Daha sabır edemediğim için sandalyeden kalktım ve camdan dışarıya bakmak için, cama doğru yürüdüm. İçimdeki korku tarif edilemez bir durumdaydı şu an. Berdele gelin gitmek istemiyordum. Hepsi kuzenim olacak Murat'ın suçuydu! Git kız kaçır, bir haftadır saklan ama sonra? Yakalan. Tabii onun kız kardeşi yok ya, bedel bize patlasın.
İçimde bir üzüntü girdi, çünkü ben Murat'ı seviyordum. Hem de kardeşim gibi. Onun ölümünü düşünemiyorum bile.
Ya o ve kaçtığı kız ölecekti, ya da yine yürek yakan bir berdel olacaktı ve tabii ki ikinci seçenek oldu. Kaçtığı kızın yani şimdiki karısının abisi kardeşine kıyamadığı için kendini feda etti.
Murat'ın kız kardeşi olmadığı için, baba taraftan bir kız gidecekti. Şimdi sadece bir telefon araması bekliyorduk ve o adamın seçtiği kızın adı amcamın ağzından dökülmesini. Yedi kız içinden seçecekti ve ben onlardan biriydim. Sanki domates seçiyor ya!
İçimde bir kötü his vardı. Korkuyordum. Hayatımın mahvolmasından korkuyordum. Daha yeni üniversiteye başladım ve ben Mardin'de yaşayamazdım. İzmir'de büyüdüm ve orayı seviyordum Mardin'den daha çok. Mardin'i ve geleneksellerini sevmiyordum aynı babam gibi. Onun için zaten burada yaşamıyoruz ve hiç ziyarete gelmiyorduk.
Düşüncelerimi bozan şey telefonun çalması oldu. Heyecan ve korkuyla amcama döndüm. Kuzenlerimin yüzüne baktığımda onların yüz ifadelerinde korku doluydu.
Amcam telefonu kapatınca gözlerinin içine baktım ve benim adımı söylemesin diye içimden dua ediyordum.
"Güneş," diye dökülü verdi bir anda ağzından. İçimde tutuğum nefesimi dışarıya bıraktım. İçim rahatladığı için gözlerimi kapadım ve binlerce şükür ettim, ama bunu bozan hıçkırık sesler oldu.
Şimdi ne yapacağımı bilmiyordum. Hem seviniyordum hem de üzülüyordum. Ben berdele gelin gitmiyordum, ama biricik kuzenim gidiyordu. Herkes onun yanında ve teselli ediyordu. Diğer kuzenlerimde benim gibi aynı durumdaydı. Hem kendileri için seviniyorlar hem de Güneş için üzülüyorlardı.
Bende ne yapacağımı bilmediğim için bende işe yaramayacak bir teselli için Güneş'in yanına gittim. Teselli etmeye çok kötüydüm, çünkü nerede neyi diyeceğimi bilmiyordum.
Güneş birden ayaklandığında herkes çekildi.
"Hepinizden nefret ediyorum!" Diye bağırıyordu ve her şeyi yıkmaya başladı. Onu bu halde görmek beni mahvediyordu ve bu yüzden gözlerime gelen yaşı engelleyemiyordum. Odadaki herkes Güneş'in sakinleştirmeye çalışıyordu, sadece ben duvara yaslanmış olanları izliyordum.
Daha fazla dayanamadığım için bir hışımla odadan çıktım. İçeriden duyulan Güneş'in isyanları hala duyuluyordu. Yukarıdan neredeyse koşarak gelen Sema yengemi gördüm. O da ağlamış olduğu belli ve şimdi onun sırasıydı kızını teselli etmeye.
O geçsin diye yaslandığım kapıdan çekildim. Yengem girdikten sonra bende bana verilen misafir odaya yürümeye başladım. Ama nedense içimde hala kötü bir his vardı. Güneşe üzüldüğüm içindir herhalde.
Odama girdiğimde yatağımda oturan annemi gördüm. Bana baktığında gülümsedi ve yanına oturmamı için işaret etti.
Yanına oturduğumda bana sarıldı ve kokumu içine çekti.
"Sen gelin gideceğin diye çok korktum," diyerek konuştu. Annemde sevmezdi Mardin'i. Zaten o da İzmirliydi. Babam annemi İzmir'de görmüş ve o anda âşık olmuştu. Sonra babam Mardin'i terk etmiş ve yeni bir hayatı İzmir'de başlatmış.
Dedem babama çok kızmamıştı aslında. Zaten diğer dört oğlu vardı.
"Ne zaman gideceğiz?" Diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Teen Fiction"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...