğu?"

O da gergin bir şekilde gülümsedi ve "Ah, Jeongguk, seni çok özlemişim," diye fısıldadı aynı şekilde. Ah, benim canım Bogum'um... Eşekler siksin seni.

Kollarımı ondan çekip iki metre ötede keyifli bir ifadeyle bizi izleyen Taehyung'a baktım, yüzünde kocaman bir sırıtış vardı. Bu beni daha da sinirlendirirken gülmeye çalıştım ve onu kolundan tuttuğum gibi peşimden sürüklemeye başladım. Bu onu daha da güldürürken arkada kalmış Bogum'a hafifçe el salladı ve "Selam," dedi. "Minik Jungoo Deltasını mı kıskanmış, hm? Agucuk bugucuk. Çok tatlısın ağlamak istiyorum."

"Geber," diye mırıldandıp hemen yan tarafta bulunan kendi daireme soktum onu. Bogum'dan uzak durması için içime bile sokardım, çok ciddiyim.

Kapıyı da ardımızdan sertçe kapattım ve "Neden döndü bu piç?" diye sordum sinirli bir sesle. "Geri dönmesin diye her gece dua ediyorum ben, nereye gidiyor onlar? Daha geçen yıl adak adadım bir daha dönmesin diye, lanet olsun. Yine gelmiş sülük. Biliyor musun, büyücü olduğunu iddia eden bir kadına tonlarca won verip Bogum'u lanetledim. Anlaşılan kazıklanmışım. Kahretsin ki dört yıl önce sırf ölsün diye uçağa atlayıp Hades tapınağına gittim ben. Hatta tapınaktaki o kaya parçalarından bir tanesini düşürüp kırdım yanlışlıkla, Hades beni lanetledi inanabiliyor musun? Ciddiyim, bir ay boyunca gittiğim her yerde ölü hayvanlar görüp durdum. Ah, korkutucu anılarım..."

Herbir saniye kahkahalarının desibeli yükseliyordu, artık o kadar artmıştı ki ses yüzünden yüzümü buruşturmuştum. Kahkaha atmaktan ölebilecek gibi görünmüştü o an gözüme. "Komik mi," diyerek omzuna vurdum. "Ben çok ciddiyim, rüyalarımda sürekli Asphodel Tarlalarını ve Tartarus'u gördüm. Çok korkunçtu!" 

Ona birkaç defa farklı noktalardan vurup kahkahasını durdurmayı başarabildim sonunda, yüzü gülmekten kıpkırmızı olmuştu, boğulacak gibiydi. Nefeslerini düzene sokabildiğinde "Kıskanç hallerine bayılıyorum," dedi. "Oyuncağını paylaşmak istemeyen küçük bir çocuk gibi oluyorsun."

"Kıskanmakla alakası yok tamam mı? Yalnızca Boyum'dan hiç mi hiç hoşlanmıyorum o kadar. O kadar bedduaya rağmen hala hayatta, inanabiliyor musun? Ben sana beddua etmedim bu kadar."

Kafasını geriye attı ve kocaman bir kahkaha daha attı, oldukça keyifliydi. Jimin'in evinin ardından ben psikiyatrist randevusuna, o da eve gitmişti. Birkaç saatin ardından eve geldiğimde sıkıldığım için Taehyung'un dairesine gitmeye karar verdim. Ve bum! Bogum Efendi Amerika'dan dönmüş! Neden döndüyse...

HatedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin