10.Bölüm

132 13 8
                                    

"Sebze yemeyi bırakmalıyız. Yakında yürüyen bir havuca dönüşmek istemiyorum." diye homurdandım Beatrix sebze yemeğini önüme koyduğunda.

"Yılbaşı balosuna az kaldı. Sağlıklı beslenmeliyiz." karşıma oturdu ve benim aksime mutlu bir şekilde sebze yemeğini yemeye başladı.

"Üzgünüm ama yürüyen bir kürdan olmakta istemiyorum."

"İsyancı Summer'ı sevmiyorum."

"Bende sebze yemeğini sevmiyorum. Ne hoş ikimizde bir şeyler sevmiyoruz." derin bir çekip çatalımı prasaya batırdım. Kokusu ve tadı mide bulandırıcıydı.

"Üzgünüm, bunu vücuduma yapamam."tabağı kendimden uzaklaştırdım ve temiz havayı ciğerlerime doldurdum.

"Peki, yılbaşı balosuna kimle gideceksin?" diye sordu sinsice gülümserken.

"Sanırım, Colin ile. Yani birlirsin, biz hep ikimiz gideriz." kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Bence bu sene farklı olacak." dedi tabağındaki son lokmayıda ağzına atarken.

"Öyle mi dersin?"

"Bence öyle." omuz silkti ve boş tabağını lavaboya koydu? "Michael bizi çağırıyor. Gitmek ister misin?"

"Bilmem. Sanırım olur." derin bir nefes aldım ve masadan kalkıp Beatrix'in peşine takıldım.

❁ ❁ ❁ ❁ ❁ ❁

"Hoşgeldiniz!" diye cıvıldadı Calum, bize kapıyı açtı. İçeri girdiğimizde ayakkabılarımı çözdüm ve Michael'ın büyük bir hışımla yere bıraktığı siyah çöp poşetine baktım.

"İyi misin, Michael?" diye sorduğumda üzüntülü yüz ifadesiyle bana baktı.

"Hayır iyi değilim! Bir kız yanıma gelip ponyleri bırakmalısın, bu çok çocukça dedi!"

"Bütün problem bu mu?"

"Evet."

"Tanrım Michael, şimdi seni kendine getireceğim." Beatrix, Michael'ı salona süreklemeye başlayınca Calum ve bende onların peşinden gittik. Gözlerim Luke'u aradı ve buldu. Koltukta oturmuş gitarını çalıyordu. Yavaş adımlarla yanına ilerledim ve yanındaki boş yere oturdum. Beni görünce gülümsedi. Gülümsemesi iç açıcıydı.

"Summer'a yeni yazdığınız şarkıyı çalsanıza." dedi büyük bir heyecanla Beatrix. Herkes bir yere oturdu ve Luke gitarını çalmaya başladı.

I don't even like you,

Why'd you want to go and make me feel this way?

And I don't understand what's happened,

I keep saying things I never say.

I can feel you watching even when you're nowhere to be seen,

I can feel you touching even when you're far away from me.

Tell me where you're hiding your voodoo doll 'cause I can't control myself,

I don't wanna stay, wanna run away but I'm trapped under your spell.

And it hurts in my head and my heart and my chest,

And I'm having trouble catching my breath.

Ooh.

Won't you please stop loving me to death?

I don't even see my friends no more,

'Cause I keep hanging out with you.

I don't know how you kept me up all night,Or how I got this tattoo.

I can feel you watching even when you're nowhere to be seen,

I can feel you touching even when you're far away from me.

Tell me where you're hiding your voodoo doll 'cause I can't control myself,

I don't wanna stay,wanna run away but I'm trapped under your spell.

And it hurts in my head and my heart and my chest,

And I'm having trouble catching my breath.

Ooh.

Won't you please stop loving me to death?

Every time you're near me,

Suddenly my heart begins to race.

Every time I leave,

I don't know why my heart begins to break.

Tell me where you're hiding your voodoo doll 'cause I can't control myself,

I don't wanna stay,wanna run away but I'm trapped under your spell.

And it hurts in my head and my heart and my chest,

And I'm having trouble catching my breath.

Ooh.

Won't you please stop loving me to death?

Şarkı bittiğinde ben ve Beat onları büyük bir coşkuyla alkışladık. Böyle şarkı yazabildiklerini hiç bilmiyordum. Bu harika bir şey. Onlar gerçekten muhteşemler.

"Harikaydınız. Gerçekten." dedim hayranlıkla.

"Summer haklı. Ayrıca kendisi kolay kolay şarkı beğenmez. Bu yüzden kendinizi şanslı hissetmelisiniz." dedi Beatrix. Bunun üzerine hepimiz gülmeye başladık.

"Pekala, kim benimle FIFA oynamak ister?" bu soru Michael'a aitti.

"Ben." Beatrix el kaldırdı ve Michael ile beraber televizyonun başına geçtiler. Calum ve Ashton'da kendi hallerinde takılıyorlardı. Ben ve Luke ise öylece oturuyorduk.

"Ne zamandan beri gitar çalıyorsun?" sessizliği bozan bendim. İlk defa.

"Uzun zamandan beri." gülümsedi. "İstersen sana da gösterebilirim."

"Kendimi rezil etmek istemiyorum."

"Sorun yok." dedi ve gitarı elime tutuşturdu. Hiçbir tepki vermediğimi görünce arkama geçti ve gitarı uygun bir şekilde tutmamı sağladı. "Bak, şimdi sana notları göstereceğim."

İki elinide ellerimin üzerine koydu ve notaları göstermeye başladı. Onu dinleyemiyordum çünkü şuan tenlerimiz birbiriyle temas ediyordu. Vücudumda bir elektrik akımı hissettim. Bana bunu yapabilmesinden nefret ediyorum. Beni etkisiz kılıyor. Bu iyi mi yoksa kötü mü bilmiyorum. Sadece içimden 'biz arkadaşız, sadece arkadaşız.' cümlesini geçiriyordum.

"Anladın mı?" sesle beraber irkildim.

"Neyi?" bu sorum üzerine kıkırdadı.

"Beni dinlemiyordun değil mi?"

"Hayır, dinliyordum."

"O zaman neden sorum üzerine afalladın?"

"Afallamadım sadece... dalmışım, tamam mı?" sinir kat sayım artmaya başlamıştı. Gitarı hızlıca bir kenara koydum ve koltuktan kalktım. Yaptığımız şey hiç hoş değildi. Sonuçta o başkasından hoşlanıyordu değil mi?

Yorum ve oylarınızı bekliyorum... Seviliyorsunuz... :-) :-)

Summer RainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin