~18~

19.1K 442 180
                                    

Omzuma dokunup "Merhaba. İyi misin" dedi. Öyle diyince kafamı kaldırıp ona baktım. Güler yüzlü birisiydi. Yanıma oturup "Üşüyor musun?" dedi. Başımı hayır anlamında salladım. Kaşlarını kaldırıp "Bence üşüyorsun" dedi. Yüzüne baktım. Sırılsıklam olmuştum. En azından ağladığım belli olmuyordu.

Üstündeki ceketi çıkarıp omuzlarıma koydu ve "Şimdi ısınırsın" dedi. Gülümseyip "Teşekkür ederim" dedim. O da gülümsedi ve "Neler olduğunu anlatmak ister misin?" dedi.

Dalgalar kıyıya çarpıyordu ve üstümüze birkaç su damlası sıçrıyordu. Gözlerimi silip derin bir nefes alıp verdim. "Kendini hiç fazlalık gibi hissettiğin oldu mu? Annen ya da baban dışında kimsenin seni sevmediğini düşündüğün? Etrafın ne kadar kalabalık olsa da ne kadar yalnız olduğun."

Yanımdaki büyüleyici gözlerle tüm dikkatini bana vermiş dinliyordu.

"Bunları rastgele yanıma gelen bir yabancıyla konuşmak açıkçası.. garip." dedim. O da "Hayat garip. Tesadüfleri sever. Ve acımasız" dedi. İçimi okumuş gibiydi. "Anlatmaya devam etmek ister misin?" dedi.

Ona bakıp hafifçe güldüm. "İçimdeki şeyi, ismini veremiyorum. Boşluk, kırgınlık ya da hata. Ne yapmış olabilirim. Yani 1 sene gibi kısa bir sürede her şey o kadar üst üste geldi ki. Artık.. Offh artık dayanamıyorum."

Gözlerini benden çekip denize baktı. Derin bir nefes alıp verdi. "Dayanamadığımızı sandığımız ne çok şey var. Oysa sandığımızdan çok daha güçlüyüz" dedi. Sonra tekrar bana dönüp "Ve hayat gücümüzün farkına varmamız için bizi zorlar."

Dedikleri doğru gelmişti. Ama ben. Ben bu kadar güçlü değildim. Daha 17 yaşındaydım. Kız olduğum için ve artık nerdeyse her gün tacize uğramaktan yorulmuştum. Daha ne kadar dayanabilirdi ki bedenim buna.

—————

Biraz denizi izledikten sonra arkamdan biri seslendi. Taylor gelmişti. Onu görünce kalkıp sarıldım. Yanımdaki adam da ayağı kalkmış bizi izliyordu. Ona dönüp ceketini verdim. Ve teşekkür ettim. Sonra Taylorla arabaya gittik.

Saçlarım ve kıyafetlerim hâla sırılsıklamdı. Ve titriyordum. Taylorla yol boyunca tek kelime etmedik. Çok gergin görünüyordu. Anlaşılan evde olaylar olmuştu. Olanların içinde olmadığım için sevinmiştim. Kısa da olsa kafamı dinlemek iyi gelmişti.

Eve gelince hiçkimseyle konuşmadan odama çıktım ve kapıyı kilitledim. Taylor geldi ama kapıyı açmadım ve konuşmak istemediğimi söyledim. O da tamam diyip gitti.

Hızlıca sıcak duş aldım. Hâla çok üşüyordum. Hemen rahat bişeyler giyinip yatağıma uzandım. Başım ve karnım ağrıyordu. O soğuktan sonra kesinlikle hasta olmuştum.

Birkaç öksürük ve hapşırmanın ardından kapı çaldı. "Lütfen rahat bırakın beni" diye seslendim. Sesim kısık ve hasta çıkmıştı. Sonra kapıdaki "Kızım benim. Aç hadi kapıyı" dedi.

Biraz bekledim sonra yavaşça kalkıp açtım. Babam yüzümü görünce direkt "Adel iyi değilsin." dedi. Kafamı çevirip aynaya baktım. Gözlerim kızarmıştı ve yüzüm bembeyazdı. Bu halime aldırış etmeden "İyiyim baba" dedim. Ama sesimden salya sümük hasta olduğum belli oluyordu.

"Hadi hastaneye gidiyoruz." dedi. Yüzümü buruşturup "Baba lütfen-" derken babam sözümü sözümü kesti. "Adelin. Seni daha fazla üzgün hasta yorgun mutsuz görmek istemiyorum. Hemen iyileşip tekrar benim güzel kızım olmanı istiyorum. Hadi" dedi. Kafamı salladım. Yanağımdan öptü ve "Aşağıda bekliyorum" dedi.

——————

Hastaneye gittiğimizde tam gece yarısıydı. Şu an saat 2.43 tü ve bu süre içinde 3 tane serum yemiştim. En azından kendime gelmiştim. Ama midem hala bulanıyordu.

Adel(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin