Bölüm 14

147 6 0
                                    

Heyy gençler!! Nasılsınız? Uzun bir bölüm oldu ve açıkçası biz yazarken çok eğlendik. Umarız siz de okurken eğlenirsiniz...  Multide yakışıklı sarışınımız Burç var.. Keyifli okumalar :) Oy vermeyi unutmayınnn... <3

Güneş sabah kalktığında kendini baya yorgun hissediyordu. Kalkıp ılık bir duş aldı. Bugün okul vardı. Kahretsin!

Üzerine siyah dar pantolonunu, beyaz V yaka tişörtünü ve koyu yeşil hırkasını geçirdi. Saçlarını düzleştirdi daha sonra catlerini ayağına geçirip çantasını aldı. Bordo montunu da alıp salona indi.

Annesi ve babası sabah erkenden çıktığından kahvaltı yapmadan evden çıktı. İlk defa okula erken gidecekti. Yolda atıştırırım diye düşündü. Montunu giyip evden çıktı.

Aşağı kata, Eylüllerin dairesine ilerledi. Kapıyı iki kere çalmasına rağmen açan olmadı. Eylül'e onu okulda beklediğine dair mesaj attıktan sonra apartmandan çıktı. Okula yürüyerek gitmeyi tercih etmişti.

Okula vardığında direk kafeteryaya yöneldi. Burçin ve Rüzgar'ı masada otururken gördü. Burçin'in yanında sınıf arkadaşı vardı. Büyük ihtimalle matematik sorusunu çözememişti ve Burçin'e sormuştu.

Onlar soruya kafa patlatırken Güneş, Rüzgar'ın yanındaki sandalyeye kendini attı. Yorulmuştu. Eylül'ün şimdiye burda olması  gerekiyordu. Rüzgar bıkmış bir şekilde telefonuyla uğraşıyordu. Güneş montunu ve çantasını masaya koyup Rüzgar'a ne olduğunu sordu. Rüzgar üzgün bir şekilde,

" Eylül, telefonuna cevap vermiyor. Telefonu kapalı!" dedi. Güneş,

" Sabah aradığımda telefonu kapalıydı. Belki uyuya kalmıştır şirinemiz" dedi. Rüzgar ofladığı sırada Burçin'in yanındaki kız teşekkür ederek masadan uzaklaştı. Burçin,

" Ben de haber alamadım. Ama endişelenmeyin. Gelir birazdan" dedi. Ama Rüzgar'ın içi hiç rahat değildi. Güneş belli etmese de bir terslik olduğunun farkındaydı.

Öğle ziline kadar beklediler. Rüzgar artık yerinde duramıyordu. Kızları kafeteryada görünce yanlarına koşar adım ilerledi. Toprak bugün hasta hissettiği için okula gelmemişti. Rüzgar artık isyan modundaydı.

Eylül'ü ve annesini tekrar aramalarında rağmen telefonları halen kapalıydı. Güneş sinirlenmeye başlamıştı artık.

Aklına apartmanın kapıcısını aramak geldi. Hemen numarayı tuşladı ve Eylül'ü görüp görmediğini sordu. Aldığı cevap Güneş'in nefesinin kesilmesine neden oldu.

" Sabah daha güneş doğmadan annesi ve yanında bir erkekle apartmandan hızlıca çıktılar. Durmadan arkalarını kontrol ediyorlardı. Sonra taksiye binip uzaklaştılar."

Adam o kadar sesli konuşmuştu ki Rüzgar ve Burçin bile duymuştu. Güneş girdiği şoktan çıkınca montunu ve çantasını alıp birden koşmaya başladı. Arkasında da Rüzgar... Burçin her ne kadar endişelense de okulda kalması gerektiğini biliyordu.

Güneş o anlık korku ve panikle koşarken patadana diye biriyle çarpıştı. O kadar sert çarpmıştı ki çocuğun onu tutmak için kalkan eli havada kaldı. Güneş yere düştü... Sinirinden ağlamaya başlayan Güneş ' Eylül...' diye mırıldanmaya başladı. Çarptığı sarışın çocuk onu kaldırdı.

Gözyaşlarından dolayı ne yaptığının farkında olmayan Güneş, karşısındaki mavi gözlere baktığında midesinde bir hareketlilik oldu. Kendini toparladı ve çocuktan özür diledi. Rüzgar'ın yardımıyla arabasına doğru ilerlediler.

Çarpışmanın etkisiyle Eylül ile beraber aldığı ve ikisinde de olan bilekliği düşürdüğünün farkına varmadı şaşkın kızımız. Ama çarptığı yakışıklı sarışın bilekliği görmüştü ve ortak dersi olan bu kıza vermek üzere almıştı. Kaybetmemek için koluna geçirdi.

5 Hayal Tek GerçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin