Bölüm 11

202 9 0
                                    

Heyyy, selamm… :) Baya uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Oylamayı unutmayın. Keyifli  okumalarrr… :) Multide Rüzgar’ın anneannesi var… :)

 

Eylül, kapı yumruklandıkça stres oluyor, daha da çok korkup geri geri gidiyordu. Güneş, Eylül’ün neler hissettiğini anlayıp sırtını sıvazladı.

‘’ Sakin ol. Ben yardım edeceğim’’ dedi. Eylül’ü karşısına alarak,

‘’ Kapıyı sen açacaksın’’ dedi. Güneş her ihtimale karşı yanına aldığı silahı belinden çıkararak,

‘’ Ben de kapının yanında tetikte bekleyeceğim’’ dedi. Eylül silahı görünce korksa da planı uygulamak zorundaydılar. Eylül kapıyı açtığında karşısında gördüğü yüzle buz kesmişti. Kesik kesik ‘’ Rüzgar??’’’ demişti. Güneş silahını indirip derin bir nefes verdi. Rüzgar o panikle direkt Eylül’e sarılıp kokusunu içine çekerek,

‘’ Güneş haber verir vermez gelmeye çalıştım. Çok korkuttun beni, iyisin değil mi?’’ dedi. Eylül’de şaşkınlığını üzerinden atarak Rüzgar’a sarıldı ve

‘’ Sen de beni çok korkuttun’’  dedi. Rüzgar,

‘’ Peki anlar bakalım ne oldu? Güneş biraz bahsetti ama tam anlamadım’’ dedi. Eylül kısaca konuyu anlattıktan sonra Rüzgar Eylül’e onu ve annesini bir yere götüreceğini söyledi.

‘’ Birkaç gün bir yerde kalacağız, çantalarınızı hazırlayın.’’ Eylül ‘’ Tamam’’ diyerek Burçin ile beraber çanta hazırlamak için yukarıya çıktı. Bu sırada Güneş, Toprak, Aras ve Rüzgar plan yapmaya başladılar. Rüzgar, Eylül’ü bir kasabaya, anneannesinin yanına götüreceğini söyledi. Toprak ise,

‘’ O zaman biz üçümüz de burada kalalım’’ dedi. O sırada çantaları hazırlayan Eylül, annesini arayarak durumdan bahsetti ve onu işyerinden alacaklarını söyledi. Eylül herkesle vedalaştıktan sonra Burçin ile beraber Rüzgar’ın arabasına doğru yöneldiler. Eylül yolculuğun kaç saat süreceğini sordu. Rüzgar,

‘’ 3 saat sürecek. Biraz uzak bir yere gidiyoruz’’ dedi. Eylül aldığı derin nefesi üfleyerek dışarı verdi. Annesini alelacele işyerinden aldıktan sonra yola koyuldular. Akşamın karanlığı yaklaşırken Eylül arabanın camından uzun ve düz yollara umutsuzca bakıyordu. Aklından geçen o kadar fazla şey vardı ki… Ne hissedeceğini bilmediği gibi duygularını da kontrol altına almak zorundaydı. Şunu çok iyi biliyordu ki ; panik olduğu zaman hata yapacak, yaptığı hatanın bedelini tek başına ödemeyecekti. Korkmaması gerekiyordu, korktuğu zaman düzgün düşünemiyordu. Aptal aşık moduna girmemesi gerekiyordu. Annesi varken bunu yapamazdı zaten ama Rüzgar’la zaman geçirmek, onun tarafından sahiplenilme duygusu kalbinin ritmini arttırarak bozarken yanaklarının pembeleşmesiyle mutlu olduğunu hissetti. Gülümsedi. Ancak annesinin,

‘’ Eylül bana bir açıklama yapar mısın? Nereye gidiyoruz? Yanındaki kim?’’ bir anda gelen bu soru bombardımanı, gülümsemesinin yerin dibine saklanmasına neden oldu. Eylül, Rüzgar’ı tanıttıktan sonra arabanın içinde derin bir sessizlik oldu. Işıl Hanım (Eylül’ün annesi) Rüzgar’ın günahını aldığını fark edecek ki ona sorular sorarak ortamı yumuşatmaya çabaladı. Eve geldiklerinde Rüzgar kafasını çevirip Eylül’e geldiklerini söyleyecekti ki şirinenin masum yüzüyle karşılaştı. Işıl Hanım arabadan inip kapıyı biraz sert kapattı. Rüzgar, Eylül’ün masumluğuna usul usul gülümserken kapının kapanması, Eylül’ün sıçrayarak bir kabustan uyanmasıyla eş zamanlı oldu. Kabustan çığlıklarla uyandı şirine. Çok korkmuş belli.. Öyle korkup uyanınca Rüzgar ile aptal aptal bakıştılar, ardından sarıldılar.

5 Hayal Tek GerçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin