Yeşeren Umutlar

5 1 0
                                    

     Asaf'ın evine gelmiştik. Asaf çok gelmek istemiyordu. Keyfi yoktu. Ama onun keyfini yerine getirmem lazımdı. Arabadan indim. Onun kapısını açtım. Kolundan çekiştirmeye başladım. O kadar sağlamdı ki. Yerinden kaldıramadım. O da benim bu tavrım karşısında çok fazla direnmedi. Ve kalktı yerinden. Evine doğru ilerledik kapıyı açtı. İçeri girdim:

-FOTOĞRAFLAR nerde?
-Benim odamda çekmecede duruyor.
-Ne yani ben mi gidip alıyım.?
-Evet her şeyi biliyorsun zaten git al.
-Peki

Odasının yerini bildiğim için. Hemen üst kata çıktım. Çekmeceyi açtım. Bir sürü not iki tane kutu ve üç, dört tane de çerçeve vardı. Asafta arkamdan geldi. Kapının eşiğine dayandı. Kollarını göğsüne bağladı. Sanki istediğini yap der gibi bakıyordu. Kutuların birini açtım önce. Bir sürü fotoğraf vardı. Sanırım bu fotoğrafların sahibi Zehra idi. O kadar güzeldi ki. Altın sarısı saçları güneş gibi parlıyordu. Asaf'ın anlattığından bile daha güzel biriymiş dedim kendi kendime. Fotoğrafların altında bir sürü tarih vardı. Notların üstünde tarih yazıyordu. Altında ise bir kaç cümle. Birini aldım elime. 12.09.2017 "benim güzel sevgilim ödev yemeğini bana yedirip derste kalmıştı". Başka bir not daha. 17.01.2018 "Asaf bugün çok üzgün onunla yeni bir şarkı keşfetmemiz lazım". Böyle bir sürü not daha vardı. Önemli zamanları not almışlardı. Diğer kutuyu açtığımda. Diğer kutunun içinde bir kaç fotoğraf ve bir mektup vardı.

Annesi ile çok zaman geçirmediği için fazla bir anısı yoktu. Ama Asaf'ın nasıl bu kadar yakışıklı olduğunu anlayabiliyordum. Annesi kusursuz bir kadınmış. Mektubu aldım elime, annesinin ağzından yazılmıştı. Annesi ölmeden önce yazmış herhalde. Okumaya başladım:

-20.07.2012. Asaf'ın annesinin ölmeden beş gün önceki yazılarıydı bunlar:

Oğlum, ay parçam, kahramanım benim. Seni çok seviyorum bir tanem. Biliyorum bunu ben öldükten sonra okuyacaksın. Ne zaman ölürüm bilmiyorum ama doktorlar çok bir zamanımın kaldığını söylemedi. Keşke bunları senin yüzüne söyleme cesaretim olsaydı. Ama korkuyorum Asaf. Seni bir daha görememekten korkuyorum. Sesini duyamamaktan korkuyorum. Beni aciz bir şekilde hatırlamandan korkuyorum oğlum. Ama şunu unutma seni çok seviyorum. Asaf baban hakkında sana söylemek istediklerim var ondan uzak dur oğlum. Sana zarar vermesine izin verme. Sen de ilerde kendi çocuklarına sakın onun davrandığı gibi davranma. Eşini mutlu et. Çocuklarına sahip çık. Ve en önemlisi sen benim oğlumsun, ben ölünce benim yapmak isteyip de yapamadığım ne varsa benim yerime yap. Bir kıza aşık ol ve onu hiç bırkma. Hayatı dolu dolu yaşa. Sakın bunalıma girme. Ben ölünce hayat senin için yeniden başlayacak oğlum bunu unutma. Çok zor zamanların olacak. Ama pes etme. Benim için dayan. Ve mutlu olmak için sebepler bul. Sen çok güçlüsün. Her şeyi yapacaksın. Ben hep seni izliyor olacağım. Seni çok seven annen.... Kendime iyi bak oğlum. Çünkü sen kendine iyi bakarsan bana da iyi bakmış oluyorsun... "

Ağlamaktan yazıları görmüyordum Asaf bunu anlamış olacak ki. Yanıma geldi. O alışmıştı belkide. Daha kolay geliyordu. Kulağıma yaklaşarak:

-Kaç kere okudum bilemezsin. Hepsini ezbere biliyorum. Şimdi işin bittiyse gidelim mi? Yoksa burda kalıp ağlamaya devam mı edelim? Bak eğer uyursam beni taşıyabileceğini sanmıyorum!

Bu halde bile beni güldürmüştü. Acıyı yaşayan o muydu ben miydim bilmiyorum? Ama o benden daha güçlüydü. 2 tane çerçeve fotoğrafı aldım. Arabaya doğru yürüdüm. O da beni takip ediyordu. Arabaya bindik. Ve cafeye gittik.

İkimizde berbat görünüyorduk ama buna aldırmadan içeri girdik. Asaf çalışanlara bugün izinli olduklarını söyledi. Kafeyi kapattık. Kafede sadece Asaf la ben vardım. Baş köşeye de Asaf'ın annesiyle sevgilisinin fotoğraflarını koyduk. Asaf iki kadeh içi ile geldi yanıma "önce biraz soluklanalım" dedi. Kadehi aldım. Çantamdaki sigarayı da çıkardım. Ve yaktım. Asaf beni görünce şaşırdı:

YILDIZLARA DOKUNMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin