Bu sorunun cevabını ben de bilmiyordum. Yani şu an ki veya geçmiş zaman da ona ait olmak istediğim biri karşıma çıkmamıştı hiç. İnsan beyni de geleceği göremeyeceğine göre, şu anda tanıdığım birisi miydi..??
"Sen ciddi misin?"dedi Burç. Normalde veya geçen sene olsa ona bunun yanlış olduğunu falan geveleyip dururdum ama şimdi daha bu sabah benim için yaptıkları ve gözlerinde ki o sevinç bunu söylememe engel oluyordu..
"Ah, kesinlikle ciddiyim."dedim. Bir yandan da kafamı duvarlara vurmak isteğimi yatıştırmaya çalışıyordum. Lanet olasıca, onu kırmamak için başladığım bu işin sonu nereye gidiyordu böyle?
"Ben, ben.. Ben çok teşekkür ederim Ahsen. Sadece bana bir şans verdiğin için sana binlerce kez teşekkür edebilirim. Ayrıca ne var biliyor musun?"dedi.
Sanki tüm gün babasının ona iş çıkışı şeker getirmesini bekleyip de, sonunda şekerine kavuşan çocuklara benziyordu. Böyle olması işimi daha da zorlaştırıyordu çünkü karşınızda duran şöyle bir varlığı üzmeniz mümkün değildi. Evet Burç fazlasıyla tatlı ve yakışıklıydı, okuldaki neredeyse çoğu kızın onu sevmesin de hakları vardı. Fakat ne yazık ki, ona karşı en yakın arkadaş gibi hissetmek haricinde hiç bir şey hissetmiyordum. İçimde aşka dair en ufak bir kırıntı bile barındırmıyordum. Okulda onu gerçekten sevebilecek bir çok kız olmasına karşın beni seçmesine anlam veremiyordum. Bir çoğu benden güzel ve daha dertsizdi. Beni istemesi ve er ya da geç ayrılcağımız için onun adına üzgün oluyordum.
"Evet?"dedim tüm rol yapma kabiliyetimi kullanıp gülümseyerek.
"Benden ayrılmana asla izin vermeyeceğim ve seni hep seveceğim."dedi.
Ne? Of bütün bunlar hep benim başıma mı gelmek zorundaydı ha? Bunu sanki Dünya'nın en güzel şeyiymiş gibi söylemesine sinir olsam da ona kızamadım. Çünkü birbirini seven her sevgili çiftin istekleri böyle olurdu. Tabi benim gibi karşısındakini üzmemek için seviyor rolü yapanlar haricinde. Eee, ondan ayrılmama asla izin vermesse günü geldiğinde başka birine gerçekten aşık olduğumda neler olcaktı? Kendimi avutmak için söz gelişi öyle söylediğini, bir süre sonra eğer istersem benden ayrılabileceğini umdum.
"Bu süper!"dedim.
Her kurduğum cümle de ona daha fazla ümit veriyor olmamdan nefret ediyordum. Şu anda 'Asla yapmam' dediğim bir şey yapıyordum. Sevmiyorken oynatmak, kandırmak.. İki saniyeliğine kendimden nefret ettim ama sonra vazgeçtim. Çünkü bu sene olacaklar da kendime yardım edebilecek tek kişi bendim, kendimden de nefret edersem bunun altından kalkamayabilirdim..
"Öyle, pekala şimdi benim sarı civcivİM ne yapmak ister?"dedi. İM takısına fazlasıyla vurgu yapmıştı. En son olarak kendimi biraz rahat bırakıp, olduğum mevkii'nin tadını çıkarmaya karar verdim. Bu sefer tam anlamıyla içimden gelerek, samimi bir şekilde gülümsedim.
"Civcivler genelde sarı olurlar."dedim.
"Ah, tabi ya."dedi ve gülmeye başladık. Onunla zaman geçirmek sandığım kadar kötü değil hatta fazlasıyla eğlenceliydi.
Yürümeye başlamıştık, okulun bahçesinde öylece tur atıyorduk. Bizim gülüşerek yürüdüğümüzü gören insanlar şaşırarak önümüzden çekiliyordu. Hatta benim Selçuk'a 'Sevgilim' dediğimi duyan bir kız, yanındaki kız arkadaşına "Beni hemen lavaboya götür Farah, kusmak üzereyim."dedi.
Onun bu hareketine gülmekten kendimi alıkoyamadım. Dokuzuncu sınıf olan öğrenciler şaşırarak bakarken on, onbir ve onikinci sınıf olanlar (özellikle kızlar) bana kızgınıkla bakıyorlardı. Biraz olsun havalandığımı itiraf etmek istiyorum tabi. Ee okulun en sevilen kişisiyle çıkıyor olsanız siz ne yapardınız? Emin olun insanların gösterdiği tepki üzerine, Dünya'nın en mütevazi insanı olsanız bile biraz kibirlenirdiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Saç Mevzusu
De TodoOkulun en popüler kızının muhteşem kızıl saçlarını kesmiş, ne olursa olsun kendine sonuna kadar güvenen bir kız. Muhteşem saçları kesilen kızıl vahşetin parmağında oynattığı kişiliksiz bir erkek. Kusura bakmayın ama bu mevzu kimseyi sevmeyen bir bad...