Üzün zamandır bölüm paylaşmadığım için size bir günde iki bölüm paylaşmak istedim. Biraz kısa olsalar bile umarım beğenirsiniz. En çok 8. bölümde sizi sürprizler bekliyor, benden söylemesi;)
Sessizlik. İkimizde sessizdik. Zaten kelimeler içimdeki derdi anlatamazdı. Bir hafta içinde hayatım allak bullak olmuştu. Hayatımda herkes gibi inişler ve çıkışlar olurdu, dertsiz insan bulunamaz bu dünyada. Fakat dertlerim hiçbir zaman beni bu kadar korkutmamıştı. O tehlikeliydi ve ben ondan korkuyordum. Çok. Karşı olduğum her şiddet türünden onda vardı. Benden güçlü olduğunu biliyor, ve bundan faydalanarak zorbalık ediyordu.
"Hazal, o kimdi?" Kumsal'ın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Eski evlerle dolu olan mahalleden gözlerimi ayırdım ve bakışlarımı ona çevirdim.
"Bilmiyorum," sesim kuru çıkmıştı ve yine bakışlarımı mahalleye çevirdim. Kafenin önündeki olanlardan sonra Kumsal'a beraber oradan arabamla ayrılmıştık. Hiçbir kelime etmeden Kumsal'ın yaşadığı mahalleye gelmiştik.
"Nasıl bilmiyorsun Hazal?" Sesi endişeliydi.
"Boşver gitsin işte. Uzatma."
"Ne demek uzatmayayım? O adam sana zorbalık yapıyordu. Eğer ben gelmeseydim belki sana şiddet uygulayacaktı! Niye bu kadar sakinsin?" Benden bir cevap alamadığı için yine konuşmaya başladı. "Hazal, lütfen bir şeyler de en azından. Eralp'in bundan haberi var mı?" Gözlerim fal taşı açılırken ona geri baktım.
"Sakın, bak sakın bugünkü olanları Eralp'e anlatma. Hatta hiç kimseye anlatma. Ciddiyim Kumral, hiç kimse bu olayı bilmeyecek," sesim sert çıkmıştı fakat ne kadar ciddi olduğumu bilmesi lazımdı.
Biraz sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Merak etme, sen istemediğin sürece kimseye bir şey demem, ama bana iyi olduğunu söz vermen lazım. Bugünkü olanları konuşmak istersen her zaman buradayım." Kumral çok iyi biriydi, fazla iyidi. Bu iyilik başkaların avantajına yaranabilir derecede.
"Sağol, bugün pek fazla konuşacak halde değilim. Yarın hepsini konuşuruz okuldan sonra. Olur mu?" Tebessüm ederek cevapladım. O da gülümseyerek kafasını salladı. "Yarın görüşürüz o zaman?"
"Görüşürüz canım benim," diyerek arabadan indi ve evine doğru yürümeye başladı. Bende birkaç dakika bekleyip kafamı toparladıktan sonra arabamı çalıştırıp eve sürmeye başladım. Bugün yine kafamın kaldıramayacak kadar olaylar olmuştu. Bu nasıl mümkündü? Bu kadar mükemmel olması gereken bir gün nasıl bir kişi yüzünden tuzla buz olabiliyordu?
Yavaş yavaş bugün olanları düşünerek eve sürdüm. Çok halsiz hissediyordum kendimi. Arabamı evin girişinde park ederek içeri girdim. Evin içinden gelen müzik sesten Deren'in burada olduğunu hatırladım. Doğru ya annemgil geri gelene kadar burada kalacaktı.
O da benim gelişimi duymuş olacak ki bana yaklaşan ayak adımların sesi geliyordu."Aşk böceğimiz sonunda evin yolunu bulabildi. Hava karardı sen hala eve gelmedin," sesi neşeli çıkıyordu ve benimle dalga geçtiği belliydi. Tam yine konuşacaktı ki yüzümdeki ifadeyle geri sustu. Yüzümün asık olmasını engelleyemiyordum. "Hazal, iyi misin? Eralp'le aranızda kötü bir şey mi oldu?"
Kafamı hayır anlamda salladım. Kelimeler boğazımda düğümlenmişti.
"Ne oldu sana kuzum?" Sesi sakin ama endişeli çıkıyordu. Hiç bir şey demeden ona yaklaşıp kollarımı ona sardım ve içimdeki tuttuğum hıçkırığı dışarı saldım. Şuan ihtiyacım olan tek şey Deren'e sarılarak ağlamaktı.
"O herif öldürürüm!" Deren bağırarak bugün olanlara tepki veriyordu. "Ne kadar adi, pislik ve şerefsiz bir insan o... insan bile denmez ona!" Salondaki koltukta yatarak onu dinliyordum. Kendimi battaniyeye sarıp sadece yatmak geliyordu içimden. "Bak Hazal, bu iş artık çok uzadı. Artık bunu kendi aramızda saklayamamayız. Senin korunman lazım ve bence eğer bir daha karşına çıkarsa polise haber vermelisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Novela Juvenil"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...