4.Bölüm

144 11 5
                                    

Yazım hataları olabilir. Bu arada kısa süreliğine buralarda değilim. Bugün İstanbul'a gidiyorum ve orada bol bol dolaşacağım için burada olmayacağım. 

İyi okumalar... 

Luke ile beraber Michael ve Beatix'in yanına vardığımızda resmen kendilerinden geçmişlerdi. Boş yere gülüyor ve etrafta koşuşturmaya başlıyorlardı. 

''Hey!'' diye bağırdığımda amacım sadece dikkat çekmekti ve sanırım başarmıştım çünkü Michael ve Beatrix bana dönmüş boş boş bakıyorlardı. Ama bu kısa sürmedi çünkü yine gülmeye başladılar

''Neden içtikleri hakkında bir fikrin var mı?'' diye fısıldadım Luke'un kulağına.

''Hayır, ama sadece keyiften içmiş olabilirler.'' omuz silkti.

''Zekana hayranım, Luke. Bunu ben bile tahmin edemezdim.'' gözlerimi devirdim ve Beatirx'e ilerledim. Yanına vardığımda kolunu tuttum ve onu sürüklermeye başladım. Neden bir bara gidip içmemişlerdi ki? 

''Summer, dur. Beni nereye götürüyorsun?'' mızmızlanmaya başlamıştı. Topuklarını kuma bastırdı ve onu peşimden sürüklememi engelledi.

''Eve. Hani bizim bir evimez var. İçinde hiç içki olmayan bir ev. Böyle şeyler yapamayacağın bir yer hani.'' dedim her cümlemi vurgulayarak.

''Onu biliyorum, şapşal.'' tekrar gülmeye başladı. Sanırım bu gece hiç bitmeyecek. Agh! ''Sadece gitmeyeceğim. Michael beni eve bırakır. Sen git.'' 

Kollarımı göğsümde kavuşturdum.

''Beatrix, bu halde eve tek parça gelebileceğini sanmıyorum.'' 

''Olsun, yinede eğlenmeyi tercih ediyorum. Sen gidip uyuyabilirsin. Ben yetişkin bir insan olarak eğleneceğim.''

''Bu tavrından nefret ettiğimi söylemiş miydim Beatrix?'' 

''Hayır.''

''O zaman şimdi söylemiş oldum.'' tekrar kolundan tuttum ve onu sürüklemeye devam ettim. ''Hem evde de eğleniriz. Sen dert etme, canım.''

❁ ❁ ❁ ❁ ❁ ❁

Taksiciye parasını ödedikten sonra Beatrix'e yardım ettim. Böylece taksiden daha hızlı inebildik. Çünkü Beat'ın taksiden inmeye niyeti bile yoktu.

Evin önüne geldiğimizde paspasın altından anahtarı aldım ve kapıyı açıp, Beat'ı içeri soktum. Hızlıca ayakkabılarımı çıkartıp Beatrix'e baktım. Yoktu. Sadece birkaç saniye gözümü ondan almıştım ve şimdi ise ortada yoktu.

''Beatrix?'' uzun koridor boyunca yürüdüm ve banyodan sesler geldiğini duydum. ''Beat, iyi misin?'' 

Telaşlanmıştım çünkü kapı kilitliydi. 

''İyiyim sadece-.'' dedi ve yine ses kesildi. 

''Kusuyor musun?'' dedim o görmesede yüzümü ekşiterek. İçerden söylediğimi doğruladığına dair bir ses geldiğinde derin bir nefes aldım. 

''Hala sarhoş musun?''

''Biraz.'' sesi kötü geliyordu.

''Ben kahve yapacağım. İşin bittiğinde mutfağa gel.'' dedim ve yavaş adımlarla mutfağa ilerledim. Hala onu orada yalnız başına bırakma konusunda şüpheliydim. Sonuçta tam ayılmamıştı ve kendine zarar verebilirdi. Neyse ki, yarın bunları hatırlamayacak. 

Kahvelerimizi yapıp masaya geçtiğimde (Yazar notu: Türk usulü kahve değil, buradaki kahveden kastı nescafe.) parmaklarımla ritim tutmaya başladım. Hala gelmemişti ve ben onu daha çok merak ediyordum. Birden oturduğum yerden kalktım ve merakıma yenik düşüp koridora ilerledim. O sırada banyodan çıktı ve bakışları benimle buluştu.

Summer RainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin