Hiç konuşmadan, eve geçtik. Ben ağlıyordum yatağıma çekildim. Ayla da benim üzülmeme dayanamamıştı, o da geldi yanıma... Ben yapım gereği çabuk toparlanan biriyim üzüntülerim anlıktır sonra mantığımla düşünmeye başlarım, o gün de öyle yaptım içimdeki sıkışma geçmese de yüzümde bir tebessüm belirdi. Belirmek zorundaydı...
Ayla da hep şaşırırdı bana. Anlık ruh değişimlerim onu korkuturdu. Alışması gerekiyordu ama bir türlü alışamamıştı. Elimi yüzümü yıkadım saçlarımı dağınık bir şekilde topuz yaptım onlar da sıkmaya başlamıştı artık beni. Ayla ya dönüp:
-Hadi Deniz'in kafesine gidelim ne zamandır milkshake içmemiştik dimi hadi kalk dedim.
-Rihem sen iyi misin? Kafeye gitmek istediğinden emin misin? Dedi.
- Tabiki eminim... Ne yani beni hiçe saymış bir insan için bana söylediklerini bir başkasına yaşatan bir insan için kendimi mi üzmeliyim? Görmüyor musun o mutlu... Sevgilisini de alıp gelmiş yakında evlenecek ne yapmamı bekliyorsun. Eve kapanıp saatlerce ağlamalı mıyım? Hayır Ayla ben bu değilim. Aksine ben mutlu olmalıyım dimi? O mutluysa benim kaybedecek bir şeyim yok!
Ayla'nın ağzı açık kalmıştı. Daha fazla bir şey demedi. O da ellerini yıkamak için yerinden kalktı. Benim bu konuşmam onunda hoşuna gitmiş olacak ki neşesi yerine geldi. Çünkü ben haklıydım. Benim kaybedecek hiç bir şeyim yok aksine mutlu olmalıyım bana değer vermeyen biri hayatımdan çıktı... Ben içimdeki bu acıyı hiçbir zaman dindiremem ama en azından dışıma yansıtmayabilirim...
Ayla da geldi. Telefonlarımızı alıp çıktık. Ufff yine mi mesaj gelmişti hemde Mert'ten. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum ama sakince mesajı okudum. "Kusura bakma Rihem sizin orda olduğunuzu bilmiyordum ben, zaten sana doğru düzgün de teşekkür edemedim, çok teşekkür ederim annem söyledi bana her şeyle ilgilenmişsin. Tekrar teşekkür ederim iyi günler". Cevap bile vermedim okudum sadece. Bizim orda olduğumuzu bilmiyor muydu? Bizi oraya çağıran oydu... Aman her neyse kafamdaki düşüncelerden kurtulmam lazımdı telefonu kapattım.
Yol boyunca Ayla şarkılar mırıldandı sesi kötü değildi ama baya komik duruyordu. Biraz da olsa içimden gelerek gülmüştüm. Kafenin önüne gelince Deniz bizi gördü. Koşar adımlarla gelerek kapıyı açtı ve :
-Buyurun efendim! Dedi.
Ayla da:
-Teşekkürler efendim diyerek karşılık verdi ona.
İçeri girdik Deniz:
-Ne istersiniz bakalım? dedi. Ben:
-Her zamankinden çikolatalı olsun lütfen dedim gülümseyerek. Ayla da:
-Ben bu sefer çilekli istiyorum haberin olsun dedi! Deniz:
-Tamamdır efendim hemen geliyor. Diyip yanımızdan ayrıldı. Deniz ordaki servislerle pek ilgilenmezdi ama yinede bizim servislerimizi hep o yapardı. O gelene kadar biz de Ayla ile sohbet etmeye başladık. Ayla:
-Annenler ne zaman gelecek?
-Sabah telefonda konuştuk 2 hafta sonra gelecekler dedim...
-Allahtan evde değillerdi yoksa o geceki olay çok daha büyürdü. Dedi.
-(gülümseyerek) Haklısın annem çok paniktir. Neyse 2 hafta daha benimlesin yani dedim.
-(çığlık atarak) Ayyyy evettttt! Dedi.
Ayla duygularını hiç gizlemezdi. Nerde olduğu önemli değildi içinden nasıl geliyorsa öyle davranırdı. Onun bu huyunu gerçekten seviyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA DOKUNMAK
RomanceHayallerini kurduğunuz aşkın hayali olarak kalmak... Rihem ve Mert bedenleri ayrı ama ruhları beraber. Zorluklara rağmen sevgileri ayakta. Ama yıldız olmak varsa kaderde boyun eğmekten başka çaremiz yoktur. Sadece yıldızlara dokunmak için çabalarız...