Merhaba ben geldim! Uzun bir bölüme hazır mısınız? Ben bu bölümü çok beğendim en çokta sonunu. İyi okumalar<3
Hızlı ve sinirli bir şekilde ayağa kalktım. O kim oluyordu da bizim hesabımızı ödüyordu. Sinirlenmiştim ve küçük düşürülmüş hissediyordum. Terbiyesiz!
Deren'de benim ardımdan oturduğu sandalyeden kalkmıştı, ama o daha çok şakındı. Tam ona doğru gidecektim ki şoförümüz yanımıza geldi."Bittiniz mi Hazal hanim?" diye sorduğunda o adamdan gözlerimi ayırdım ve kafamı evet olarak salladım. O adama yine baktığımda göz göze geldik ve bize doğru geldiğini gördüm. Gözlerim fal taşı gibi açıldı ve kalbim korkudan hızlı atmaya başladı. Ya şoföre bir şey dese ve o da yanlış anlasa biterdim, ama sonuçta da bir şey yapmadım. Sanki her attığı adımda kalbim daha hızlı atıyordu. Yanımıza vardığında elini ona sırtı dönük olan şoförün omzuna koydu.
"Selâmın aleyküm Hasan." Kalın sesiyle ona dönen şoförümüz de şaşırmıştı.
"Aleyküm selam Alaz Bey," diye cevap verdi Hasan abi ve el tokuşturdular. "Hayırdır beyim. Ne yapıyorsunuz burada."
"Hayırdır Hasan, hayırdır. Küçük bir görüşmem vardı da burada. Asıl siz ne yapıyorsunuz burada bu saate?" dedi bize doğru bakarak. Şoförümüz Hasan'da bize dönüp bir bakış attı ve yine Alaz denen adama döndü ve konuşmaya başladı. "İzmir'den Celal ağanın oğlu geldi ve torunları gezdirmek için çıktık." Alaz aldığı cevapla kafasını salladı ve dediklerine ağzım açık kaldı. "Dikkat edin de Hasan. Bilirsin burası İzmir değil, laf söz olur. Allah muhafaza bir haftada bir düğün değil iki olur." Artık fazla olmaya başladı! Ne ima ettiğini gayet iyi anlamıştım ama bu kadarda fazlaydı artık! Ne yaptığını anlayamıyordum ve kendimi zor tutuyordum, ama maalesef canim arkadaşım benim kadar sabırlı değildi.
"Ne diyorsun be? Siz gözünüzü kendi önünüzde tutamadığınız için biz mi evde duralım?" Hepimiz Deren'in dediklerine şaşırdık fakat Alaz bu şaşkınlığını hemen sinire çevirdi. Soğuk bakışlarına ürken Deren yere bakmaya başladı. Ne yalan söyleyeyim bende biraz ürktüm. Açık kahverengi olan gözleri siyahin en karanlığına dönüşürken, çenesini karacak gibi sıkıyordu.
"Biz gitsek iyi olur Alay Bey, iyi aksamlar." Hasan bu gerginliğin arasından kaçmak istermiş gibi hemen çıkışa yürümeye başladı, ardında da Deren ve ben geliyorduk. Fakat o adamın yanından geçtiğimde bana bir adim daha yaklaştı. Korkuyla durmuştum. Aramızda sadece birkaç santim vardı ve gözleriyle sanki beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Ürkmüştüm ve kılımı bile kımıldayamıyordum. Beni onun yanından çeken kolumu tutan kişiydi. Deren'e baktığımda şaşkın gözlerle bana bakıyordu aynı zamanda da adımlarımızı hızlandırdık ve dışarı çıktık.
Eve gidene kadar hepimiz sessizdik ve odama çıkana kadar konuşmadık, ama odama girer girmez Deren konuşmaya başladı.
"Kafe'de olanlar neydi Hazal? O adamı tanımadığına emin misin?"
"Evet Deren! Gerçekten hiç görmedim önceden ve inan bana bende bugün hiçbir şey anlamadım. O kim oluyor ki hesabımızı ödüyor?" İkimizde odada dolanıyorduk ve bugün olanlarını algılamaya çalışıyorduk.
"O bizi evden çıkarken görmemişiydi? Nasıl olurda Kafe'de yine önümüze çıkıyor. Tamam diyelim ki tesadüftü ama hesap?" Birden durdu ve bana baktı, "bide o son yaptığı yakınlaşma... Bence bu oğlan seni beğendi" Deren artik gülümsüyordu.
"Saçmalama Deren. Ne alaka daha yeni gördü beni, ne beğenmesi. Hem ben zaten ona bakmam. O ne öyle, dengesiz."
"Eh yani, Eralp eniştemiz varken onu ne yapılım." Deren'in dediklerine utanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Novela Juvenil"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...