"Sana güvenmeye çalışmıştım," dedi kafasını sallayarak. "Ve sen tam tahmin ettiğim gibi güvenimi sarstın." Adım atarak aramızdaki 4-5 metreyi kapattı. "Seni fazla iyi tanıyorum." Gözlerimin içine bakarak devam etmişti.
Yaşadığım bu stres yüzünden yeniden gözlerim sulanmaya başladı. "Ben çok yoruldum ama," dedim ağlayarak. Küçük bir çocuk gibi önünde ağlamaya başladım.
Alaz şaşırmış gözlerle bana baktı. Birden önümde ağlamaya başlayacağımı beklemiyordu. Hıçkırarak devam ettim. "Eve gitmek istiyorum."
Kafasını salladı ve elini yüzüme götürdü. "Tamam ağlama," dedi beni kollarının arasına alarak. Kolları belimi sararken beni teselli etmeye devam etti. "Tamam, geçti. Eve gidelim sana güzel bir çorba yaparım. Üşümüşün bak yanakların çok soğuk." Yüzümü göğüsüne yaslayarak ağlamaya devam ettim.
Birden havalandığımı hissettim ve beni taşıyan adama tutundum. Normalde büyük olay çıkarırdım ama şu an sadece buna ihtiyaçım vardı. Alaz beni taşıyarak arabanın arka koltuğa yatırdı. Kendisi ön koltuğa geçerek arabayı çalıştırıp evimize doğru sürmeye başladı.
Yattığım yerden Alaz'ı incelemeye başladım. Aslında bugünkü tepkisine şaşırmıştım. Normalde onun çıldırması gerekmiyor muydu? Sonuçta eski nişanlıma gitmiştim haberi olmadan. Fakat kızmaya ne kadar hakkı var ki? Sonuçta kağıttan ibaretti aramızdaki her şey.
Kahverengi saçları güneş değince sarılaşıyordu. Gözleri hafif çekikti ve koyu kahverengi gözleri aslında çok güzellerdi. Burnu düzken dudakları dolgun pembeydi. Neden kadınların gözdesi olduğu yine anlamıştım fakat Kumsal dışında yanında hiç bir kadını görmemiştim.
Ağırlaşan gözlerimle kapattım gözlerimi ve beni bekleyen derin uykunun içine kapıldım.
Gözlerimi araladığımda zifiri karanlıktı. Gözlerimi bir kaç defa kırptım etrafa bakarak. Sıcak yatağın içindeydim. Yanımda hissettiğim sıcaklıkla kafamı soluma döndürdüm. Alaz sırtı dönük yanımda yatıyordu. Aramızda küçük bir mesafe vardı.
İlk defa birlikte yatıyorduk. Bağırıp çağırmam gerektiğini biliyordum fakat bugünden sonra ona bakış açım az da olsa değişmişti. Bana bağırmasını beklerken bana destek olmuştu ve eminim ki bugünkü yaptığım zoruna gitmişti. Hangi erkeğin gücüne gitmez ki?
Yanıma dönüp sırtını izlemeye başladım. Üzerinde ince beyaz bir tişört olsa da yinede kasları çok belli oluyordu. Elimi kaldırarak saçına götürdüm. Ellemedim, sadece beklettim. Havada kalan elimi indirdim ve kendimi sorguladım. Bunu yapmamam gerekiyordu. Yataktan sessizce çıkarak telefonumu bulup odadan çıktım.
Deren'e bir mesaj göndererek iyi olduğumu anlattım. Saat gece 1'e geliyordu herhalde yatıyordu. Mutfağa girip su içtim. Yarın sabah yeniden okula gitmem lazımdı ve biraz tedirgindim.
Herkes benim hakkımda yalan yanlış şeyler biliyordu ve dedikodular dolanıyordu. Buna nasıl katlanacağımı bilmiyordum. Sonuçta Eralp okulun gözde yakışıklısı ve ben şimdi onun evli eski sevgilisi. Şu an çok kızgın ve kırgın. Eminim ki beraber bunu da aşacağız.
Bir bardak su içtikten sonra geri döndüm odaya. Sessizce girip geri yattım. Alaz'la aramıza mesafe koyarak sırtımı ona döndüm ve gözlerimi kapattım.
"Seni asla sevmeyeceğim."
***
Önümdeki adama ters bir bakış attım. "Ne demek arabam yok?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Teen Fiction"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...