Uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayız. Sizlere bir haberimiz var; yazarlarımızı arasında oluşan bazı kişisel problemler sebebiyle iki yazarımız ayrıldı. Yeni yazarımız @bestecapar artık iki kişi devam edeceğiz. Hikaye hakkında şikayet veya öneriniz varsa lütfen bize bildirin. Romantik bir bölüm oldu iyi okumalar...
Kızlar Eylül'ün sakarlıklarını temizlediler ve bütün ekip koltuklara yığılıp kaldılar. Yarım saat sonra hepsi yavaş yavaş mayışmaya başlamıştı. Kaan kalkıp arkadaşlarını ve Toprak'ı dürtükledi, evlerine gitmek üzere Eylüllerden ayrıldılar.
Burç, koltukta mayışmış Güneş ve Burçin'i gördükten sonra artık eve dönme vaktinin geldiğini anlamıştı. Yukarı kata çıktı ve Eylül'ün kapısını tıklattı. Kısa süre sonra karşısında homurdanan Rüzgar'ı gördü. Burç'un suratında piçimsi bir gülümseme belirdikten sonra,
'' Böldüm ama, ben kızları götürüyorum. Ev boş, size kolay ge..'' diyemeden karnına yediği yumruk sonrası küfürler eşliğinde kahkahalarla aşağıya indi. Kızların sızmış olduğunu gördü, zar zor uyandırarak ayağa kaldırdı ve kollarına girdi. Sallana sallana arabaya gittiler. Burçin'i bıraktıktan sonra, arada sırada gözleriyle Güneş'i kontrol ederek eve sürdü.
Park yerine girdikten sonra arabada bir sessizlik oluştu. Burç'un derin ve gökyüzü gibi masmavi bakışlarını üzerinde hisseden Güneş, kafasını eğdi ve ilk hamleyi yaparak arabadan inip hızlı adımlarla evine ilerledi. Burç Güneş'in bu hareketine karşı gülümsedi ve başını direksiyona yaslayıp bugünkü öpüşmelerini düşündü.
Bu olaylar olurken Eylül'ün odasında durumlar çok farklıydı. Rüzgar, Eylül'ü temizledikten sonra bir sakarlık daha çıkmasın diye kucaklayarak yatağına yatırdı. Eylül'ün bu saf güzelliğine dayanamayan Rüzgar, yanına uzandı ve sevdiceğini kollarının arasına aldı. Eylül uzanıp Rüzgar'ın elmacık kemiklerini öperek,
'' Teşekkür ederim'' diye fısıldadı. Rüzgar ise onun mis kokan boynun öperek karşılık verdi. Kafasını yavaşça yukarı kaldırdığında nefesleri birbirine karıştı ve sertçe Eylül'ün dudaklarına yapıştı. Öpüşme derinleşirken, Rüzgar Eylül'ün üzerine çıktı ve ellerini kızın bacaklarına koydu.
Elleri yavaş yavaş özlemle yukarı tırmanırken aniden odanın kapısı tıklatıldı. Eylül'ün dudaklarına son kez öpücük kondurup küfür ederek kalktı ve kapıya ilerledi. Burç'u yolladıktan sonra şirinesinin yanında döndü ve beraber uyudular.
-3 gün sonra-
Herkes monoton hayatına devam ederken, Güneş evde kös kös oturup Burç'un son bakışlarını düşünüyordu. Her şeyin farkındaydı ama bir türlü cesaretini toplayamıyordu. Uzun bir oflama seansı sırasında kapı çaldı. Bir umut Burç sanarak kapıya seke seke gitti. Kapıyı açtığında karşısında süslü bir Toprak gördü ve yüzü düştü.
'' Bu suratının hali ne, sen evine gelenleri böyle mi karşılıyorsun?'' Güneş dil çıkarıp ayaklarını sürte sürte içeri yürüdü. Toprak kapıyı kapatıp peşinden gittiğinde Güneş'in oturmasına izin vermeden kolundan tuttuğu gibi odasına sürükledi. Güneş'in soru yağmuru başlamadan Toprak konuşmaya başladı.
'' Hazırlan eğlenmeye gidiyoruz.'' Güneş buna karşılık gözlerini devirdiğinde Toprak bunu yapacağını tahmin ettiği için dolaba yöneldi ve seçtiği en abartılı kıyafetleri arkasındaki Güneş'e fırlattı. Güneş,
'' İğrençsin'' diye çığlık atarak Toprak'ı yatağa oturttu. Dolabın önünde kısa bir bekleyişten sonra dizleri yırtık bir kot ve kuru afalı bir tişört giyerek, spor ayakkabılarını ayağında geçirdi. Toprak'a dönerek,
'' Hadi'' dedi. Toprak, fazla üstelerse olacakları bildiğinden bir şey demedi ve evden çıkıp arabaya ilerlediler.
Bara geldiklerinde en köşedeki masalardan birine oturup birer içki sipariş ettiler. Toprak denediği yeni içkiler sonucunda kısa sürede kafayı bulmuştu. Güneş ise sarhoşluğa ramak kala kendini frenleyebilmişti.
