Zeynep, koca karnını unutup hiddet ile doğruldu.Canı burunundaydı.
''Ne diyon sen? Ne evlenmesi?''
Mustafa, öfkeyle soluyan boğayı andıran karısına baktı.Gözlerini karısının karnına çevirdi. Aklındakileri unutup kocaman olan karnında gezdirdi ellerini,yavrusu bu dokunuşla hareketlenmişti.Elinin altında can bulan bebesi biraz olsun huzur koymuştu dertlerin derya olduğu yüreğine.
Zeynep, kocasının elini tuttuğu gibi geri attı.
''Hesap ver. O deyusu nasıl olur da yaşatırsın?''
Zeynep kocasına ateş saçan gözlerle bakıp yataktan çıktı.
''Senin gücün yetmediyse ben vurmasını bilirim alnın çatından!''
Zeynep duvarda asılı olan çifteyi alacakken Mustafa karısını kolundan tuttuğu gibi kendine çekti.
''Sen akıllanmayacaksın kadın!''
Mustafa kararmış mavi gözlerini karısına dikmiş uslanmaz karısını nasıl durduracağını düşünüyordu.
Zeynep, kocasının kolları arasında çırpınmak yerine dik dik ona bakıyor gözleri ile meydan okuyordu.
''Nasıl da alev alev yanıyo? Yanakların al al, için şimdi kim bilir ne haldedir?'' Mustafa karısını inceledikçe düşüncesi başka taraflara gidiyordu.
''Akıllanmayan sensin. Beni bunlarla avutacağını mı sanıyorsun?''
Zeynep, kocasının oyununa gelmeyecek, olayın aslını astarını öğrenecekti.
''Karın değil miyim ben senin Mustafa? Böyle cebeleşerek mi öğrenecem derdini?'' Zeynep dolan gözlerini yere eğip oturdu yatağın üstüne.Bir aydır gözünün içine bakıyordu anlatsın diye ama kocası anlatmak yerine koynunda avutup bildiğini okuyordu.
Mustafa, karısını gücendirdiğini bilirdi elbet ama adı kadar emindi ki öğrendiğinde yerinde durmayacaktı kanı deli akan karısı.
Karısının yanına oturup saçlarına öpücük kondurdu.''Ne oldu Mustafa Ağa sende mi Hasan gibi evlenecen? Onun için mi bu şefkatin?''
Karısının sivri diline güldü Mustafa.Canı burnunda olsa da karısının varlığından güç alıyordu.
''Ben bi al gelincikle başa çıkamıyom, ikinciyi ne edecem? Anla artık kadın ben demediğim müddet öğrenemezsin.Öyle evlenecek sanıp sayar söversin anca.''
Karısının ölümcül bakışları ile az da olsa keyfi yerine geldi.
''Ulan adama daha ilkini göstermiyorlar, garip ikinciyi ne etsin?'' Mustafa'nın sabrı taşmıştı.
''Ağzından çıkanı hele iyi duy Mustafa Ağa!''
''Ulan yok evlilik mevlilik! Garibin başına gelmeyen kalmadı. Tam evlendi gün yüzü görecek diye sevinirken o soyuna sopuna sıçtığım amca oğlu tebelleş olmuş Hasan'a. Neyse, köyde birinin evinde kalırmış,bilmedik köyde dedikodu çıkartıp köylüyü üzerine salmış. Garibim, bizimki de gelip dememiş böyleyken böyle deye.Dayanmış, renk vermemiş karısına da bi gün tarladan dönende şerefsiz yolunu kesmiş. İlerli geri konuşup kavga çıkarmış.Köylüde görmüş,Hasan yoluna gitmek istese de karısına lâf etmiş, bizimki durur mu taşı aldığı gibi geçirmis kafasına, adamı ilçeye götürmüşler halen kendinde değil. Bizim garip mahpusta bir aydır. Adamları yığdım hastaneye bi gözünü açsa Hasan'ı çıkaracam ama herif kendine gelemedi.''
Zeynep duyduklarından sonra ne diyeceğini şaşırmıştı.Elif geldiği günden beri Hasan'a demediği laf,hakaret kalmamıştı.Nereden bilirdi ki Hasan'ın çektiklerini ama yine de sinirini çıkaracaktı bunları gizleyen kocasından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Beyaz (Umut Serisi 2)
Romance" Hikayede +18 sahneler bulunmaktadır" Karacadağ'ın Ahrazı'nın hikayesinde geçen Zeynep ve Mustafa karakterinin hikâyesidir. Karartma gök mavisi sevinçlerini Hüzün düşürme kirpiklerine Mavi ile Beyaz'ın buluşması gibi olsun vuslatımız Sonra birşey...