Karanlık Gecenin Sabahı

9.7K 430 244
                                    

Çaresizlikten bitap düşmüş bedenimi özensizce serdiğim yer yatağına bırakıp, kapanmaya ant içmiş gözlerimi acıyla yumdum.

Kapalı gözkapaklarımın ardında bile deniz gözlüm vardı. Gülümsüyordu belli belirsiz. İşte bu gülümseyişti benim dünyayı pencereme sığdırmama neden olan. İşte bu gülümseyişti beni bir idam sehpasında asılıyken sandelyemi bırakmamamı sağlayan, beni hayata bağlayan.

Gözlerim kapalıydı ve geçmişi düşünüyordum. Delirmemiştim. Sevdayla sarıldığım geçmişin bir parçasını hayatta kalmak ve biraz olsun derman bulmak için hayal ediyordum.

Göz kapaklarımı bir ton yük kaldırırmışçasına açtığımda, anamın bedenime zulüm eden elleri acımadan suratıma indi.

"Arsız! Hele ettiğine! Gündüz vakti yatağa girmiş!"

Anamın acılı sözlerini destekleyen tekmesi karnıma indiğinde acıyla burkuldu içim. Ben doğrulmaya çalıştıkça anamdan aldığım darbe ile tekrar yere kaplanıyordum.

"Soysuz seni, ocağımızı batırdın!"

Anamın gücü tükenip odayı terk edince yaralar içinde kalmış bedenimi sürüyüp doğruldum. Bedenimdeki acı neydi ki, ruhumdaki dermansız acının yanında.

Alnımdaki teri elimin tersiyle sildim. Topladığım otları çıkına sarıp, ağrıyan karnımı yok sayarak doğruldum. Dudu ninem, ısrarla ebem kömeci istemişti. İki elim kanda da olsa Dudu nenemin sözünden çıkmazdım.

Ayağımdaki lastik ayakkabılarımın çamurlarını görmezden gelip yürümeye başladım.

Sanki köy, içimden aşağı yıkılmış gibi çekilip gidiyordu. Öyle bir ağlamak istiyordum ki, bağıra bağıra, sesimi dağların ardındaki köylere duyura duyura... içimde çöreklenen bir acı vardı. On gün ağlasam bitmeyecek, acım içimden çıkıp gitmeyecekti.

Nenemin köyün bitimindeki derme çatma evini görünce adımlarımı hızlandırdım. Tahta kapıyı açıp içeri girdim. Elimdeki çıkını açıp yere serip otları elimle iyice açıp harmanladım.

"Geldin mi gül kokulum?"

Dudu ninem, eli belinde iki büklüm eşikten göründü. İyice yaşlanmıştı. 60'lı yaşlarının sonlarına doğru biraz kilo alması haricinde sağlığıyla ilgili kafasına taktığı pek bir şey yoktu. Ona göre normaldi bu yaşta bu kiloda olmak. Onu rahatsız eden tek şey, olmadık yerde ve zamanda saklandığı delikten kafasını çıkarıp merhaba diyen bel ağrısıydı. Canını yakan o ağrıyı hissetmediği zamanlarda kendini yirmi beşlik genç kız gibi hissederdi.
Nenemin bakışları solgun yüzüme baktıkça hüzünlendi. Sinirle söylendi.

"Baban olacak o köpoğlu gene yakmış canını, belli. Elimden gelse o zalımların eline koymazdım ya!"

"Gel hayde, durma orada."

Nenem söylenerek içeri geçti. Peşinden onun adımlarını takip edip içeriye girdim.

"Anlat hayde gül kokulum ne oldu?"

Nasıl anlatacağımı bilemedim. Dilim lâl oldu, yüreğimdeki kırılan umutlarıma karşı bir süre içim çıkacakmış gibi ağladım. Dudu ninemin yaşlı yüreği sızlamıştı. Oda derin bir iç çekti.

"Ölmeden mezara koydular nene beni. Babam evlendirecekmiş beni. Ben yalvardım ama Nuh diyor, peygamber demiyor. Ahraz Ağa'ya gelin edecek beni!"

"Olur mu heç öyle şey Zeynep'im? Senin bu köpoğlu baban, gidip Ahraz oğluma senin adın çıkmasın deye evlenmeniz gerektiğini demiş. Ahraz oğlumda vicdanlı adam, seni öyle bu zalımların eline koymamak için Mustafa ile evlendireceğini demiş."

Yüreğim dermanını bulmanın sevinciyle el açtı Rabb'ime, binlerce şükür etti. Duyduklarımla dünyam aydınlandı.

Mustafa mı? Deniz gözlüsüne yar mı olacaktı. Gözlerimdeki yaşa rağmen günlerdir ilk kez gülümsedi. Cahillik edip bir an unutmuştum nenemin varlığını yere eğdiğim başımı kaldırıp utanarak neneme baktım

"Bilirim tabi deli kız. Seni ben büyüttüm eve allı morlu renklerle gelmenden, Halil Ağa'nın tarlasında çalışmak için çırpınmandan anlamadım mı sandın?"

Nenem, tekrar hayata döndürmüştü acıdan atmayı bırakan yüreğimi. Hem de sevdama kavuşacağımın haberini vererek içim içime sığmıyordu. Sevinçle eve gidip bir an evvel hazırlanmalıydım. Nenemin verdiği tembihleri aklımda tutup evime koştum.

Evi kırklayıp temizleyip baklavanın hamurunu yoğurup açmaya başladım. Mustafa'mın bunları yiyecek olması, yüreğime ılık sular döküyordu.

Elimdeki oklavıyı bileklerime gücümü vererek açtım. Anam hazırlıklar boyunca kapının kenarında durup bakmış zehirli dilini konuşturup "Eee, koskoca Mustafa Ağa'nın karısı olacak parası tatlı geldi herhal. " deyip sedirde oturdu.
~~~~~~~~~

Bedenimdeki yorgunluğu acıyı görmezden gelip, çeyizime sakladığım yeşil fistanımı çıkardım ve özenle giydim. Bedenimdeki morlukları gördükçe ağlamamak için tuttum kendimi. Tez vakitte bu morlukların icabına bakmalıydım, Mustafa'm bunları görmemeydi.

Sarı saçlarımı özenle tarayıp ördüm. Sevinçten içim içime sığmıyordu. Deniz gözlüme gelin gidiyordum! Elim bağrımda küçücük odada dört dönüyor, heyecanımı dindiremiyordum.
Dayanacak halim kalmamıştı beklerken. Çıkıp yanlarına gitmemek için zor tutuyordum kendimi.

Babamın sesini duymadan çıkamazdım. Babamın rezillik çıkarmasından, para gözlülüğü ile sevdiğimin ailesine bizi mahçup etmesinden deli gibi korkuyordum.
İçeriden yükselen seslerle kapıyı aralık bırakıp içeriye başımı uzattım.

"Allah'ın emri, peygamberin kavliyle , kızını oğluma istiyorum Mahmud." dedi adet gereği Halil Ağa. Oysa babam çoktan düğün dernek kurmuş beni vermişti.

"Verdim gitti Ağam."

Bu saatten sonra, Mustafa'nın sözlüsüydüm. Gözlerimden ilk kez sevinç göz yaşları döküldü. İçeride sevdiğinin varlığı ile sevdayla kavrulan yüreğim çoktan bayram etmişti.
Anamın yanıma gelip göstermelik sevgisiyle gel demesiyle sevinç kahveleri yapmaya başlamıştım bile. Kahveleri çeyizinden çıkardığım gümüş tepsiye koyup içeri götürdüm.

Titreyen ellerim tepsiyi zor tutuyordu. Önce Halil Ağa'ya, sonra diğer büyüklere verip en son deniz gözlüme verdim.

Mavi bakışlarının beni bulmasıyla yanaklarım yanıp kızardı.

"Fazla bekletmek doğru olmaz Haftaya düğün olsun."

Babamın da canına minnetti.

"Sen nasıl uygun görürsen Ağam."

Sevdiğimin gitmesiyle evim bomboş olmuştu. Ne güzel varlığıyla evimi ısıtmış, yuva yapmıştı. Hayallerime adım adım yaklaşırken, ilk kez huzurla gözlerimi yumup geleceğimle ilgili gerçekleşeceğine inandığım hayaller kurmaya başlamıştım bile.

Mavi ve Beyaz (Umut Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin