Hepimiz fakültemizin konferans salonunda toplanmıştık, yani son sınıflar olarak.
Bugün yıl sonunda yapılan yarışmaların ve bir yıl boyunca uğraştığımız kısa filmlerin kazananları söylenecekti, ayrıca ödüllendirilecektik. Hepimiz kendi alanlarımızda, mümkün olduğunca fazla yarışmaya katılmıştık. Özellikle de kısa film konusunda, kendimize oldukça güveniyorduk.
O kısa filmin senaryosunu ben yazmıştım, bir zahmet yani...
Bu kısa film için oldukça uğraşmıştık. Yedi kişilik grubumuz üçer ve dörder kişiye ayrılıyordu resmen, bu oldukça zorlaştırmıştı işleri. Bu tür işbirliği olaylarında, görevlilerin iyi anlaşamaması işleri çok zorlardı. Biz de nefretimizle uyum sağlamış, oldukça başarılı bir grup oluşturmuştuk. Nefreti kendi lehimize kullanmıştık bir nevi.
Örneğin birbirlerini sevmeyen oyuncularımızı kısa filmde düşman yapmak gibi. Zaten gerçekte de hiç iyi anlaşamadıkları için oyunculuk konusunda oldukça gerçekçi -ki gerçekti- ve duyguları iyi yansıtan bir oyunculuk sergilemişlerdi. Senarist olan ben Taehyung'u kötü adam rolüne sokarak gram tereddüt etmedim, oldukça eğlenceliydi her bir boka onu suçlu yapmak.
Ama herkesin kötü karaktere aşık olması beklemediğim bir şeydi.
Tanrı aşkına kötü karaktere yaptırmadığım kalmamıştı, ama herkes onu çok sevmişti. Kötü karakter şerefsizin teki de olsa, oynayan Delta olunca seviliyordu işte.
"Evet gençler," Bay Kim'in seslenişiyle herkesin sözü ona dönmüştü. Heyecanlıydık hepimiz ödüller için. "İlk olarak tüm yıl boyunca uğraştığınız ve uğurlarına aylarınızı verdiğiniz kısa filmlerin birincilerini açıklayacağız. Şunu söylemek isterim ki hepiniz harikaydınız, mükemmel işler çıkarmıştınız ama yalnızca bir birincimiz var."
Nefesler tutulmuş, herkes Bay Kim'in ağzından çıkacak olan kelimelere odaklanmıştı. Grubumun hazırladığı kısa filmden emin olan ben bile heyecan yapmıştım, eğer bizimki kazanmazsa yıkardım ortalığı.
Hayır hayır, cidden yıkardım.
"Kazanan ekip: Kim Seokjin Ve Diğerleri!"
Ben demiştim, kazanmıştık.
...
Eskiden varlıklarına bile tahammül edemezdim ama artık onlarla olmak eğlenceliydi, özellikle de Tae ile uğraşmaya bayılıyordum. Şimdi ise zaferimizi kutlamak için minik bir kaçamak yapabilecek kadar alışmıştık birbirimize. En azından hür irade ile. Hoseok'un zorlaması olmadan.
Nereye gitmemiz gerektiğine de karar verememiştik bu yüzden en çok neresi istenirse oraya gidilecekti. Benim şansıma mıydı neydi bilmiyordum ama bir tatil köyüne gidiyorduk ve haftaya olacak mezuniyet balosuna kadar da orada kalacaktık. Yıllardır bir su kaynağına gitmemiştim, hatta yıllardır yüzmüyordum bile. Şaşırtıcı şekilde ben ve Yoongi hariç herkes oraya gitmekte ısrarcıydı, yalnızca küçük bir kaçamak demiştik, nereden çıkmıştı bir tatil köyü!
Eskiden suyu ve yüzmeyi çok severdim. Ancak son birkaç yılda vücudumun aldığı garip hatlar beni sudan uzaklaştırmıştı.
Her şeyim gibi bedenim de sorunluydu işte. On sekiz yaşına basan her kurt kızgınlık geçirir ve türünü öğrenirdi ama benim kurdum hiçbir şey söylememekte ısrar ediyordu. Ondan nefret ediyordum.
'Ben sana bayılıyorum.'
Hemen düşüncelerime dalan kurduma gözlerimi devirip dairemin bulunduğu gökdelenin önünde duran arabaya bindim. Tabii önce arabadan çıkan Jimin ile çantamı bagaja yerleştirmiştik. Şoför koltuğunda Namjoon vardı, bu beni huzursuz etse de takmadım. Namjoon sevmediğim biri olabilirdi ve çok sakar biri de olabilirdi, ama arabayı bana sürdürmelerinden iyiydi en azından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hated
Fanfiction"Bizim nefretimiz bir şaheser." Taehyung ve Jeongguk aralarında daima bir rekabet olan çocukluk arkadaşlarıdır. Paylaştıkları bu özel bağa 'nefret' adını veren ikilinin türlerinin açıklanması ise büyük bir çelişki oluşturur çünkü yüz yılda bir gelen...