Güzeldi.
Benim gibi biri için her şey güzeldi. Depresif dönemlerimde bile bolca gülümser, daha kötü olasılıkları aklıma getirerek bulunduğum duruma şükür etmeye çalışırdım. Aklımızın bile alamayacağı tonlarca daha kötü olasılığın bulunduğunu biliyordum, her ne durumda olursak olalım daima bir tık daha kötüsü bulunurdu çünkü.
Dürüst olmak gerekirse daha kötüsünü düşünüp şükretmek hiç bu kadar zor olmamıştı.
Kızgınlıkta iken daha rahat uyumak uğruna herkes gittikten sonra bile uyumamış, kızgınlık gelene kadar kendimi uykusuz bırakmak için tonlarca şey yapmıştım. Uyku getirici özelliği olan şeylerden yemiş, gözlerimi yoracak tonlarca şey izlemiştim. Hemen yatağımın dibindeki şarj cihazına bağlı olan telefonum hiçbir zaman susmuyor, sürekli arkadaşlarımdan bildirimler geliyordu. Biliyordum ki onlar da endişelilerdi ve uyku tutmamıştı hiçbirini. Yoongi, Jin ile Yugyeom (Şaşırtıcı bir şekilde grubu sessizden alıp sohbete katılmıştı) ortak olarak bulunduğumuz pasifline grubunda durmadan bana tavsiyeler vermişlerdi. Namjoon ve Jimin tonlarca kere aramış, kapıları kilitlediğimden emin olmamı istemişlerdi. Hoseok moralimi yükseltmek adına Geomın ile Gureum'un videolarını atıyor, bana selam söylediklerinden bahsediyordu.
Saat sabah beşe yaklaşır iken internetten sevimli köpekbalığı videoları izliyordum, ilk kızgınlık alarmları o sırada ötmeye başladı. Karnımda hafif bir ağrı baş göstermişti, terlemeye de başlamıştım. Üzülmemem gerektiğini düşünüyordum sürekli. Artık sürekli ilaç almak zorunda kalmayacaktım, Taehyung'dan ayrılmam gerekmeyecekti, Vita olduğum için tüm o orospu kaltaklara orta parmak çekecektim, tarihe 21. yüzyıl vitası olarak geçecektim vesaire... Pek çok güzel şey vardı falan filan ama ilk defa kızgınlığa girecek olmanın stresi üzerimdeyken pozitif düşünmek pek de kolay değildi. İlk olması yetmiyormuş gibi türüm dolayısıyla belirsiz ve bedenim yüzünden de sağlıksız bir kızgınlıktı bu. Hadi ama.. bu durumda da umutsuz olmayacaksam umutsuz olmam gereken zaman ne olacaktı?
Sakin ol Gguk.. hep anı bunlar...
Aklımın başımda olduğu son dakikalarda olduğumun bilincinde olduğumdan derin bir nefes alarak hafifçe yattığım yerden kalktım. Kesinlikle açtım. Mutfağa girdiğimde hızlı olmaya çalışarak yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım. Bir yandan da dirseğimle Jin'den gelen görüntülü aramayı açmaya çalışıyordum. Nihayet açabildiğimde yine dirseğimi kullanarak telefonu tezgah ile buzdolabının birleştiği köşeye yaslamıştım. "Nasılmış benim Delta Penisi Sevdalısı Orospu Çocuğu Bebeğim?"
"Bok gibi."
Bu dediğime kocaman gülmüş ve "Şakacı çocuk seni," demişti. "Nasılsın, ters giden bir şeyler yok değil mi? Normalde birkaç saat sonra geleceğiz, Bay Min feromonlarına direnç sağlamamız için birkaç şey üzerinde çalışıyor. Ama eğer olur da bir şeyler ters giderse uçarım yanına biliyorsun değil mi?"
Bakışlarımı uğraştığım sandiviçten çekip minnettar bir şekilde ona çevirdim, sunduğum minik ama samimi tebessüm yüzündeki gülümsemenin daha da büyümesine sebep olmuştu. "Biliyorum Jin... Yalnızca korkmadan edemiyorum, biliyorsun... Depresif dönem hiçbir zaman mükemmel olmadı, çabalıyorum, sürekli olumlu düşünmeye çalışıyorum ama kafamın içindeki sesler susmuyor." Derin bir iç çektim de dirseklerimi tezgaha yasladım. "Sürekli güzel şeyler düşünmeye çalışıyorum; her şeyin ne kadar da şahane olduğunu ve çok şanslı olduğumu aklımdan hiç çıkarmamaya çalışıyorum. Ama o sesler asla susmuyorlar. Bana olacak kötü şeylerden bahsediyorlar, paniğe düşmeme sebep oluyorlar."
"Ah, bebeğim..." derken sesi benim için ne kadar üzüldüğünü haykırır cinstendi, acıma falan değildi ama benim için hüzünlendiğini belli ediyordu. O gözlerini merhametle kısmış bana bakarken umursamaz görünmek adına hazırlamış olduğum ton balıklı sandiviçi yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hated
Fanfiction"Bizim nefretimiz bir şaheser." Taehyung ve Jeongguk aralarında daima bir rekabet olan çocukluk arkadaşlarıdır. Paylaştıkları bu özel bağa 'nefret' adını veren ikilinin türlerinin açıklanması ise büyük bir çelişki oluşturur çünkü yüz yılda bir gelen...