(Multiye koyduğum şarkı ile beraber dinleyebilirsiniz...) Şarkı yağmur efektli.
Luke'un ağzından...
Haziran ayının sonuna doğru Summer ile geçmişte sıkça gittiğimiz tepeye çıktık. Güneş batmaya başlamıştı bile ve etraftaki çimler bu uzun süreç içerisinde uzamıştı. Kısacası her şey aynıydı, fakat tek bir şey farklıydı.
Summer tekerlekli sandalyedeydi.
Hafıza kaybı onun sadece anılarını değil, fiziksel hareketlerini de unutmasına neden oluyordu. Doktor sadece yürümeyi değil, yakın zamanda konuşmayı da unutabileceğini söyledi.
Aynı gün doktora, Summer odadan çıktıktan sonra şu soruyu sordum, "O ölecek?"
Doktorda bana, "Bir gün derin bir uykuya dalacak ve bir daha asla uyanamayacak. Çünkü bilinci tamamen kapanmış olacak." dedi. Ve ben bunu sorduğuma pişman olmuştum. Çünkü böyle bir şeyin olmasına hazır değildim.
Zaten soruyu da sırf her şeye hazırlıklı olabilmek için sormuştum. Ama böyle bir şeyin olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Yardım etmemi ister misin?"
"Sağol, ben hallederim." zar-zor sandalyesinden kalkarak yere serdiğim kare desenli mavi örtünün üzerine uzandı. Bende aklımdakileri zihnimin en karanlık köşesine ittim ve onun yanına uzandım.
Gökyüzü kararmaya ve yıldız çıkmaya başlamıştı. Etrafı aydınlatan tek şey biraz ötemizdeki sokak lambasıydı.
"Luke?"
"Efendim?"
"Biz nasıl tanıştık?" bu soru göğsüme bir ağırlık inmiş gibi hissettirdi. Her şeyi unutabilirdi, ama bunu unutması canımı yakıyordu.
"Doğum günümde Lunaparkta eğleniyorduk. Yani bizimkilerle. Aslında bana göre her şey çok sıkıcı geliyordu ve oradan biraz uzaklaşmak istedim. Daha sonra birden kendimi yerde, senide üstümde buldum." ona dönüp gözlerine baktım. Gecenin karanlığında bile onun yüz hatlarını ayırt edebiliyordum. "İşin garip tarafı penguen kostümü giyiyor olmandı."
"Üzgünüm, Luke."
"Ne için?"
"Lanet olsun ki, hiçbir şeyi hatırlamıyorum ve bunun seni her saniye daha da çok yıktığını görüyorum ve ben-" cümlesini bitirmesine izin vermeden onu öptüm. Bu çok değişik hissettirmişti. Bunun son öpücüğümüz olduğunu biliyordum ve işte garip olan da buydu.
Ondan ayrıldım ve küçük bedenini kollarım arasına aldım. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Summer'dan hiç ses gelmeyince ben konuşmaya karar verdim.
"Summer?"
"Hı?
"Uyuma lütfen." bugün sürekli uyumak istiyordu ve ben buna engel olmaya çalışıyordum.
"Neden?" diye sorduğunda ona sunacak ve dikkatini çekebilecek bir konu aramaya çalıştım.
"Grubu bırakmaya karar verdim. Sen öldükten sonra hayattan kopmuş olacağım zaten."
"Öleceğimi kabullenmene sevindim, Luke. Ama bunu yapamazsın. Kendine haksızlık etmeni istemiyorum." elimi tutup parmaklarımla oynamaya başladı.
"Sensiz yapamam Summer."
"Bir çaresini buluruz." dedi. "Tanrı beni tekrar başka bir bedende dünyaya gönderdiğinde, yine aynı yerde ve yine aynı kostümle sana çarparım."
"Ve bende sana yeniden aynı şekilde aşık olurum."
Gözünden bir damla yaş düştüğünde, bunun sebebi olmak hiçte iyi hissettirmemişti.
Gülümsedi ve gözlerimin içine baktı.
"Bana bir söz vermeni istiyorum. Ben seni unutsam bile sen beni unutma, olur mu?"
"Sana söz veriyorum. Seni asla unutmayacağım."
"Şimdi uyuyabilir miyim?" diye mırıldandı. Bugün neden bu kadar çok uyumak istediği belliydi. Artık son noktaya gelmiştik ve sanırım bitmesi gerekiyordu. En azından ona bir söz vermiştim ve bunu tutacaktım.
"Tabii ki." kollarımla onu daha sıkı kavradım ve alnına minik bir öpücük kondurdum. O ise çoktan uykuya dalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Summer Rain
Fiksi PenggemarAşkı ararken yağmura yakalanmanın hikayesi... Bu kitap kendi şahsıma aittir ve benim iznim olmadan başka bir sitede yayınlanamaz.Tüm Hakları Saklıdır. ®