4.bölüm

4.6K 157 28
                                    

Arabadan inerken beni kucağına almaya çalışan Kenneth'a ters bakışlar attım.
"Farkında mısınız bilmiyorum ama benim ayaklarım ve bacaklarım var!"
Kevin sertçe bileğimi kavrayıp arabadan çektiğinde sendeledim. Kaşlarını çatıp yüzüme baktığında dudaklarımı büzerek kafamı çevirdim.

Bacaklarımın arasına sürtünen bir şey hissettiğimde nefesimi tuttum. Kafamı eğip botlarıma sürtünen kediye baktım. Gri tüylü, zayıf ve küçük bir kediydi. Üstüne basmamaya dikkat ederek adım attım. Yanımıza orta yaşlı bir adam yaklaşırken yere eğildim. Bacaklarıma sürtünen kedinin kafasına dokunduğumda, kedi gözlerini bana çevirdi. Kevin kolumu hala tutarken eğilmemle bakışları bana döndü.
"Dikkat et."
Kolumu serbest bırakırken elimi tuttu. Yanımıza gelen orta yaşlı adamın bakışları bana döndüğünde kaşlarımı çattım. Küçük adımlarla Kevin'ın arkasına saklanırken kediden bir bağırış geldi ve tırnaklarını elime batırdı. Beklemediğim bu hamleyle sendeleyip kalçalarımın üstüne düştüğümde kedi koşarak uzaklaştı.

Kevin'ın arkasında duran Daniel koltuk altlarımdan tutarak beni kucakladı.
"Eline bakabilir miyim Amelia?"
Kedinin tırmaladığı elimi uzattığımda dudaklarımı dişliyordum. Bacaklarımı beline sararken dudaklarımı dişliyordum. Elimi elinin arasına aldı.
"Acıyor mu?"
Vücudumu kasarak kafamı olumsuz anlamda salladım. Elimin üstünü hafifçe öperken kafamı omzuna koydum.
"Bantlarız içeride."

Biraz kulağına doğru eğildim.
"İçeride havalandırma var mı?"
Hafifçe tebessüm etti.
"Kaçmayı mı düşünüyorsun?"
Ellerimi birbirine vurdum.
"Tüh, yakalandım!"
Büyük bir kahkaha attığında orta yaşlı adamın sesi kesilmişti. Bakışı yine bana döndüğünde rahatsızca kımıldandım ve tekrar Daniel'e doğru eğildim.
"Bu adamın bakışları beni rahatsız ediyor."
"Gidelim o zaman."
Uzun koluyla uzanıp geldiğimiz arabanın içinden bir hırka aldı ve belime bağladı.
"Kızımı koruyayım."

Kafamı sağa sola çevirdim.
"Burada benden başka kız yok ki."
"Başka kıza gerek yok. Benim kızım kucağımda..."
Yanaklarım kızarırken kafamı çevirdim.
"Ben senin kızın değilim."
Kaşlarını kaldırdı.
"Öyle mi? Kimin kızısın?"
Dudaklarımı yukarı doğru büktüm.
"Babamın!"
"Artık biz varız Amelia. Başkasına ihtiyacın olmayacak."

Binadan içeriye girdiğimize parlak zemin dikkatimi çekmişti. Daniel eliyle yanağımı tutup yüzümü kendine çevirdiğinde kaşlarımı çattım.
"Bana zemini kırdırtmayı mı amaçlıyorsun Amelia? O nasıl bakış öyle?"
"Nasıl bakıyormuşum?"
"Gözlerin parıldayarak..."
Arkamızdan gelen Jasonla göz göze geldiğimizde yutkundum. İçlerinde en uzun boylusu oydu.
"Boyun kaç?"
"1.97"
"Senin değil. Jason'un..."
"2.09 sanırım."
"2.10."
"Ben de 1.60'ım."
Gülümseyerek boyumu söylememin ardından Jason büyük bir kahkaha attı.
"Bayağı yakınmışız güzelim. Ne kadar uzunsun sen öyle..."
Ilk başta hevesle dinlesem de benle dala geçtiğini anlayınca kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Ben uzunum."
Ağzımdan 'hıh' gibi bir ses çıkartıp kafamı çevirdim.
"Ben de öyle diyorum güzelim. Uzunsun. Gördüğüm en uzun kız sensin."
"İndir beni."
Daniel beni kucağından indirince koridorun sonuna doğru bir adım attım. Kolumdan tutarak bir kapıdan geçirince karşımıza kocaman bir basketbol sahası çıkmıştı. Burası daha da parılıyordu.


Basketball DaddysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin