Dışarda olan herkesin gözü Kumsal'ın üzerindeyi. Ya da daha doğrusu yanında duran takım elbiseli adama. Alaz ağanın Kumsal'ın yanında ne işi vardı? Daha doğrusu Kumsal niye o adamın arabasından indi?
Kumsal o adamla kısa bir konuşmadan sonra veda etti ve gülümseyerek bize doğru gelmeye başladı.
"Hayırdır Kumsal, yeni manita mi yaptın?" Eralp'in gülerek dedikleriyle ona döndüm. Manita mı? Kumsal böyle bir şey yapar mı? Alaz ağayı tanıyamadı mı?
"Ha-hayır yok öyle bir şey. Geçen bir yerde tanıştıkta, bugünde beni okula getirmeyi teklif etti. Özür niyeteliğinde," son dedikleriyle bana baktı ve dudaklarını birbirine bastı. Hala ağzım açık ona bakıyordum. Geldiği tarafa baktığımda Alaz ağanın yağmur yağmasına rağmen arabasına yaslanıp bizi izlediğini gördüm. Kumsal'a bir şey demeden arkamı dönüp okula girdim, ve diğerlerini peşimden geldiklerini duyabiliyordum.
"Aşkım, ne oldu?" Eralp'in sorusuyla ona döndüm ve gülümsedim.
"Hiç, Kumsal geldi ya. Hoca gelmeden sınıfa yetişmek istiyorum," diyip sarıldım ona. Geri ayrılmadan bir buse kondurdum yanağına. "Sonra görüşürüz canım. Kızlar gidelim mi?" Eralp'e karşı naziktim fakat kızlara yönelik olan sorumda dişlerimi sıkmıştım.
"Gidelim," dedi Deren bana katılarak ve üçümüz yürümeye başladık. Eralp'ten yeterince kadar uzaklaştığımız anda Kumsal'ı kolundan tutup durdurdum.
"O adamla ne işim vardı Kumsal?" Sesim kızgın çıkmıştı.
Önümde panikleyen Kumsal'ı görünce sesimi yükselttiğim için pişman oldum. Deren ortamı yumuşatmak için konuşmaya başladı.
"Sakin ol tamam. Kumsal şimdi anlatacaktır olanları ve eminim ki çok mantıklı bir açıklaması vardır. Değil mi Kumsal?"
"Evet aynen, ama şuan dersimin önemli. Burada konularak zamanımızı harcamayalım. Sonra konuşuruz," diyerek aramızdan ayrıldı. Bu hareketi beni daha da çok şaşırttı. Ağzım açık öylece arkasından baka kaldım. Şaka mı bu?
"Deren? Ne oldu şimdi benim kafam çok karıştı?"
"Bende anlayamadım kı," diyerek bana katıldı ve Kumsal'ın peşimden giderek sınıfa vardık. Biz sınıra girdiğimizde Kumsal oturmuş eşyalarını hazırlamıştı bile. Deren onun yanına bende Deren'in yanına oturdum ve Kumsal'a seslendim.
"Ders bittikten sonra konuşalım." O da hızlı bir şekilde bana bakıp kafasını salladı. Hocanın sınıfa girişiyle bende bakışlarımı üzerinden çektim.
O adamla ne işi olabilme ihtimallerini bütün dersin sırasında düşündüm. Ne kadar derse konsantre olmak istesemde olamıyordum. Kafamda farklı farklı senaryo çiziyordum mantıklı bir cevap bulmak için. Kumsal'a her baktığımda halinden memnun gibi görünüyordu. Kız gülümseyerek not alıyordu ve bu niyeyse canımı sıkmıştı.
İki yavaş geçen saatin ardından sonunda bitmişti. Herkes toparlanırken ben önümdeki boş deftere bakıyordum. Herkes çıktıktan sonra sadece Deren, Kumsal ve ben geri kalmıştık.
"Anlatsana Kumsal," dedi Deren sabırsız bir tonla.
"Şey, nasıl anlatsam," diyerek geveledi. "Bu sabah evden biraz geç çıktım, ve otobüsü kaçırdım. Acele ettiğim için şemsiyemi unuttum, ve yağmurun altında otobüsü beklemeye başladım. Sonra," derin bir nefes alarak yine konuşmaya başladı. "Birisi bana bir şemsiye uzattı. Aynı filmlerdeki gibi ve yukarıya baktığımda Alaz olduğunu gördüm." Alaz mı dedi o? Ne ara bu kadar samimiyetleşmişlerdi? "Bana, beni hatırladığını söyledi ve özür diledi. O gün kendinde değilmiş ve yaptıklarından pişmanmış. Tesadüfen beni görmüş durakta. O da bana acıyıp beni okula getirmeyi teklif etti." Anlatırken hala gülümsüyordu. O da bunu fark etmiş olacak ki hemen gülümsemesini soldurdu. "Ama tabi ki hayır dedim. Sonra ısrar edince ve bunun bir özür olarak kabul etmememi isteyince kıramadım... hem derse geç kalıyordum." Sesi sonlara doğru daha sert ve emin çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)
Novela Juvenil"Sana yirmi dört saat veriyorum. Bir saat sonra zamanın başlıyor ve bu yirmi dört saat içinde beni bulup kaçırırsan, seninim! Ama bulamazsan benden vazgeçip bir daha karşıma çıkmayacaksın!" Gülmeye başladı. "Bu kadar mı?" Kafamla onayladım ve yüz if...