Fazla zaman geçmeden, Toprak yanına gelen kumral çocukla öyle derin bir sohbete dalmıştı ki kendisini izleyen Kaan'ın farkında değildi.
Kaan, Burç'un düşünceli halini görünce onu bara getirmişti. Burç'a çaktırmadan gördüğü kişinin Toprak olduğundan emin olmak için masaya doğru ilerledi. Masadakilerin Toprak ve Güneş olduğunu gördüğünden burnundan soluyarak kumral çocuğu oradan uzaklaştırdı.
Karşısında Kaan'ı gören Toprak şaşkınlıktan kalakaldı. Kaan tepki vermeyerek ikisinin de kollarından tutup Burç'un yanına sürükledi. Bu sırada Güneş' e Toprak'ın evinin adresini sormuştu. Güneş zor da olsa adresi verebilmişti.
Burç karşısında Güneş'i o halde görünce içkisini püskürttü. Burç, Güneş'e sinirli ve meraklı bir şekilde bakarken Kaan, bardaki müzik sesinden dolayı kulağına eğilip,
'' Abi kızlar kafayı bulmuşlar, Güneş sende. Ben Toprak'ı başına bir şey gelmeden evine bırakayım. Sen de açıl artık!'' diye bağırdı ve Toprak ile dışarıya doğru ilerlediler. Bu sırada alkolden sersemleyen Güneş, hıçkırarak bar sandalyesine oturmaya çalışırken bir anda yalpaladı ve Burç'un üzerine düştü. Burç, refleksleri sağolsun bir anda kendini Güneş'e sarılırken bulmuştu. Hemen pozisyonlarını düzeltip, Güneş'in kolunu sinirle tuttu ve bardan çıkardı.
Onu öyle görmeye dayanamamıştı ve artık harekete geçmesi gerektiğinin farkındaydı. Burç, Güneş'i arabaya bindirip kemerini taktıktan sonra sürücü koltuğuna geçti. Arabayı sürmeye başladığında birden Güneş'in hıçkırıklarını duydu. Kafasını çevirdiğinden onun ağladığını gördü ve hemen ani bir frenle arabayı kenara çekti. Güneş'in çenesinden tutup kendine çevirdi ve gözlerini pörtleterek merak içersindi,
'' Ne oldu?'' diye sordu. Kocaman masmavi gözlerle karşı karşıya gelen Güneş tekrar ağlamaya başladı ve hıçkırıkları arasında,
'' Gözlerin çok güzel'' diye mırıldandı. Burç buna karşı gülümsedi ve alnını Güneş'in alnına yasladı. Güneş birden kendini çekti ve sakince konulmaya başladı.
'' Ben...ben seni çözemiyorum. Bir gün beni öpüyorsun, bir gün sevdiğini söylüyorsun, başka bir gün azarlıyorsun, kavga ediyorsun. Ne hissedeceğimi şaşırdım. Bu belirsizliğine bir son ver yalvarırım!'' dedikten sonra kafasını Burç'un omzuna gömdü ve şiddetli bir şekilde hıçkırarak ağlamaya başladı. Burç, içinden kendine güzelce sövdükten sonra başını Güneş'in başına yasladı. Kokusunu içine çektikten sonra saçlarına bir öpücük kondurup,
'' Seni bir yere götüreceğim'' dedi. Sessiz geçen bir yolculuk sonrası Güneş kendini...uçurumun kenarında buldu.
'' Burada ne işimiz var?'' diye sorduğunda aldığı cevap kapının kapanma sesiydi. Burç'un arkasından arabadan indi. Peşinden gittiğinde onun uçurumun kenarına oturduğunu gördü ve tereddüt etmeden yanına oturdu. Günün ilk ışıklarıyla oluşan sessizlikte Burç, Güneş'e döndü. Bunu fark eden Güneş de Burç'a döndü.
Burç, Güneş'in yüzünü avuçlarının arasına alarak okşamaya başladı. Güneş'in gözleri Burç'un dudaklarına kilitlendiğinde o bunu fark etmesin diye gözlerini kapattı. Burç onun bu masumluğuna dayanamayarak dudaklarına yapıştı. Güneş bir süre karşılık verdi ama suratına çarpan sert rüzgar onun ayrılmasına yardımcı oldu ve kendini geri çekti.
'' Ben...anlamıyorum'' diye mırıldandı. Buna karşılık Burç iç çekerek konuşmaya başladı.
'' Özür dilerim. Bunu öncelikle kendime inandırmam gerekiyordu. Artık ben eminim Güneş. Bundan sona sadece benim hayatımı aydınlatmanı istiyorum. Senin dünyan ben olmak istiyorum. Benim Güneş'im olur musun?..''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Hayal Tek Gerçek
Teen FictionHiçbir ilişkileri normal olmayan ve değişken ruh hallerine sahip olan 5 kızın gelecek hayalleri uğruna verdikleri savaşı anlatacağız size. Hayat kolay değildir ve bu kızlar için de kolay olmayacaktır. - Hayat bir sürprizler serisidir. Öyle olmasaydı...