Sevgili okurlarım benim için 🦋 bırakmayı unutmayın.
Iraz odanın içerisinde geziniyor, gözleri kapıda kara gözlü devini bekliyordu. Üzerine geçirdiği pazen geceliğin eteğini çekiştirirken Hamza içeri girdi.
Zaman geçtikçe daha çok alışmıştı kara gözlü devinin varlığına. Hava biraz kararmaya görsün bir gözü pencerede elleri saçlarında gezinirdi.Evin içerisinde kara saçlarını fırçalar başındaki oyalı tülbenti çıkarırdı.
Birlikte oturdukları sofrada pişirdiği aşı kaşıklarken kocasını izlerdi. Böyle zamanlarda onun karısı olduğunu hisseder, o yemeğini yedikçe gururlanırdı. Ama günler geçtikçe Hamza geç döner olmuştu.Vakit ilerledikçe gözü yolda kalır, kaynatığı su soğur olmuştu.Bugün yine geç gelmişti eve. Sesine hasret olan Iraz peşi sıra gezmişti. Belki konuşurda içindeki özlem biraz diner diye ama Hamza yorgun düşen bedenini yıkayıp, hazır ettiği yemeği yemeğe dalmıştı.Iraz sonunda usanıp odaya dönse de gözüne uyku girmemişti.
Kocasının kara gözlerinde çeşit çeşit duygular oynaşıyordu.Kara gözleri döşeğin kenarında oturan karısının üzerinde gezindi.
''Çok solgunsun, yüzüme bak bakayım! Bak, gözlerin de neşesiz... Hiç eyi görünmüyon Maviş.'' dedi endişeli sesiyle.
Hamza kalkıp yaralı ceylanını kollarının arasına aldı. Iraz'ın bedeni kocasının kolları arasına girerken yüreği kıpır kıpırdı.
Kollarını Iraz'ın ince beline hafifçe sardı, tatlı bir sesle;
''Sanki bana bir şey söylemek istiyomuşsun gibi bir halin var.'' dedi. Hamza.
Bunca vakittir dilini çözmüştü karısının, Hamza yaralı ceylanı ne demek istiyorsa bakışının renginden anlardı anlatmak istediği meramını.
Kara gözleri yaralı ceylanın üzerinde gezindi.Yüzü solmuştu, eli sık sık karnına gidiyor arada iki büklüm oluyordu.Daha fazla ayakta bekletmeden yatağın içine soktu karısını.
Iraz'ın kolları hala boynuna sarılıydı.Gitmesinden korkar gibi ince kolları kilitlenmişti. Hamza onun bu hallerine gülümseyip saçlarına öpücük koydu. Boynuna dolanmış ellerini çözüp açıkta kalan kolunda dudaklarını gezdirdi.Bu hareketi ile Iraz'ın dudaklarından küçük bir inleme firar etti.Teninde gezinen sıcak dudaklar kasıp kavuruyordu bedenini, hele sakalları battıkça kendini unutup neredeyse Hamza'yı yatağa devirecekti.
İkiside birbirinin teninin tadına varırken Iraz'ın bedenine saplanan acı ile ne edeceklerini şaşırdılar. Iraz yattığı yerde iki büklüm olmuşken Hamza çaresizce Iraz'ın elleri ile sardığı karnını ovmaya çalışıyordu. Şifa olmak ister gibi ovdu yaralı ceylanının karnını.''Ayaklarını mı üşüttün?Hele şu haline bak.Dur biraz daha ovayım, ört hele şu üstünü.''
Hamza bir yandan karnını ovuyor bir yadan ise Iraz'ın haline söyleniyor; yavrusunu paylayan anne misali azarlıyordu.Iraz'ın mavi gözleri Hamza'nın sesini duydukça parlıyor, koca eli karnında gezindikçe içi ısınıyordu.Ama bir terslik vardı. Bacaklarından süzülen bir şeyler var gibiydi. Hissettiği ıslaklık ile bir an altına işedi sandı. Yanakları ısınmaya başlarken aklı Hamza'yı nasıl uzaklaştıracağındaydı.
''Bak yanaklarında kızardı.Ateşin mi var dur bi bakayım.''
Hamza'nın karnındaki eli yüzünde geziniyordu.Alnına değen avuç içi bir süre durup ateşi olmadığını anladığında karnına geri gidecekken birden yorganı kaldırdı. Iraz engel olmaya çalışa da Hamza çoktan yorganı kaldırmış görmesini istemediği yere bakmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Beyaz (Umut Serisi 2)
Romance" Hikayede +18 sahneler bulunmaktadır" Karacadağ'ın Ahrazı'nın hikayesinde geçen Zeynep ve Mustafa karakterinin hikâyesidir. Karartma gök mavisi sevinçlerini Hüzün düşürme kirpiklerine Mavi ile Beyaz'ın buluşması gibi olsun vuslatımız Sonra birşey...