Tayloru düşününce daha kötü olmuştum. Her zorlukta yanımda olmuştu. Ama şimdi yoktu. Ve hepsi Brianın yüzündendi. Ve aslında benim yüzümden.
Geçmiş olaylardan hiç bahsetmeseydim belki şuan yanımda olurdu. Yanımda olmasa da en azından güvende olurdu. Ve ona bişey olursa artık kimsem kalmazdı. Vicdan azabı ve onsuzlukla yaşayacağıma kendimi öldürürdüm.
Göz yaşları ve derin düşüncelerden sıyrıldığımda saat 10a geliyordu. Baş ağrım kendini göstermeye başlayınca birkaç küfür saydırıp yavaşça kalktım. Olabildiğince sessiz bir şekilde kapıyı açıp etrafta birileri var mı diye bakmak için kafamı uzattım.
Etraf sakindi. Yavaşça merdivenlerden inip Brian nerde diye baktım. Aşağısı çok sessizdi. Sanırım kimse yoktu. Dış kapıdan ses gelince çıkmak için hazırlanan çalışanı gördüm. Yavaşça yanına gidip "Brian nerede" diye sordum.
"Biraz önce çıktı efendim" diye yanıtladı. "Siz burda kalmıyor musunuz? Yani her gün gidip geliyor musunuz?" diye sordum. Tekrar bana dönüp "Hafta içleri burdayız efendim. Hafta sonları evde olmuyoruz" dedi. Anladım diyerek kafamı salladım ve tekrar yukarı çıktım.
Bu demek oluyordu ki Brianla baş başa 48 saat. Ne hoş (!) diye düşünürken telefonumu almak için küçük kütüphaneye (bundan sonra odam olarak yazıcam) doğru ilerledim. Telefonumun şarjı bittiği için kapanmıştı. Hızlı adımlarla oradan çıkıp Brianın odasına girdim.
Şarj aleti bulmak için çekmeceleri karıştırmaya başladım. Tabi ki niyetim şarj aletinden fazlasını bulmaktı. Mesela bir tabanca. Böylece kafama sıkıp sorunu kökünden halledebilirdim.
Sonunda aşağıdan kapı sesi gelince evde tamamen yalnız kalmıştım. Bunun verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldım. Şarj aleti bulamayınca kalkıp aşağıya bakmaya karar verdim ve odadan çıktım.
Aşağı inip etrafı aradım. Sonunda salonda koltuğun üstünde bitane buldum. Alıp mutfağa gittim ve bir bardak su içtim. Tam mutfaktan çıkıp merdivenlere giderken önceki olay aklıma geldi.
Yavaşça merdivenin karşısındaki kapıya ilerledim. Kapı koluna elimi uzattığımda içimi kaplayan korku hissi görmezden gelemeyeceğim kadar yoğundu. Derin bir nefes aldım ve 'en fazla ne olabilir ki' diyerek kolu çevirdim.
Kilitli olma ihtimali aklıma bile gelmemişti. 'Ne yani az önce apartopar beni uzaklaştırdıkları kapıyı hiç bişey yokmuş gibi açık mı bırakmalarını bekliyordun' diye kendi kendime söylenip merdivenlere yöneldim. Ama orda ne olduğunu kesinlikle öğrenmeliydim. Ki onlara karşı bunu koz olarak kullanabileyim.
Merdivenlerden yavaş yavaş çıkarken her adımımda daha çok ağrıyan başıma karşı 'bi bu sik eksikti' diye söylendim. Hızlıca çıkıp Brianın odasına girdim ve telefonumu şarja taktım. Eşyalarım hâlâ gelmemişti. Ve şu an sıcak bir duşa gerçekten çok ihtiyacım vardı. Daha fazla direnmekten vazgeçip kıyafet odasına girdim ve duvardaki boydan boya dolaplardan birinin kapağını açtım.
Gelen ağır erkek parfümü kokusuyla yüzümü buruşturarak askıları kaydırdım. Bir sürü etiketli ve yepyeni kıyafetler vardı. İçlerinden siyah oversize bitane tişört ve bana olacağını düşündüğüm bir eşofman aldım.
Kıyafet odasından çıktım ve elimdeki iki parçayı yatağın üzerine bıraktım. Ne olur ne olmaz diye odanın kapısını iki kere kilitledim. Banyoya girip banyonun da kapısını kilitledikten sonra karşıdaki dolabı açıp iki temiz havlu çıkardım. Brian eve gelmeden bir an önce odama geçiyim diye oyalanmadan duşa girdim.
Ilık suyun tenime değmesiyle tüylerim diken diken oldu. Aynı zamanda gelen rahatlamayla suyun altında öylece bekledim. Daha fazla oyalanmadan hızlıca yıkandım ve banyodan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adel(+18)
RomanceBabasının yıllar önce işlediği bir suç yüzünden başına gelmeyen kalmayan bir kızın hikayesi. Oku geç Abi başlarda cidden baya saçmalamışım ama sonlara doğru idare eder be 👉🏻👈🏻 Not: cringe 💋