29.bölüm

1.8K 85 21
                                    

Jason belimi kavrayıp beni havaya kaldırınca elimdeki basket topunu potaya fırlatttım. Top girmeyince çığlık attım.
"Güzelim, nasıl bu kadar beceriksizsin?"
Jason beni kucağına çekerek boynumu öptü.
"Sadece beş santim vardı."
"Bir daha atacağım."
Daniel elindeki topu bana uzattığında Jason beni tekrar kaldırdı. Bu sefer atmayı başardığımda kıkırdadım.
"Başardım!"

"Aferin bebeğime!"
Jason beni kendine döndürüp dudaklarımı sertçe öptü.
"Çok terlisin."
Kenneth beni Jason'un kucağından alarak yere bıraktı.
"Bu terli adamlar biraz çalışmalı."
Yanağımı öptükten sonra mızırdandım. Omuzlarına asılı buran sweatini bana giydirdikten sonra popoma hafifçe vurdu.
"Hava serinliyor. Eve gir. Maçımız bitince geliriz."

"Peki."
"Küsme. Gelince seni eğlendireceğim."
"Küstüm bile."
Koşarak eve ilerlediğimde kapıdan çıkan William ona doğru koştuğumu sandı.
"Ah, bebeğim benim!"
Beni kucaklayıp hızlıca öpücüklere boğduktan sonra yere indirdi.
"Ben de seni çok özledim babacık."
Kıkırdadıktan sonra o diğerlerinin yanına giderken ben de eve girdim. Hızlıca kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladım.
Bugün benim 19.yaşım...
Doğum günümü kutlamadılar.

Gözümden akan yaşları silerek toparlandım.
Unutmuş olabilirler.
Hepsi birden mi?
Unuttular. Sadece unuttular.
Ayrıca ben de onların doğum gününü hatırlayamıyordum. Diğerleri bildiği için sabah bana hatırlatıyorlardı. Hediye almaya çıkamadığımız için de hepsine aynı hediyeyi veriyordum.
Öpücük!
Bundan şu ana kadar hiç şikayetçi olmamışlardı ve hediyemi bilseler bile çok şaşırmış gibi davranıyorlardı.

Yine de...

☆☆☆☆

"Beni eğlendireceğini söylemiştin."
Suratımı asarak kaşlarımı çattığımda dudaklarını araladı.
"Eğlenmiyor musun?"
"Potanın tepesinde otururken nasıl eğlenebilirim?!"
Beni içine oturtmuşlardı ve popom acımaya başlamıştı.
"Ben top değilim. Beni al buradan."
"Tamam. Tamam."
Kenneth, Kevin'ın omuzlarına çıktıktan sonra bana uzandı. Kollarımdan tutarak hızlıca çekti. Kevin yere çökünce indi.

"Ne oldu? Bu kadar beğenmeyeceğini düşünmemiştim. Üzgünüm. Cidden üzgünüm Amelia. Ağlama."
Gözyaşlarımı silerken burnumu çektim. Omzuna sertçe vurduğumda suratıma eğildi.
"Ateşin mi var?"
"İndir."
Beni yere bıraktığında hıçkırmaya başladım.

Onlara bağırmak istiyordum.
Bugün benim doğum günüm. Nasıl unutursunuz diye bağırmak istiyordum.
Bağıramadım.
Hıçkırmaktan konuşamadım.

Kenneth öylece yüzüme bakarken olduğum yerde bağırarak ağlamaya başladım. Hala anlamamış gibi yüzüme bakmaya devam ettiklerinde tepinmeye başladım. Ayaklarımı sertçe yere vururken bileğimin acımasıyla sendeledim. Kenneth kolumu sıkıca kavrarken diğer kolumu da Jason tuttu.
"Uykun mu geldi?"
"Bence oyun istiyor."
Sinirle çığlık atacakken yüksek sesli bir müzik çalmaya başladı.
İyi ki doğdun Amelia.
İyi ki doğdun Amelia.

William içeriden elindeki kocaman pastayla çıktığında dudaklarım büküldü.
"Boşu boşuna kendini hırpaladın bebeğim."
Daniel burnumu sildikten sonra Kevin yanıma gelip beni kucakladı ve masada duran pastaya ilerledi.
"U-Unuttunuz sandım."
Pastanın üstünde yedimizin olduğu bir fotoğraf duruyordu. Fotoğrafın üstünde prenses tacı gibi çikolatalar vardı. Pastanın yanında 'prenses Amelia' yazıyordu.

Üstünde '19' mumları vardı.

"Ben 19 oldum babacık."
William'a bakarak gururla söylediğimde dudaklarımı öpüp başımı okşadı.
"Mutlu 19'lara güzelim."
Mumlarımı yaktıktan sonra tepemizdeki ışıklar yandı. Daniel karşımızdaki kamerayı ayarladıktan sonra yanımıza geldi. Üfleyecekken Kenneth ağzımı tuttu.
"Dilek dile."
"Benim dileğim gerçek oldu zaten."
Elini ağzımdan uzaklaştırarak hızlıca mumlara üfledim. Arkamızda dikilen Victor pastaya uzanıp bir parçasını aldı ve yüzüme yapıştırdı.
"İyi ki doğdun güzelliğim."

Basketball DaddysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin