Dilsiz Yürek

6.2K 369 35
                                    

Zeynep boğazındaki düğümden güçlükle ayakta duruyordu. Kapıya doğru bir adım attı, ayaklarının üstünde sendeleyip duvarı kavradı, sert bir nefes verdi.
Tutunduğu kapı eşiğinden doğrulup gidecekken,
"Nereye gidiyon bi başına? Sana demedim mi yanında ben yokken bi yere gitmeyecen deye?" diyen kocasıyla durdu.

Mustafa'nın sesi boş sınıfta yankılanırken yerde sızlanan kadın nazlı bir edayla kalkıp büzdüğü dudaklarıyla Mustafa'ya baktı.

"Bana neler yaptı bu köylü kadını gördün mü sevgilim?"

Zeynep, durduğu kapı önünde kadının samimiyetsizce sergilediği davranışlara baktı. Boyalı dudaklarının aldığı hale bakıp başını salladı. Karşı köydeki Nebahat kadının topal eşeğine benziyordu.

"Kes sesini, seni buraya kim getirdiyse onla gidecen eğer seni bu köyde bir daha görürsem o beğenmediğin aşağıladığın köylülerin evine yanaşma deye veririm! "

Zeynep kocasının sert duruşuna bakıp iç çekti az önce kararan dünyası bir anda aydınlanmıştı.

"Ama... Ama bugün seni görünce sandım ki..."

Mustafa hiddetle üzerine yürüdü.

"Ne sandın? Saf bulup alaya alıp kullandığını, başka heriflerin koynuna girdiğini unutup seni bağrıma mı basacam?"

"Hepsi yalan sevgilim o günde beni yanlış anladın."

Zeynep, durdu durdu baktı ki arsızın uslanıp hizaya geleceği yok bildiğini okudu yine.

"Bana bak şeherli kokonası, senin ettiğin yetti. Eğer biraz daha kızışmış eşek gibim anırmaya devam edersen seni yerlerde süründüre süründüre çıkarırım cümle alemede ibret niyetine"

"Karımı duydun Müjgan."

Müjgan, kendisine her an üzerine atılmaya hazır duran kadına baktı.

"Bir gün kendi ayaklarınla geleceksin bu tezek kokan cahillerin arasından. "
Mustafa, bir zamanlar yüreğine böyle bir zehri aldığına hala  inanamıyordu. Etrafına küçümseyerek bakan kadına:
" Boşuna  dememiş ya eskiler Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir. " dedi.
Zeynep kocasının bakışlarından anladı meramını daha kadın söyleneni algılayamadan Zeynep atıldı. Kadının üzerine içindeki öfkeyi kustu.

Asıldığı saçlarından yere yapıştırdı.
"Bu ellerinle mi dokundun benim gözümün nuruna?''

Kadının çırpınışları boşunaydı. İtina ile ütülenmiş  gömleği buruş buruş etti.
'' Bu boyalı dudaklarınla mı sevgilim dedin benim sevdamı dillendiremediğim adama?"

Mustafa,kadında hal kalmadığını görünce üzerinde avını parçalayan dişi aslanını kucaklayıp ayırdı kadından.

"Yeter hatun öldürüp mapusa mı girecen bu aşifteyi?"

Zeynep bir an düşünmüştü ümüğünü sıkıp soluksuz bırakmayı.Dışardan gelen köylünün sesi ile tez toparlandı karı koca.y  Yerde mahvolmuş bir şekilde yatan kadına bakan Mustafa:
"Sen şunu kaldır ben komutanla konuşam bunu aldığı yere geri götürsün?" dedi.

Zeynep kocasına başını sallayıp yerdekini ite kaka kaldırıp toparladı kendince. Kadın korkusundan ağzını açmıyordu.

Zeynep kadını inceledi son kez. Kızıl kahve saçları beyaz teni ile güzeldi elbet ama öyle sahte duruyordu ki güzeliği yüzüne çaldığı boya bile bunu değiştirmiyordu.

Kocasının ardından oda çıktı sınıftan.Yüreğine serpilen su biraz olsun derman olmuştu. Kocası hararetli bir şekilde kaymakam ile konuşuyordu.
Onlara kısa bir an bakıp az ötede bulunan ağaçların arasına doğru yürüdü başı dönmeye başlamıştı.Tutunduğu badem ağacına yaslanıp soluklandı.

Mavi ve Beyaz (Umut Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin