Sinirli ve sert bakışlarını aramızdaki mesafeden bile görünüyordu. Siyah takım elbisesiyle arkasındaki siyah spor arabasına yaslanıyordu. Dudaklarının arasındaki sigarasını çekip içtiği dumanı dudaklarının arasından saldı göz temasımızı bozmadan. Ben ise yavaşça Eralp'in göğüslünden uzaklaştım ve Deren'e seslendim. Deren'e baktığımda o da bana bakıyordu. Çenemle Alaz ağanın olduğu tarafı gösterdiğimde, kafasını döndürüp oraya baktı. Deren'de onu gördüğünde bir hışımla bana baktı. Diğerlerine çaktırmamaya özen göstererek oraya bakmamayı bıraktım.
"Deren, lavaboya hemen gidelim mi?" Diye sordum.
"Hı hı, evet bir gidelim," diye cevap verdi tedirgin sesiyle.
"Neyse o zaman sonra görüşürüz arkadaşlar. Kumsal, sen bizim için bir yer tutarmısın?"
"Olur siz gidin," diye cevap verdi Kumsal. Eralp'e dönerek yanağına küçücük bir buse kondurdum ve sonra görüşürüz diye fısıldadım. O da bana bakıp gülümsedi.
Alaz ağaya baktığımda arabasından doğrulmuş ve buraya gelmeye çalışıyordu, fakat önünde onu durdurmaya çalışan takım elbiseli bir adam vardı. Kolumdan beni çeken Deren'i takip ettim gözlerimi ondan ayırarak. Eralp'e bir şey yapmazdı değil mi?
Derenle ben hızlı bir şekilde üniversitede ki en az kullanılan lavaboya girdik ve bos olduğundan emin olduk.
"Deren..." dedim kısık sesimle. "Deren o burada."
"Biliyorum gülüm. Maalesef burada."
"Ne yapmalıyız? Neden peşimizde?" Artık nefes almak zor geliyordu bana.
"Peşimizde değil, senin peşinde Hazal," dedi yanıma yaklaşarak. "Tamam sakin ol. Bak burası Mardin değil. Burada ne ağa var nede başka bir şey. Eğer yine bir şey yapmaya kalkışırsa polise veririz olur biter, değil mi?" Doğru, burası İzmir. Burada Mardin'in ne töresi nede ağaları burada geçerliydi.
"Haklısın, ama yine de beni buldu ve bu yetmez gibi buraya geldi. Kendini ve gücünü göstermeye!"
"Biliyorum gülüm... ama yine de korkma. Bize hiçbir şey yapamaz. Sahipsizde değilsin. Arkanda kocaman bir ailen var. Annene anlatsan ne olur acaba?"
"Şimdilik ailemi bu işe sokmayalım." İkimizde suskunduk. Asla Alaz ağanın buraya kadar geleceğini düşünemezdim.
"Peki ya Eralp'e?" Deren'in sorusuyla gözlerinin içine baktım.
"Tabi ki Eralp'e söylerim ama bugün değil. Hem bir bakalım ağa efendisi bugünden sonra ne yapacak. Beni ve Eralp'i gördü. Umarım bu onun için net bir cevaptır." Ellerimi saçlarıma götürdüm ve tavana doğru baktım. "Gerçekten bu olanlara inanamıyorum. Nasıl bir manyak bu." Lavabodaki aynaya döndüm ve kendime baktım. "Her şey çok güzel giderken neden yeni sınavlarla sınanıyorum..."
"Kıyamam ben sana," Deren'in sesindeki hüznünü duyabiliyordum. "Bak, kurtulacağız ondan merak etme. Zaten ne yapabilir ki? Burası İzmir."
Yüzümü yıkadıktan sonra Deren'le beraber sınıfımıza gittik. Ön sıralarda oturan Kumsal'ın yanına oturduk ve hoca biz girdikten sonra hemen girmişti sınıfa. Derse odaklanmaya çalışsam da bir türlü o adamın bekli okulun önünde beni beklediği gerçekçisiyle sadece defterime kara çizgiler atabilmiştim. Belki ben yanlış anlamışımdır olmaz m? Belki başka birisi için gelmiştir. Evet bu olabilir. Belki okula ilk gelişi bile değildir ve ben sadece onu şimdi fark etmişimdir. İçim biraz olsa da inanmak istediklerimle rahatlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Novela Juvenil"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...