Hey selam.. :) Bölüm biraz gecikti, üzgünüz.. Ama yine de güzel bir bölümle tekrardan buradayız. Umarız beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın.. İyi okumalar.. <3
O...o buradaydı. Güneş karşısında en yakın arkadaşı Eylül'ü görünce tam anlamıyla mal oldu. Birden histerik bir şekilde kahkaha atmaya başladı. Daha sonra ifadesiz kaldı. Ve en sonunda kaşlarını çatarak Eylül'e tokat attı. Kısa bir süre duraksadıktan sonra ona yaklaşıp sıkıca sarıldı.
İki arkadaş sanki yıllardır birbirlerinin özlemini çekiyormuş gibi sarılıyorlardı. İkisinin de yüzünde kocaman gülümsemeleri vardı.
Salondakiler Güneş'in ruh değişimini izlerken şekilden şekle girmişlerdi. Rüzgar ise şaşkınlıkla ayağa kalkmıştı. Gözlerine inanamıyordu. Kızlar sonunda birbirlerinden ayrıldıktan sonra Güneş bu sefer de ağlamaya başladı. Gözyaşlarının arasından karşısındaki çaresiz, üzgün ve dolu gözlerle bakan arkadaşına,
" Neden gittin? Neden haber vermedin?" dedi. Cevap beklerken aynı zamanda onu süzüyordu. Eylül... berbat görünüyordu. Yüzü çökmüş, göz altları morarmış, daha da zayıflamış.. Her zamanki süslü, kendine bakan Eylül gitmiş yerine başka biri gelmiş gibiydi.
Güneş daha fazla bakamadı arkadaşına yoksa yavaş yavaş dinen gözyaşları tekrardan Güneş'i esir alacaktı. Arkadaşına her ne kadar da kızgın, dargın ve sinirli olsa da dayanamadı ve tekrardan ona sıkıca sarılıp içeriye çekti. Kapıyı kapattıktan sonra,
" Rüzgar seni gördüğüne çok sevinecek. Herkes seni bekliyordu " diye kulağına doğru fısıldadı. Salona döndüklerinde herkes onlara bakıyordu.
Burç ise ayrı kafadaydı. Şaşkın ve korkmuş bakışlarını Güneş'e sabitlemişti. Onun ani ruh değişiminin geçtiğini ve burukça da olsa gülümsediğini gördü.
Toprak hızla yerinden kalktı ve koşar adımlarla Eylül'ün yanına gelip ona sımsıkı sarıldı. Artık ne kadar sıktıysa Eylül acıdan inlediğinde özür dileyerek ayrıldı. Her ne kadar başta birbirlerinden hoşlanmamış olsalar da bu kucaklaşma her şeyi kanıtlıyordu.
Eylül salondaki diğer kişilere baktığında gözleri bir kişide takılı kaldı. Rüzgar, tam anlamıyla... dağılmıştı. Uykusuz ve yorgun olduğu morarmış gözaltlarından belli oluyordu. Az da olsa zayıflamıştı. Elmacık kemikleri daha da belirginleşmişti.
Eylül kendine kelime dağarcığında bile olmayan küfürleri savurdu. Gözyaşlarını geri gönderip Rüzgar'a doğru ilerledi. Çok yakın duruyorlardı. Eylül tam sarılmak için hamle yapacakken Rüzgar geriye doğru bir adım atarak hızla salondan uzaklaştı ve kapıyı sertçe çarparak evden çıktı. Eylül kapının sesiyle yerinden sıçradı. Bir damla yaş gözlerinden aktı. Salondaki herkes şaşkın bir şekilde donup kalmıştı.
Eylül ağlamaya başladığında aynı zamanda küfür etmeye de devam ediyordu. Güneş hızla arkadaşına sarıldı ve koltuğa oturttu. Onu sakinleştirmeye çalıştı.
Rüzgar kendini dışarı atar atmaz soğuk bir rüzgar bütün vücudunu yalayıp geçti. Derin bir nefes aldı ve sahile doğru yürüdü. Kayalıklara oturduğunda ona hala kırgın olduğunu düşündü. Ama hala onu deliler gibi seviyordu.
Okulun başından beri onu izliyordu. Hep Güneş ile geziyorlardı. Hatta bir gün onları takip etmişti. Kızları gittikleri sinemaya kadar takip edip seçtikleri komedi filmine girmişti. Ama izlediği şey film değil Eylül'dü. Daha sonra bir pizzacıya gitmişlerdi. Birbirlerine sürekli bir şeyler anlatıp gülmüşlerdi. Rüzgar'ın aklına Eylül'ün gülümsemesi gelince dudakları kıvrıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Hayal Tek Gerçek
Teen FictionHiçbir ilişkileri normal olmayan ve değişken ruh hallerine sahip olan 5 kızın gelecek hayalleri uğruna verdikleri savaşı anlatacağız size. Hayat kolay değildir ve bu kızlar için de kolay olmayacaktır. - Hayat bir sürprizler serisidir. Öyle olmasaydı...