18. Bölüm - 24 saat

5.5K 195 123
                                    

Evetttt sonunda yeni bir bölümle karşınızdayım. Olaylı bir bölüme hazırsınız umarım ve beğenirsiniz de. Yazım hatalar dolu biliyorum ama gece yazdığım için farkında bile değilim. Ve sonradan okuyup doğru yazmak için fazla tembelim☠️

İyi okumalar❤️

Sabah uyandığımda Eralp yanımda yoktu. Erkenden kalkıp gitmişti bir not veya mesaj bırakmadan. Dün gece bir rüyamıydı diye şüphelenmeye başlamıştım. Acaba her şey benim bir hayalim mıydı? Eralp'in gece odamın camından tırmanıp terastan odama girmesi - hayal mıydı?

Değildi. Yastığıma sinmiş kokusu bunu kanıtlıyordu. Dün gece gelmişti yanıma fakat neden yine terk etti beni?

Çalan telefonumun sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Telefonumu elime alarak tanımadığım bir numarayı gördüm. Kaşlarımı çatarak açtım.

"Alo?" Telefonu açar açmaz diğer hattan gelen gürültülerle şaşırdım.

"Hazal!" Bu bir kız sesiydi. Yatağımdan doğruldum endişeyle. Bu kimdi? "Hazal hemen otele gelmen lazım! Burada kıyamet koptu!" Arkadan gelen bağırış sesiyle korkum bütün vücudumu sardı.

"N-neler oluyor? Sen kimsin!" Kız küçük bir çığlık attı.

"Eralp dur!" Eralp mı demişti? Telefondaki sesi tanıyarak yatağımdan kalktım. Bu Açelya'idi.

"Açelya! Neler oluyor orada?" Sesin kesilmesiyle hattın düştüğünü anladım. Kahretsin! Neler oluyordu ya? Açelya nereye gelmemi istemişti - otele. Fakat neden ki?

"Allah kahretsin," bağırmamla neler olduğunu anladım. Eralp, Alaz'ın yanına gitmişti. Küfürler mırıldanarak odamdan çantamı alarak çıktım. Hızlı bir şekilde evi terk ettim ve arabama binerek otele hızlı bir şekilde sürdüm. Yanı zamanda beni arayan numarayı geri çaldırdım ama açmıyordu o lanet telefonu. Sürdüğüm yolda arabaları hızlı ve tehlikeli bir şekilde solluyordum. Arkamdan basılan kornaya umursamıyordum sadece hızlı bir şekilde otele varmam lazımdı. "Kahretsin." Stresimi çığlık atarak azaltmaya çalıştım ama olmuyordu. Sonunda otelin girişine geldiğimde arabamı durdurarak indim ve koşarak içeriye girdim. Otelin girişinde çoğunlukla siyah takım elbiseli adamlar vardı. Tahminimce hepsi güvenlikti. Onları geçerek asansöre bindim ve yukarı çıktım. Tahminimce olaylar o otel odasında olmuştu. Bize verilen çalışma odasıydı. Asansör bastığım katta geldiğinde indim ve odaya girdim.

"Şerefsizin evladı. Ona ne yapacağımı biliyorum." Bağıran sesin geldiği tarafa gittim. Odada ki bazı eşyalar yerdeydi. Benim geçen ki gün yaptığım eser kadar dağınık değildi. "Geberteceğim o orus-"

"Sus," dedim. Bana dönük olan arkasını döndü ve gözlerimin içine baktı. Dudağından akan kırmızı kana gözlerim gitti. Yine her gün ki gibi üzerinde takım elbisesi vardı ama bu sefer beyaz gömleği yırtılmış ve kan damlaları vardı üzerinde. İçimde küçük bir üzüntü his oluştu. Gözlerim gözlerini buldu. Sustuk. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Arkasında olan Oğulcan'a kaydı gözlerim. Bana bakarak sırıtıyordu. Dişlerimi sıktım. Ondan nefret ediyordum.

"Köpeğin bana saldırdı," diyerek sessizliği bozdu. Eralp'e köpek diye hitap etmesi canımı sıktı.

"Düzgün konuş!" Alaz sinirle güldü.

"Ben mi düzgün konuşayım?! Sen onu gebertmediğime şükür et. Hiç kimse korkudan gözüme bakmazken o piç bana saldırmaya kalktı!" Yüksek sesi odaya dağıldı.

"Eralp nerede?" Diye sorduğumda gözlerinin içinde fırtınalar koptu. Korkunç görünüyordu. Bir kaç adımla karşımdaydı.

"Karşıma geçmiş bide onu mu soruyorsun?" Diye bağırdı. Korkudan sıçradım ama yinede önünde dim dik durdum. Elimi yumruk yaparak ondan korkmadığını belirttim.

Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin