Parmaklarımın üstüne değen dudaklarını geri çekmedi. Onun yerine dudaklarını narince daha çok bastırdı. Aramızda bir milim bile kalmamıştı.
Gözleri kapalıydı. Beni öpmeye çalışmıştı. Dudaklarını dudaklarımdan engelleyen aramıza koyduğum parmaklarım olmuştu. Beni öpmesine izin veremezdim ve dudaklarımı parmaklarımla kapatmıştım. Hızlı refleksime rağmen kendisini geri çekmemişti.
Son bir defa parmaklarımı öperek dudaklarını geri çekti ve alnını alnıma dayadı. Hissizleşmiş gibiydim. Her şey yavaş çekimdeymiş gibi geliyordu. Ne oluyordu böyle?
Bütün var olan güçümü topladım ve onu sert bir şekilde göğüsünden ittim. Hazırsız yakalandığı için bir kaç adım geriledi ve beni tutan ellerinden kurtuldum.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Diyerek bağırdım ama sesimin titremesine engel olamamıştım. Yaslandığım arabadan çekilerek bir kaç adım geriledim ve aramıza iki metrelik bir mesafe koydum. O da kendi yaptıklarını sanki yeni idrak etmış gibi şaşkındı. Baş parmağını alt dudağına götürüp sürttü ve gülerek kahverengi gözlerini bana çevirdi. "Hastamısın niye gülüyorsun?! Ne yaptığının farkında mısın?"
Gülmeyi bıraktı ama dudaklarındaki gülümseme hala silinmemişti. Tam yine konuşacaktım ki arkasındaki Kumsal'ı gördüm. Yüz ifadesinden olanları gördüğü belliydi. Şaşırmış ama bir o kadar üzgün gözlerle bize bakıyordu.
Şimdi oyun oynamak benim sıramdı. Onun Kumsal'ın dahil ettiği oyununu ifşa edeceğim ve Kumsal'ın gözünü açacağım.
"Bak, benim için geldin buraya. Bana yakın olmak için Kumsal'ı kullanıyorsun," bu sefer sesim gür ve emin çıkmıştı. Kumsal'ın bizden bir kaç metre uzak olmasına rağmen beni gayet iyi duyabildiğini biliyordum. Alaz ağa gülümsemeyi bırakmıştı ve konuşmaya başladı.
"Yani?" Aptal.
"Yanisi, ondan uzak dur ve bana yaklaşmak için onu kullanma. O çok iyi niyetli bir insan ve çabuk kanar. Ondan uzak dur ve küçük oyunlarına onu dahil etme!" Alaz ağa gözlerimin içine bakarak bana doğru bir adım attı. Bende hemen geri bir adım atarak kollarımı kaldırarak dursun diye işaret verdim. "Sakın! Sakın bir daha bana yaklaşma! Bu yaptığını asla affetmeyeceğim."
"Neyi? Seni öptüğünü için mi?"
"Öpmedin!" Sesim yüksek çıkmıştı. "Asla beni öpmene izin vermem."
"Emin misin?" Sesi sakın ama oldukça ürkütücü çıkıyordu.
"Şerefsizsin! Zaten sevgilisi olan bir kıza göz koydun ve onun isteği ve izni olmadan ona yaklaşıyorsun. Söyle bana, hiç insan adabı görmedin mi sen?" Ağır sözlerimin altında kalamayacağını biliyordum ve öfkeyle ateşlenen gözleri beni korkutuyordu.
"Sana sözüm olsun ondan yakında ayrılacaksın! Sen bana aitsin!" Dedi öfkeyle. "Ve eninde sonunda benim olduğunda anlayacaksın."
"Peki bunu nasıl becereceksin?" Diye sordum. Affalamıştı, bu soruyu beklemiyordu.
"Merak etme yakında görürsün."
"Peki, bunu Kumsal'ı kullanarak mı başaracağın?" Kendimden emin konuşuyordum başımı dik tutarak.
"Gerekirse," dedi.
Bingo. Alayla sırıttım ve hala arkasında duran Kumsal'a baktım. Gözleri sulanmıştı, ona acısam da bu gerçeği bilmesi lazımdı. Alaz ağa bencil bir insandı ve amacına ulaşmak için herkesi kullanırdı. Bunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Teen Fiction"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...