33. Bölüm

3.2K 138 70
                                    

İnanmayarak ona baktım. "Ne saçmalıyorsun Ares? Katil ne demek? Bu ne kadar büyük bir suçlama haberin var mı?"

Anahtarımı koydum ve ayakkabılarımı çıkarttım. Ares ifadesizce beni izledi. Ona inanmıyordum.

"Biraz fazla kaçırdın içkiyi," söylenerek arkamı ona döndüm içeriye doğru girmek için.

"İçmiyorum ben ve bir şeyi kaçırdığım yok!" Arkamdan gelip karşıma dikildi.

İç çektim. "Neden şimdi söylüyorsun? Eğer o gerçekten katilse neden bu kadar gizledin? Ablan için gerçekten üzgünüm. Umarım benimle acını paylaşırsın, sana destek olurum. Ama ben buna inanamam..."

Gözlerini kısarak bana baktı. Bir şey demeden kolumdan tuttu beni ve evden geri çıktık. "Ares! Ne yapıyorsun!"

Arabasını açtı ve kapıyı açarak beni şöför koltuğunun yanına oturtturdu. "Ablama." Kapıyı sertçe kapattı.

"Senin ablan ölmedi mi?" Dedim kendi kendime. Kafam çok karışmıştı. Ne oluyordu?

Ofladım. Bana bir gün serbest yok muydu? Hep bir olaylar, hep bir şey. Sıkıldım artık.

Kapı açıldı ve Ares şöför koltuğuna oturdu. Bana baktı arabayı çalıştırırken.

"Ares? Nereye gidiyoruz? Ablan nerede?" Bitkin bir şekilde sordum.

"Mardin'de."

Gözlerim büyüdü. "Oraya gitmek 20 saat sürer!"

"Uçakla gidiyoruz."

"Bu saate nasıl uçak bulacaksın ya?" Sıkıntıyla nefesimi saldım. "Ares uğraşamam gerçekten yorgunum."

Durgun bir bakış gönderdi bana. O da yorulmuştu. Onu bir şeyler yormuştu bunu gözlerinden görebiliyordum. İç çektim konuşmadan. "Bence derdini burada anlat. Neden Mardin'e gitmek istediğini, ablana ne olduğunu... her şeyi." Bakışları gözlerimden aşağıya indi.

"Haklısın," dedi arabasını sürmeye başlayarak. "Ama burada konuşmayalım." Evin önünden ayrılarak sola döndü ve karşımızda daha yeni oturduğum araba duruyordu. Alaz şaşkın gözlerle onun yanından geçtiğimizi izledi.

Kalbım korkuyla hızlı atmaya başladı ve bizi yanlış anlamaması için dua ettim. Kendine ihanet ettiğimi zannetmesini istemiyordum. Daha yeni onunla güzel bir konuşma geçirdikten sonra onun düşmanının arabasında olmam hiç güzel görünmüyordu. Bir küfür mırıldandım.

Ares'e baktığımda çenesini sıkıyordu. Sessizce devam ettik sahile ulaşana kadar. Ares arabadan indi. Bende takip ettim.

Esen rüzgar arabadan indiğim anda yüzüme çarpmıştı. Ferah bir iç çektim. Ares arabanın farlarını açık bırakmış bir kaç metre ötede oturuyordu. Yavaşça yanına geçip bende kuma oturdum.

Sessizce onu bekliyordum ve Ares bunu fark etmiş olacak ki ağzını açtı.

"Biz, çok yakın arkadaştık. Ben, Ali ve Alaz." Bakışlarını kuma dikti. "Üç kardeş gibi yetiştirildik ve sanki üçüz gibiydik. Bize üçlü A derlerdi sonra biz biraz büyüyünce üçlü ağalar yapmıştık." Gülümsedi çocukluk anına. "Mardin'de bize bu yakışırdı. Zaten hepimiz büyüdüğümüzde kendi konağımızın ağası olacağını biliyorduk." Gülümsemesi soldu ve gözlerindeki ufakta olsa mutluluk kaybolmuştu. "Sonra büyümeye başladık Dokuzlu yaşlarımızda her şey değişmişti."

9... olamazdı. Bu yaş Alaz'ın dedesinin teyzesine taciz ettiği yaştı. Korkuyla dinlemeye devam ettim.

"Ablam, Mardin'in en güzel genç kızlarından biriydi. Herkes ona hayranlıkla bakardı. Kahverengi saçları ve mas mavi gözleri," gözlerimin içine baktı. Gözleri dolmuştu. "Biliyor musun, en çok gözlerimiz benzer."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kaçış - Berdelden sonra (Mafya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin