Uzun zamandan sonra dalmış olduğum uyku o kadar güzeldi ki sarsılan bedenimi bile algılamakta güçlük çekiyordum. Kulağıma sesler bulanık şekilde geliyordu, ne olduğunu çözemiyordum. Sıcak birinin sırtımı dürtüklediğini, patisiyle omzumu salladığını, uyanmam adına tepindiğini yeni fark etmiştim. Yine de bunu fazla takmayarak sızlandım ve esneyerek diğer tarafa döndüm. Rahatlatıcı bir uykuya günlerdir hasrettim, kolay kolay uyanmak gibi bir niyetim yoktu. Sonra aklıma uyumadan önceki konuşmalar doluştu, Delta, altı saatlik süre...
Panikle gözlerimi açıp yerimde doğrulurken yanımdaki kurda ufak bir bakış atıp rahatlayarak bir nefes alıp verdim. Anlaşılan altı saatlik süre henüz dolmamıştı. Tekrar esneyip uykudan iyice arınmak adına tekrar yatacaktım ki Delta'nın çırpınışlarını fark ettim. Bana bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi. "Ne demeye çalışıyorsun?" diye sordum. "Dönüşeceğim işte şimdi kurt formuna, azıcık süre ver bana, hala uykuluyum..."
Yine panikli bir ifadeyle kafasını iki yana salladı ve patisini komidinde duran telefonuma götürdü. Kaşlarım anında çatılırken komidinde duran telefonu içime düşen huzursuzlukla elime aldım ve parmak izini okutup sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştım. Arkadaşlarımdan ve ailemden gelen iki üç mesaj, oyun bildirimleri, otomatik güncelleme haberleri dışında pek bir şey yoktu. Soran bakışlarımı Delta'ya götürdüğümde sızlanır şekilde sesler çıkarıp inatla telefonu işaret etmeye devam etti. Ona uyarak ben de tekrar kontrol ettim gözden kaçırdığım bir şey var mı, diye. Sonra gözüm saate takıldı.
Taehyung dönüşeli on saat olmuştu.
Kocaman açılan gözlerim panikle Delta'ya kayarken irislerinin kahveden siyaha sürekli bir geçiş halinde olduğunu yeni fark etmiştim, muhtemelen dört saattir insan formuna girmemek için kendini sıkıyordu. Ben gerizekalıydım, başka açıklaması yoktu yaptığım bu hatanın.
Hızla ayağa kalkıp odanın diğer tarafına adımlamış, Delta'dan mümkün olduğunca uzaklaşmışken nasıl dönüşeceğimi düşünmüştüm. Saatler önce bunun provasını zihnimde defalarca kere tekrar etmiş, neler yapmam gerektiğini kararlaştırmıştım ancak şu an tüm o anlar uçup gitmişti sanki kafamdan. Hiçbir şey düşünemiyor, hiçbir şeye odaklanamıyordum.
Kendime ettiğim küfürler hayal gücünün çok ötesine geçmişken gözlerimi kapattım ve odaklanmaya çalıştım, derin bir nefes almayı da ihmal etmedim. Kurt formuna girdiğimi aklıma getirip dönüşmeyi denedim, içimden kurt formuna girmek istediğimi tekrar tekrar dile getiriyordum. Ellerimi alnıma götürüp sakinleşmeye çalışırken daha da panik olduğumu fark etmemiştim elbette, nefeslerim ben onları yavaşlatmak isterken daha da hızlanıyordu.
"Hadi aptal Jungkook..." diye mırıldanırken kaçamak bakışlarım kıvranıp duran kurttaydı. Normal şartlar altında Taehyung'un istediği kadar kurt formunda kalabilmesi gerekiyordu ancak bir Delta'yı kontrol etmek kolay değildi, dönüşümü çok fazla enerji harcayan cinstendi. Daha geçen ay altı saat dayanabilmek adına alıştırmalar yapan Taehyung'un sırf benim için on saat dayanmış olması takdire şayandı. Benim aptallığım olmasaydı çok güzel olurdu her şey, şu an tüm suçlu bendim. Kontrolü kaybedip beni mühürlese ve geberip gitsem şikayet etme lüksüm dahi olmazdı, çok büyük hata etmiştim. Kim bilir dört saat boyunca beni uyandırmak için neler neler yapmıştı ancak uyanmamıştım. Aptal ben, gerizekalı ben, salak ben.
O an dönüşmeye çalışırken her alanda doğuştan yetenekli olan ve her şeyi kolaylıkla yapabilen Jeongguk yok olmuş gibiydi. Kafamı toparlayamıyordum bile, fazla panik olmuştum, eğer daha erken uyanmış olsaydım paniğe gerek kalmaz, üstün becerilerimi konuşturarak hemen dönüşürdüm ancak şimdi olmuyordu. Kafam Delta'nın dönüşmesi düşüncesinden kurtulamıyordu, odaklanamıyordum. Düşünmemeye çalıştığım şey inadına beynimin duvarlarına sekerek beni rahatsız ediyor, varlığını belli etmekten çekinmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hated
Fanfiction"Bizim nefretimiz bir şaheser." Taehyung ve Jeongguk aralarında daima bir rekabet olan çocukluk arkadaşlarıdır. Paylaştıkları bu özel bağa 'nefret' adını veren ikilinin türlerinin açıklanması ise büyük bir çelişki oluşturur çünkü yüz yılda bir gelen...